6.bölüm

40 4 2
                                    

*NYANG*
Koşturmaca hoşuma gitmeye başlamıştı..taa ki sakarın teki tokamı kırıncaya kadar..saçlarımı tekrar toparlamayı denedim olmadı..başımı öne eğip havalandırıp saçlarımı geri attığımda bay hoseok'la gözgöze geldik..başını hafif yana eğmiş yüzünde hafif bir tebessümle bana bakıyordu..tebessüm ettiğine göre demin ki sakarlığı da görmüş olmalıydı..ahhhhhhh tanrım..bu adama bir günde iki kere rezil olmak benim için işkenceden beterdi..nereye saklanacağımı bilemeden sağa sola baktım..çaktırmadan bay hoseok'a baktığımda bir şey fark ettim..yanında bay jin de vardı ve ikisi de hem gülümsüyor hem bana bakıp konuşuyorlardı..tamam işte..beni konuşuyorlardı..bundan emindim artık..Daha fazla rezil olmamak ve benim de bugün kü mahcubiyetimi unutabilmem için hemen çalışmaya yöneldim..iş ayırt etmeden yapılması gereken ne vardıysa yapıyordum..saçlarımı hep at kuyruğu yaptığım için böyle omuzlarımdan dökülmesi beni çok rahatsız ediyordu..Bir ara elime bir tükenmez kalem geçince ben de bunu fırsat bilip saçlarımı kalemle topladım..artık daha verimli çalışabilirdim..
Saatler sonra çekim bitmek üzereydi.gereği kalmayan eşyaları toparlamaya başlamıştık.bu zaman zarfında bay Hoseok'la göz göze gelmemek için deli gibi koşturmuştum.o kadar yorulmuştum ki artık tabanlarım yanıyordu.dinlenmek için biraz oturduğumda yong wa cadısının sesiyle irkildim.
- şirket size oturasınız diye para ödemiyor.kalk ta işlere yardım et..
- benim yardımcı olabileceğim bir iş kalmadı..
- o zaman bana içecek bir şeyler getir..içine buz da koy...
Dönüp bay hoseok'a baktı..
- ne getireceksen iki tane getir..
Cevap vermemi beklemeden bay hoseok'a doğru yürümeye başladı..içimden kafasındaki o koca şapkayı ona yutturmak geliyordu..söylenerek içeceklerin olduğu dolaba yaklaşırken bir şey farkettim.bu benim yong wa'ya götürdüğüm ilk içecek değildi..daha önce de defalarca bana ayak işlerini yaptırmıştı.hepsinde de bay hoseok yanında olduğu için her ne kadar hoşlanmasam da gocunmadan yapmıştım.ama bu defa nedense çok sinirlenmiştim.. içecekleri tepsiye koyup götürdüğümde yong wa beni tepeden süzüp iki kadehi birden alıp bay hoseok'a döndü
- al hayatım senin için de hazırlattım..
Bay hoseok kadehe elini uzatırken bana baktı sonra ifadesiz bir yüzle yong wa'ya...
- yeme içmeyle görevli koca bir ekip varken neden nyan...
- ASİSTAN KADEHİMDE NEDEN BUZ YOK?!
Beni sinir etmek için hep ''asistan'' diyordu..
- sabahtan beri sahildeyiz ve akşam olmak üzere haliyle buz kalmamış..
- CEVAP VERECEĞİNE GİT BUZ ARA!
- Nyang'ı duymadın mı yong wa?sana buz kalmadığını söyledi..
- ama ben buzsuz içemem ki..
- içme o zaman..Sen gidebilirsin Nyang..
Hızla dönüp yürüdüm.Ağlayamayacağım...ağlamayacağım...ağlamayacağım..gözlerim yanıyordu..keşke bay hoseok beni korumaya çalışmasaydı.zaten bugün ona yeterince rezil olmuştum.bu son damlaydı artık..başım önümde sinirle yürürken nasıl olduğunu anlamadan birine çarptım..
- gözünün önüne bakar mıs...!
Kelimemin sonunu koca bir yutkunmayla yutmuştum..çarptığım kişi bay jin'di..üstelik o yürümüyordu bile..elinde bir dosya vardı ve sert çarptığım için yere düşmüştü..
- Eğer yürüyen ben olsaydım haklı olabilirdin..gözümün önüne bakmam gerekirdi..
- çok özür dilerim bay jin..Ben.. sizi görmedim..
