12.bölüm

26 2 0
                                    

*NYANG*
- hiç değişmemişsin!...
Namjoon bunu söylerken tıpkı lisedeyken yaptığı gibi elini saçına götürüp mahçup bir tavır takınmıştı..
- sen de öyle...
O da değişmemişti..gamzesi hala mükemmel yüzünün en can alıcı noktasıydı..onu gördüğüme çok mutlu olmuştum..öyle ki kalbimdeki tüm sıkıntı bir anda yok olup gitmişti..
- seni tekrar görebilmek ne güzel...
- seni de öyle..demek sen devam ettin ha?..
- evet..senin eksikliğini çok hissettim ama...kaymak bırakamayacağım bir tutku benim için...
Tutku...lisede ne çok kullanırdım bu kelimeyi...kaymak benim için de bir tutkuydu..ta ki annem merdivenden yuvarlanıp bana ihtiyacı olduğu o güne kadar....
- ne güzel...keşk...
- Toplantımıza Başlayabilir miyiz Artık?!...
Bay Hoseok'un karmaşık yüzü iyice asılmıştı dik dik bana ve göz ucuyla Namjoon'a bakıyordu...adam haklıydı tabi..bizim görüşmek için sadece 20 dakikamız vardı bense Namjoon'la koyu bir sohbete dalmak üzereydim..kızması normaldi yani..eğer zamanımız kısıtlı bay hoseok ta bu kadar dakik olmasaydı kimbilir belki de o bakışların ardında kıskançlık arayabilirdim..tabi bir de yong wa cadısı olmasaydı....
*HOSEOK*
Nedenini bilmiyordum ama gerilmiştim..belki soğuktan..belki nyang'la aramızda olanlardan..belki de...offfff bilmiyorum..ama rahatsız olmuştum işte..her ne kadar yüzümü çevirmeye çalışsam da gözümü namjoon denen adamdan alamıyordum..Nyang neden onu görünce birden bire mutlu olmuştu..Önceden tanıyıp uzun süredir görmediği için mi?..yoksaaa....
İkinci bir ihtimali düşünmek bile istemiyordum nedense..Nyang'a karşı korumacıydım evet..ama şu an hissettiklerim...korumacılıktan biraz öteydi sanırım..bilemiyorum...antrenörün gelmesiyle konuşmaya başladık ama ben her geçen dakika biraz daha reklamdan vazgeçip Nyang'ın elinden tutup buradan çıkmak istiyordum..hele de nyang'la namjoon'un birbirlerine gülümsemelerini gördükten sonra..eğer reklam işi yönetim kurulunun onayından geçmeseydi bunu çoktan yapardım ama iş benden çıkalı çok olmuştu malesef..antrenör çalışma saatlerinden bahsederken saatime baktım..geleli 17 dk olmuştu ve son 3 dakika geçmek bilmiyordu..gülümsemeye çalışarak ayağa kalktım...
- sayın antrenör..
- adım min nam-hyuk efendim...
- ah..tabi..min nam-hyuk-ssi..Bana çalışma çizelgenizi gönderirsiniz..bugün sizinle görüşmesi için ajansı yönlendireceğim..lansmanımız 2 hafta sonra..reklamı 2 haftaya yetiştireceğinizi umuyorum..
Biz tokalaşıken namjoon'un nyang'la konuştuğunu duydum..
- Nyang..bu akşam müsaitsen bir şeyler yesek beraber..
- jeon Nyang-ssi bu akşam mesaiye kalacak!..
Evet...tam da düşündüğünüz gibi kendimi tutamayıp lafa atlamıştım...üstelik konuşurken de oldukça ciddi ve tek kaşım da havadaydı..namjoon gülümseyerek ortamı yumuşatmak istemişti belli ki..
- t..Tamam...yarın olsun o zaman...
Merakla nyang'ın yüzüne bakıyordu..tabi ki Nyang ta aynı merakla bana...hiç bozuntuya vermedim..
- yarın akşam da toplantımız var..
Nyang hiçbir şey anlamamış şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu..bir an konuşacak gibi oldu..çizelgemizde yarın akşama toplantı olmadığını söyleyecekti kesin..ama sanırım beni utandırmak istemediği için vazgeçti..Sadece gözlerini kısıp merakla bana bakıyordu..
Namjoon kaşlarını kaldırıp gülümsediğinde beni anladığından adım gibi emindim..çok..ama çok zekiydi...
- pekala...
Nyang'a cebinden çıkardığı kartını uzattı..
- illa ki bir gün müsait olursun..ne zaman görüşmek istersen beni ara olur mu?..
Nyang mutlulukla kartı alıp cebine koyduğunda içimin daraldığını hissettim...herkesle alelade tokalaştım ve arkamı dönüp yürümeye başladım..
*NYANG*
Bay Hoseok'un ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum.. eğer sabah gördüklerim olmasaydı...yong wa olmasaydı bu yaptığı kıskançlık derdim..ama bu olanlardan sonra kıskandığını söylemek mantıksız oluyordu..ne yani sabah odasında sevgilisiyle öpüşüp sonra beni mi kıskanacak..daha neler..bence o hâlâ bana kızgınlığını sürdürüyordu..
Arabaya bindiğimizde bay hoseok şalımı çıkarıp bana uzattı.alırken elim eline dokundu..tanrım..hem buz gibiydi hem titriyordu..burnunun ucu da kızarmıştı..çok üşüdüğü belliydi..bu yüzden erken çıkmış olmalıydık..
Yolda giderken uzun bir müddet konuşmadık..nasıl bir gündü bu böyle..sevgili kardeşimi dinleyip evden çıkmasaydım bunların hiçbiri olmazdı..ama..Namjoon'u da göremezdim değil mi...karşılaşmamız aklıma gelince istemsiz gülümsemiştim ama bay Hoseok'un sesi o gülümsemeyi yüzümde dondurmuştu..
- arkadaşını mı düşünüyorsun?..
Öyle bir ifadeyle sormuştu ki bir an ne cevap vereceğimi bilememiştim..ne diyeceğimi düşünürken bay Hoseok'un çalan telefonu beni kurtarmıştı...
Şirkete geldikten sonra bay hoseok sıcak çay içmek istemişti..çayını götüreceğim sırada yong wa kupayı elimden aldı ve bay Hoseok'un odasına girdi..kapının önünde öylece kala kalmıştım..bari odama dönüp işlerimi halledeyim diye düşünürken bay jin'in sesini duydum..
- Nyang.. neden dikiliyorsun orada?..
- şey...Ben.. h..hiç...odama dönüyordum..
Bay jin de benimle birlikte geldi..odamın kapısını kapatıp karşıma otururken muzip bir şekilde gülümsüyordu...

- demek hobi'yi -2 derece piste kabansız götürdün?
Yanaklarım yanıyordu..sanki çok ayıp bir şey yapmışım gibi utanmıştım..Bay hoseok her şeyi bay jine anlatmıştı..
- utanman için bir sebep yok Nyang.. böyle olacağını bilemezdin sonuçta..
Evet manasında başımı salladım..
- bir tanıdığınla karşılaşmışsın sanırım?
- evet..Namjoon..liseden arkadaşım..
-hımmm..
Bay jin bunu sorarken kendi merakından mı yoksa bay hoseok istediği için mi sormuştu bilememiştim..Bay jin'e nasıl bakıyorduysam rahatsız olmuştu herhalde ki çıkmak için ayağa kalktı..
- hobi'ye çay götürdün mü?çay ister şimdi o..
- eeee...aslında o yüzden bay Hoseok'un kapısında karşılaştık..bayan yong wa çayı elimden alıp içeri geçti..
Bay jin ''ciddi misin'' der gibi kaşlarını kaldırıp bana baktı..sonra da gözlerini devirip sinirli bir gülüş attı..
- umarım çıkmıştır oradan..
Burada çalışmaya başladığım ilk günden beri bay jin'in yong wa'dan pek hoşlanmadığını hissediyordum..sanki bay Hoseok'un hatrına idare ediyor gibiydi..Bay jin kapıdan çıkarken aniden geri döndü
- Nyang..yemek yapmayı biliyor musun?..
- evet bay jin..
- dak-bokkeum-tang yapabilir misin?
- evet..yapabilirim..
- şey...hobi fena hasta olacak gibi..hastalandığında çok nazlı olur o..teyzem çok güzel yemek yapardı..dak-bokkeum-tang yaptığında parmaklarımızı yerdik..hobi her hasta olduğunda teyzemden yapmasını isterdi..rica etsem yapabilir misin hobi için?..
- şey..yaparım tabi..de..anneniz...
- annemin yemekleri teyzeminkiler yanında facia sayılır..
Gülüştük..
- teşekkür ederim Nyang.. bu iyiliğini hiç unutmayacağım..işlerini ayarla ve çık olur mu?..biraz dinlen ayrıca..iyi görünmüyorsun..
- şey..Bay jin..bay hoseok bugün mesaiye kalacağımı söylemişti..
- mesai mi?..
- evet..
Bay jin'in dudakları yukarı doğru titriyordu..kahkaha atmamak için kendini tuttuğu öyle belliydi ki..
- ben sana izin veriyorum çıkabilirsin..hoseok'a gerekeni söylerim..
- teşekkür ederim bay jin..çok iyisiniz..
*ERTESİ GÜN*
Sabah erkenden uyanıp mutfağa geçtim..yemek pişene kadar hep bay jin'in anlattıklarını düşündüm..zavallı bay hoseok..annesinin ölümü onu çok üzmüş olmalıydı..benim de babam yoktu yanımda ama en azından yaşıyordu..ona ne kadar üzülürsem üzüleyim acısını anlayamazdım..pişen yemeği saklama kabına koyarken jungkook yanımda bitiverdi
- ohhhhhhhh...noona...bu ne güzel bir koku böyle...dak-bokkeum-tang yapmışsın!...canım noonam cookie'sini mutlu etmek istemiş demek..
Bir tabak hazırlayıp önüne koyduğumda küskün bir şekilde yüzüme baktı
- bu kadar bana yetmez ki..kalanı kime götürüyorsun?..
- beni sinir etmezsen sonra yine yaparım..bu da benim yüzümden hasta olan biri için..
- kimmiş o?..
- boşver..hadi görüşürüz..
Bay hoseok çoktan gelmiş olmalıydı..bugün ilk defa kahve almadan odasına gittim..yemeği soğumadan önce yesin istiyordum..odasına gittiğimde kimse yoktu..o sıra bay jin beni aradı..
- günaydın Nyang..yemek yapabildin mi?
- evet bay jin..sıcak sıcak yesin diye sabah erkenden hazırladım ama odasında yok şu an..
- tahmin ettiğim gibi hoseok baya kötüledi..bugün gelemeyecek..rica etsem yemeği evine kadar götürebilir misin?..Ben sizi idare ederim..
- evine mi?..Ben mi?..
- evet..ne var bunda?..bırakıp geleceksin..korumalarla gönderelim derdim ama dedim ya hasta olunca çok nazlı oluyor.kabul etmeyip geri gönderebilir..çıkıştaki korumalardan birine rica et seni götürsünler
- peki bay jin..
Telefonu kapatıp arkamı döndüğümde yong wa cadısının kapıda olduğunu gördüm..yeni gelmiş gibiydi..
- asistan..hoseok nerede?..
- rahatsız bayan yong wa..bugün gelemeyecek..
- hımm..anladım..bana geçen ayın muhasebe dosyası lazımdı..biraz acil..hoseok olmadığına göre sanırım senden istemeliyim..
- getiriyorum bayan yong wa..
Bay Hoseok'un odasından dosyayı alırken yong wa'yı düşünüyordum..bay hoseok'la ilgili beni uyardıktan sonra belki de ilk kez beni ezmeden rencide etmeden konuşmuştu..belki de çok üzerime geldiğinin farkına varmıştır diye düşünürken odama girdim..ve elimde dosya kala kaldım..çünkü odamda kimse yoktu..masanın üzerindeki yemeğin yerinde de yeller esiyordu..

BLUEFLY by @thedarkside84Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin