Eve gelirken bay hoseok yarın yapılacak işleri anlatıyordu..bense hala ufak tefek çarpıntılar ve kalp krizi geçirmekle meşguldüm..Bay hoseok saçlarıma dokunduğu andan beri nefesim düzene binmemişti..başım önümde güzel sesini dinliyordum ama ne dediğini anlayamayacak durumdaydım.
- Nyang iyi misin?
- e..efendim?...
- iyi görünmüyorsun neyin var?..
- bilmem..çok mu kötü görünüyorum?..
Bay hoseok arabayı durdurdu..bana endişeyle bakıyordu..elini alnıma dokundurduğunda alnımın alev alev yandığını hissetmiştim..
- buz gibisin..titriyorsun da..derin nefes alıyorsun..hastaneye mi gitsek?...
- ben iyiyim bay hoseok..bugün yoruldum biraz.ondan oldu sanırım..duş alıp dinlenirsem geçer..
- emin misin?
- evet..
Bay hoseok'a evimi tarif ederken boğazım kupkuru olmuştu..arabadan ineceğim sırada bay hoseok hala endişeliydi..
- Eğer kendini iyi hissetmiyorsan yarın için sana izin verebilirim..
- hayır bay hoseok..dediğim gibi dinlenirsem geçer..hem yarının koşturmacalı olduğunu söylemiştiniz. Bu durumda sizi yalnız bırakamam..
Bay hoseok gülümsedi..
- peki o zaman..İyi geceler..
- size de..
Bekliyordum..bekliyordu...ben bay Hoseok'un gitmesini beklerken o da içeri girmemi bekliyordu..biraz boş boş durup bakıştıktan sonra bay hoseok durumu anlamış olmalı ki kocaman gülümsedi ve eliyle bana içeri girmemi işaret etti.itiraz edemeyecek durumdaydım..arkamı döndüm ve eve doğru yürüdüm.. bütün gün çalışmıştım ama bugün yaptığım hiç bir iş beni şu son bir kaç dakika kadar yormamıştı..neyse ki düşmeden sağ salim varmıştım kapıya..
Kapıyı çaldığımda açan jungkook'tu..
- noona..İyi misin?yüzünün rengi kaçmış..
- ne güzel moral veriyorsun sen öyle..
- seni getiren kimdi?..
Bu cümleyi duymamak cevaplamaktan kolay gelmişti..
- annem nerede?
- mutfakta yemek hazırlıyor..Hadi gel sofra hazır olmak üzere..
- ben aç değilim..
- sen!..aç değilsin öyle mi?..
- evet..Neden şaşırdın?..
- normal olarak sen benden daha fazla yiyorsun da o yüzden..
- kim?..ben mi?..seni var ya!..offffff..seninle uğraşamayacağım..
- ne yani kızmayacak mısın? Ya da bağırma falan..
- git başımdan jungkook!..
- peki ya terlik?..
Gözlerimi devirmekle yetinmiştim..
- noona..beni atlattığını sanma sakın..Seni getireni sormuştum cevap vermedin..
Bir an durdum..cevap veremeyeceğimi anlayınca sessizce odama geçtim.. jungkooksa kaşlarını kaldırmış hayretle bana bakıyordu..
Hemen sıcak bir duş alıp yatağıma girdim..çok bitkin hissediyordum ve aklımda son bir saat içinde yaşadıklarım vardı..Bay Hoseok'un saçlarıma dokunduğu an mesela...sonra alnıma dokunduğu andaki yüz ifadesi...sonra...gülümsemesi..."ne oluyor sana nyang" dedim kendi kendime..halbuki ne olduğu belliydi..Bay hoseok'a git gide ilgim artıyordu ve bu benim için tehlikeli bir durumdu..
*HOSEOK*
Eve gittiğimde kafam karmakarışıktı..Bir an önce odama geçip uzanmak istiyordum ama babam beni bekliyordu..
- geldin mi oğlum?..
- evet baba..
- nasıl geçti günün?..
- bütün gün sahildeydik çekim vardı..
- açık hava yormuş olmalı..
Mahçup bir şekilde gülümsedim..
- çok vaktini almayayım o zaman..seninle bir konu hakkında konuşmak istiyordum..
- konuşalım baba..
- yong wa'yla aranız nasıl?..
Bu konu her açıldığında içim daralıyordu..
- iyi..iyi baba..
- güzel..nişanı ne zaman yapıyoruz?..
- nişan mı?..
- evet nişan..gelinime gereken her töreni yapalım..her şey istediği gibi olsun..
- evet baba..olsun.. olmalı da..ama ben daha evlilik teklifinde bulunmadım..
- bulunmadın mı?..ama neden?..yoksa aranızda bir sorun mu var?..
- hayır sorun yok baba..sadece..doğru zamanı bulamadım henüz..
Babam biraz gerilmişti sanki..bunu zoraki gülümsemesinden anlamıştım..
- ne zaman gelecek o doğru zaman?..
- ben....bilmiyorum...
- oğlum yong wa'nın ve annesinin benim için ne kadar değerli olduğunu biliyorsun..bu eve yong wa'dan daha fazla yakışabilecek bir gelin namzedi düşünemiyorum bile..
Ses çıkarmadan babamı dinliyordum..annemin ölümünden sonra koruyucu meleğim babam olmuştu.jin hyungtan sonra en çok destek aldığım kişiydi babam..beni çok seviyordu..ve tabi ben de onu..yong wa ile mutlu olacağıma inanıyordu..benimle ilgili güzel hayaller kuruyordu..babam güzel olacak diyorduysa elbette bir gün güzel olurdu..
- ne oldu oğlum..susup kaldın?..
- hiç..seni dinliyorum baba..
- evlenme teklifini diyorum..çok geciktirmemelisin..
- sanırım bunun biraz daha zamana ihtiyacım var..
- bir sorun olmadığına emin misin oğlum?..
- evet baba...sadece...Ben...yani..Herşey biraz çabuk oldu..biliyorsun..
- yong wa'nın sevgisinden emin değil misin?
- eminim..kesinlikle eminim..
- O zaman?..
- uygun zamanda teklif edeceğim baba..
- işte benim oğlum..
*İKİ HAFTA SONRA*
*NYANG*
Bay hoseok'la bir araya gelmemeye çalışsam da onun asistanı olduğum için pek mümkün olmuyordu..
Onu her gördüğümde sesini her duyduğumda kalbim olduğu yerde kuş gibi çırpınıyordu..bu çarpıntılar bana iyi gelmiyordu..Onun sevgilisi olduğunu bile bile kalbimin bu şekilde atması benim için işkenceden beterdi..
Bu sabah önemli bir toplantı olacaktı..malum güneş kreminin reklam sunumu vardı..Bu büyük bir projeydi ve ürünü dünyaya tanıtıp satmak istiyorlardı..Şirkete gitmek için hazırlandığımda jungkook ta okula gitmek için çoktan hazırlanmıştı ve kendisi için çook değerli olan fotoğraf makinesini boynuna taktıktan sonra odamın kapısında belirmişti..ve tabi ki konuşmaya kendi odasından başlayarak...
- NOONAAAA...HAZIR MISIN?..lütfen hazır olduğunu söyl..oooo..WOAH!!
- NE?!...NE OLDU?!..
- sen...
- ne olmuş bana?..
- farklısın...
- nasıl farklı?..söylesene..çirkin mi olmuşum?...
Aynaya bakıp kendimdeki farklılığı görmeye çalışırken bir anda patlayan flaşla gözlerim kamaştı..
- ya!....ne yapıyorsun?..neden çektin fotoğrafımı?..
- çünkü her zaman böyle güzel görünmüyorsun..
- güzel mi?...Ben mi?..
- evet noona..sen..saçlarını açık bırakınca çok güzel oluyorsun..
Bu cümle nedense beni gülümsetmişti..
- niye sırıtıyorsun noona?..şu anda bana ''ben her zaman güzelim'' deyip dil çıkarman gerekirdi..bak hala sırıtıyor...neden üzerime geliyorsun..aaaahhhh....noonaaa!..
En sinir olduğu şeyi yapıp yanağını ıslak ıslak öpmüştüm..
Şirkete gidip odama varana kadar yanından geçtiğim herkes bana bakıyordu sanki..neden bilmiyorum ama zaten saçlarım açıkken kendimi rahat hissetmiyordum bir de böyle dönüp bakmaları beni iyiden iyiye rahatsız etmişti..bay jin gelip bay hoseok'a baktığında yerinde göremeyince yanıma uğradı..
- Nyang.. hoseok gelince..woah...ne güzel olmuşsun!..
der demez yanaklarım yanmaya başlamıştı..utanmıştım..
- şey...değişiklik olsun diye..
Bana göz kırpıp güldü
- değişim güzeldir..devam et..hoseok gelince söyle toplantıdan önce yanıma uğrasın..
- peki bay jin..
Değişim güzeldir...doğru...ama ben nedense daha çok huzursuz hissediyordum..
Bilgisayarı açıp günlük programımızı ayarlarken bay Hoseok'un sesini duydum.telefonla konuşuyordu.bakma Nyang...bakma Nyang...bakma..bakm..
Lacivert kareli takım ona çok yakışmıştı..hani derler ya..jilet gibiydi..eee..hala kapıda dikilmeye devam ediyordu..bir yandan da telefonla konuşmaya..hem deee bana bakarak...oofffff...yine baktım değil mi?...
Başımı eğdim..başımı tekrar kaldırıp baktığımda bay hoseok odasına geçmişti bile..
*TOPLANTIDA*
*JİN*
Ajanstan gelenler yaklaşık bir buçuk saat boyunca ellerindeki reklam taslaklarını sunmaya çalıştıkları halde hiç biri içimize sinmemişti..hoseok'u iyi tanırdım.klişelerden nefret ederdi.ben de öyle..sıkıntıyla sunumu izledikten sonra elindeki kalemi yavaş bir şekilde masaya bıraktı..
- bütün hazırlığınız bu mu?..O kadar ısrar ettiniz reklamınızı yapalım diye..Ben daha özgün ve farklı bir reklam taslağı beklerdim sizden..yedi paket sundunuz..yedisi de oldukça klişe..
- efendim..söz konusu güneş kremi olunca pek özgün bir şey olamıyor..
- ne demek bu?..eğer bana klişe olmayan özgün bir reklam yapamayacaksanız neden vaktimi çalıyorsunuz?..
Yong wa söze karıştı
- aslında şu 4. sunum fena değildi sanki..havuz başında anne kızına güneş kremi sürüyor kız havuza atlarken baba geliyor gülerek kızlarına bakıyorlar..sıcak bir aile tablosu..ürünü sattırır..
- yong wa..yedi sunumdan gidip en klişe olanı mı seçtin..
- klişe klişe..başka kelime söylemez misin sen?..
Hoseok yong wa'ya ters ters baktı..sonra da ajanstan gelenlere döndü
- var mı elinizde başka bir şey?..
- aslında efendim dilerseniz bir sponsor olarak reklamınızı yapalım..mesela bir spor dalına..madem dünya çapında reklam istiyorsunuz milli sporcularımıza sponsor olursanız güzel reklam olur..
Bana mantıklı gelmişti..Hoseok'a baktım
- bence olabilir..
Sanırım hoseok ta benim gibi düşünüyordu..ağır ağır başını sallayarak dinliyordu adamı..
Yong wa itiraz etti..
- ürün güneş kremi..hangi sporcuya sürdüreceksiniz güneş kremini?futbolculara mı?..biz kozmetik markasıyız..bizim işimiz güzellik ve zarafet..
- ürünlerimizi erkekler de kullanıyor yong wa..
- tamam da jin oppa..yani..demin ki aile senaryosu da fena değildi..sponsorluk yapmak iyi güzel ama güneş kremini hangi spor dalında pazarlarız?..
- artistik patinaj...
Bir anda nyang'ın konuşmasıyla ortam sessizleşmişti..
Yong wa Nyang'a sinirle baktı..
- ne zamandan beri asistanlar toplantılara burunlarını sokuyor?!..
Hoseok yong wa'ya aldırmadan Nyang'a döndü
- biraz daha açar mısın Nyang?fikrin neyse tam olarak söyle..
- bay hoseok bir dönem buz pateniyle uğraşmıştım.oradan biliyorum.güneş kreminin en güzel pazarlanacağı alanlardan biridir buz pateni..bembeyaz buz pistinde kayan bronz bir ten elbette dikkat çekecektir..güzel bir kontrast oluşuyor çünkü..
Yong wa Nyang'a alayla baktı
- korede bronz ten isteyen vardı da ben mi bilmiyorum
- doğru..korede bronz meraklısı çok olmayabilir..ama dünya ülkelerinde bronz olmak için solaryum merkezleri kuran bir çok ülke var..
Bu fıkır Hoseok'un aklına yatmıştı..gülerek elini masaya vurdu..
- evet..işte bu..reklamımızı da sponsor olacağımız dalı da bulduk..hemen çalışmalara başlayıp bize güzel bir sunum hazırlayın..
Yong wa öfkeyle ayağa kalktı
- bu şirketin yönetim kurulu üyesi olarak benim seçimime itibar edilmiyor ama bir asistanın teklifi ikilemeden kabul ediliyor öyle mi?..
Gülücüklerimiz yüzümüzde donmuş şaşkın bakışlarımız arasında yong wa odayı terk etmişti..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLUEFLY by @thedarkside84
Fanfiction- siz....beni kandırdınız bay hoseok...anlaşmamız böyle değildi.. - beni biraz dinlersen.. - dinlememe gerek yok..gidiyorum.. Bay hoseok birden bana sarıldı.. - gidemezsin..sana ihtiyacım var...