Dosyayı almak için eğilecekken benden önce davranıp aldı.
- önemli değil.olur öyle şeyler..hey..neyin var Nyang?öfkeli gibisin?..
- b..Ben..iyiyim bay jin..şey..benim gitmem gerek..
Ona bugün bay hoseok'a kaç defa rezil olduğumu yong wa cadısının da üstüne tuz biber olduğunu nasıl anlatabilirdim ki..
Çekimler bitmişti.karavana gidip üzerimi değiştikten sonra bay Hoseok'un yanına gittim.benimle işi yoksa bir an önce eve gitmek istiyordum..yong wa cadısı hala oradaydı.kollarını bay Hoseok'un boynuna dolamıştı
- beni eve sen bırakır mısın sevgilim?..
- arabanı ne yapacaksın?
- annemin şoförüne aldırırım arabamı..
- bir şey mi diyecektin Nyang?
Bay Hoseok yong wa'ya cevap vermeden benimle konuşmuştu..
- bay hoseok bana ihtiyacınız yoksa gideceğim..
O sıra bay jin telefonla konuşarak yanımıza geldi..
- tamam..tamam yarın görüşürüz..
Telefonu kapatıp yong wa'ya döndü
- yong wa lütfen bana bu akşam boş olduğunu söyle..
- hoseok'la geçirmeyi planlıyordum aslında..
- tamam güzel hoseok bir yere kaçmıyor yarın çıkarsınız.senin benimle gelmen gerekiyor..
- nereye?
- ₺¥€£¥#$ şirketi toplantı talebimizi kabul etti.öğlen yemeği eşliğinde konuşalım dedim kabul ettiler.her zaman ki lokantamızı aradım bizim saatimizde tüm masalar rezerveymiş..mekan bulmamız gerek..
- tamam o zaman.bekle çantamı alayım.
Yong wa bay Hoseok'un yanından geçerken eğilip öptü..
- yarın görüşürüz o zaman..
- görüşürüz..
Her ne kadar bakmamaya çalıştıysam da yong wa'nın bay hoseok'u öptüğü an sanki kalbimin sıkıştığını hissettim.bana ne oluyordu böyle?..
Bay jin'le yong wa cadısı gittikten sonra bay hoseok bana döndü
- eve gidince güzelce dinlen Nyang..yarın çok koşturmacalı geçecek..
- peki bay hoseok..
- tamam o zaman..hadi arabaya geç te bırakayım seni..
- y..yoo.. Yok hayır..Ben.. kendim gidebilirim..
- seni buraya ben getirdim benim götürmem gerek..hadi nazlanma gel benimle..
Elimden tutup beni arabaya kadar götürdü..kapıyı açınca istemeyerek bindim arabaya..Bay hoseok ta binip arabayı çalıştıracağı anda genel müdürün koşarak geldiğini görünce durdu..
- efendim..bir dakika..şu dosyaya göz atıp imzalamanız gerekiyor..
- bay jin buna baktı mı?
- evet efendim.imzası şurada..
- tamamdır.kalem?
Genel müdür elini cebine attıktan sonra mahcubiyetle geveledi..
- şey..efendim.. sanırım kalemimi bay jin'de unuttum..hemen dönerim..
- bekle!..
Bay hoseok genel müdüre ''bekle'' derken bana bakıyordu..bana bir şey mi diyecek diye beklerken elini uzatıp saçlarımı topladığım kalemi çıkardı..şok olmuştum..ve neden bilmiyorum nefesim kesilmişti..Bay hoseok imzayı atıp genel müdürü gönderdikten sonra bay hoseok kalemi geri uzattı.titreyen elimi kaleme uzatırken bay hoseok kalemi aniden cebine soktu
- kendine başka bir kalem bul.bu bende kalsın.acil durumlar için..
- p..peki..Bay hoseok..
Ve bay hoseok gece lambalarının yüzüne vuran loş ışığında güneş gibi parlayan gülümsemesiyle bana uzunca baktı..sonra eliyle demin bozduğu saçlarımı omuzlarıma doğru düzeltti..
- biliyor musun Nyang?..bence saçlarını daha çok açık bırakmalısın..sana çok yakışıyor..
Nefes almak neydi?..gülümseyince beliren gamzesini gördüğümde unutmuştum..ve bence şu an kalbim bile atmıyordu..ya da öyle hızlı atıyordu ki patlamak üzereydi..neden böyle hissettiğimi anlayamıyordum..

BLUEFLY by @thedarkside84Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin