Bay hoseok'un arabasına bindiğimde uzay mekiğine binmiş gibi hissetmiştim kendimi..öyle lüks bir arabaydı ki..çaktırmadan arabayı inceledim..Bu arabanın en küçük parçası bile benim maaşımın iki belki üç katı olmalıydı..istemsiz bir şekilde yerimde büzülüverdim..eğer bir sakarlık yapıp bu arabanın en ufak bir yerine bir zarar verecek olursam bay Hoseok'un yanında çalıştığım süre içerisinde aldığım maaşın tamamını bile versem borcumu kapatamayabilirdim..
- daha neler...o kadar da abartma istersen..
- ha?..efendim?..
- demin dediklerini diyorum..abartma o kadar..
-dediklerim?...
Bay hoseok bana kocaman bir gülümsemeyle bana baktı
- sesli düşünüyorsun Nyang..Bay hoseok gülümseyerek tekrar yola baktığında kulaklarıma kadar kızardığımı hissetmiştim..Çünkü anlamsız bir şekilde kulaklarım yanıyordu..
Çekim yapılan sahile varana kadar konuşmadan etrafımı seyretmek istediysem de bay hoseok buna müsade etmemişti..yol boyu bana yarın ki programımız hakkında direktif verip not aldırdı..iş konuşuyoruz gibiydi ama bana daha çok demin kırdığım pottan dolayı beni rahatlatmaya çalışıyor gibi gelmişti..
Sahile vardığımızda bay hoseok üzerindeki siyah ceketi çıkarıp arabaya bıraktı ve torpidodan güneş gözlüğünü çıkarıp bana baktı
- sete gittiğimizde ji soo'yu bul sana rahat birşeyler versin..sahilde topuklularla yürümek zor olur..
- peki bay hoseok..
Ne kadar düşünceli bir adamdı şu bay hoseok...en kilit noktada bile pratik bir alternatifi vardı..ji soo-shi'nin yanına gidip beni bay Hoseok'un gönderdiğini söylediğimde gülümseyerek beni kıyafetlerin olduğu karavana götürdü..ji soo-shi bedenime göre bir şeyler ayarlarken ben de sete baktım..sahilde oturan mankenlerin makyajları tazeleniyor diğer yanda sonraki çekim için diğer mankenler hazırlanıyordu..bir köşede gölgelik olarak tente kurulmuştu ve bay jin gölgelikteki sandalyelerden birine oturmuş telefonla konuşuyordu yong wa cadısı da marsuk gibi ortalıkta dolanıyor koşturan elemanlara emirler yağdırıyordu..Bu yong wa acayip biriydi..ilk bakışta herkesi etkisi altına alan bir güzelliği vardı..ama sadece o kadar..onu baştan aşağı süzdüm..üzerinde boyundan bağlamalı sırtı açık boyu ayaklarına kadar uzanan bir elbise ayaklarında mantar topuk burnu kapalı ayakkabılar vardı..başında da kocaman bir şapka.. çok güzel giyiniyordu..çok güzeldi ama gıcıktı işte..
Ji soo-shi giyinmem için beni çağırdığında bay hoseok'u gördüm..nerede ne ara nasıl bilmiyorum ama üzerini değişmişti..üzerine beyaz bir tişört altına şort ayaklarına da şortuna uygun renkte terlik giymişti..bir eli şortunun cebinde yürürken diğer eliyle güneş gözlüğünü gözlerinden kaydırıp bay jin'e gülümsedi..tanrım...çok havalıydı ve deeee çekici...bir dakika..Ne..çe..çekici mi?...*JİN*
Hoseok bana doğru gelirken hala lafın sonunu getiremeyen genel müdüre son direktifleri verip telefonu kapattım.
Hoseok'la biz beraber büyümüştük..en zor zamanlarımızda birbirimizin destekçisi olmuştuk..en çok ta annesinin ölümünden sonra birbirimize son derece yakınlaşmış aramızda kuzen ilişkisinden çok abi kardeş ilişkisi oluşmuştu..annesinin yani teyzemin eksikliğini bende gidermeye çalışması beni bir yandan üzüyor bir yandan hoşuma gidiyordu..ona abilik yapmayı seviyordum..
- merhaba hyung..
- hoşgeldin..
- iyi ki çağırdın beni hyung..yoksa bugün şirkette tek başıma boğulurdum..
- gelmen benim için de iyi oldu..tek mi geldin?
- hayır..Nyang da var..
- hımmmm...neredeyse bir ay oldu.bulabildin mi yeni asistan..
Hoseok beni duymamış gibi mankenleri izliyordu..
- hoseok?..Bir şey sordum duydun mu?..
Sırıtarak bana baktı..
- asistan aramıyorum ki..nyang'tan oldukça memnunum.işi kolay öğrendi hemen de toparladı..
- ne çabuk güvendin ona öyle?..
- bilmiyorum..ama içimden bir ses ona güvenebileceğimi söylüyor ..
O sıra yanımıza yong wa geldi
- hayatım..geldiğini görmedim..
- çalışıyordun diye rahatsız etmek istemedim..
- insan sevgilisinden rahatsız mı olurmuş?..
Hoseok cevap vermeye hazırlanırken araya giriverdim..
- geldiğini görünce hemen yanıma çağırdım..bu arada aklıma gelmişken sana söylemem gereken bir şey var hoseok..güneş kreminin fotoğraf çekimlerini yapan ajans reklamı da üstlenmek istiyor bu konuda bayağı da ısrarcılar..ne dersin bir şans verelim mi?..
- sen tamam diyorsan..
- bence tamam..
- tamam o zaman..
Yong wa'nın gerildiği çok belliydi..
- benim fikrimi de soracak mısınız?..hani şirketteki pozisyonumdan dolayı o mesele beni de ilgilendiriyor ya..o yüzden..
O sıra tanrı bize acıdı sanırım setten biri gelip yong wa'yı çağırdı..Yong wa ayağındaki mantar topuklularla bata çıka yürümeye çalışırken hoseok sıkıntıyla gözlerini devirip başını geri attı..
- ahhhhhhh tanrım....
- onu sevmiyorsun değil mi?
Hoseok sıkıntıyla başını ''hayır'' anlamında salladı
- babamın isteği olmasa şu kızı bir saniye taşımam yanımda..
- babanla bir konuşsan o zaman..kwang amca sana kıyamaz..istemediğini bilse ısrar etmez..
- anlamıyorsun hyung..babam bu konuda gayet hassas..onu kırmak istemiyorum ben de..
- peki sevmediğin bir kadınla ömür geçer mi?...
- babam için değer...
- sen öyle diyorsan..Hoseok gözlerini yumup insana huzur veren dalga seslerini dinlemeye koyuldu..bense onu hayatının hatasını yapmadan önce onu kendine getirmeye çalışıyordum
- sana bir şey sormak istiyorum hoseok..hayalindeki kız tipi nedir?..
Hoseok gözlerini açıp bana baktı..
- hayalim mi?..yong wa hayatıma gireli hayal etmeyi bıraktım ben..
- hadi ama..Bunu söylemekle yong wa'ya zarar vermiş olmazsın..Hoseok önce yong wa'ya baktı..sıkıntıyla baştan aşağı süzdü..sırtı açık elbisesi mantar topuk ayakkabıları ve kocaman şapkasıyla modaya gayet uygun görünüyordu..iyice süzdükten sonra gözlerini yumup başını sandalyeye yasladı..
- şöyle..yapmacık değil..doğal görünümlü bir kız..yerine göre salaş ama şirin giyinen..yerine göre şık..abartılı olmayan..tek derdi giyinip gezmek olmayan..duygularını dibine kadar yaşayıp bana sevildiğimi hissettiren bir kız..
Hoseok bunları söylerken gözüm Nyang'a takıldı..sonra dönüp hoseok'a baktım...
- Nyang gibi mi?
Nyang üzerini değiştikten sonra oradan oraya koşturuyor işlere yardım etmeye çalışıyordu..üzerine beyaz salaş omuzları açık bir bluz Ve kısa bir kot şort giymişti.yalın ayaktı.. son derece doğal ve şirin görünüyordu..keşke saçlarını her gün yaptığı gibi at kuyruğu değil de açık bıraksaydı diye düşünürken çalışanlardan biri taşıdığı çadır ayağını nyang'ın başı üstünden geçirirken çengeli nyang'ın tokasına takılıp saçlarını çözdü..saçlarını geri toplayamayınca başını öne eğip saçlarını havalandırıp arkaya attı..gülümseyerek olanları izleyen Hoseok'un sesi fısıltı gibiydi..
- evet hyung..Nyang gibi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLUEFLY by @thedarkside84
Fanfic- siz....beni kandırdınız bay hoseok...anlaşmamız böyle değildi.. - beni biraz dinlersen.. - dinlememe gerek yok..gidiyorum.. Bay hoseok birden bana sarıldı.. - gidemezsin..sana ihtiyacım var...