6.4

2.5K 135 29
                                    

billie eilish| lovely /ft. khalid
-

Elimi kapının pervazına dayadım. Herhangi bir çeşme bulabilseydim çok iyi olurdu, yüzümü gözümü temizleyebilirdim en azından. Bizimkilerin beni uzun zaman sonra böyle görmesi iyi olmayacaktı.
Asal'ın elllinci aramasını da reddedip kapıyı çalmaya karar verdim. Çalmadan önce kendimi tepkilerine hazırlamam lazımdı fakat elim benden izinsiz davranıp zile gitmişti bile. Beni böyle görmeleri artık kaçınılmazdı.

İçeriden birkaç garip ses gelmişti, koşturma ve çığlık gibi.

Evime dönmüştüm. Özlenildiğimi hissetmiştim. Çok özlemiştim. Özleyip geri dönmüştüm.

Kapının açılmasıyla yeri boylamam bir olmuştu. Üzerimdeki yükün ağırlığıyla yeri boylamıştık ikimiz de. O kadar hızlı gerçekleşmişti ki bu kimin üstümde olduğunu bile görememiştim.

"Evren aşkım! Hoşgeldin!"
Doğan...

"Çekilsene lan çocuğun üstünden! Yayılmış eşek ölüsü gibi. Biz de sarılacağız."
Benim üstümden Doğan'ı almaya çalışırlarken asla halimi fark etmemişlerdi. Bu benim işime gelirdi fakat az sonra olay büyüyecekti.

Ağzımdan garip bir inleme firar ederken üstümdeki ikinci yüke bakamamıştım bile. Kafamı zemine dayayıp nefes almaya çalışıyordum. Karnıma yediğim darbeleri ve şu an üstümdekileri hesaba katarsak mücadelemi anlayabilirsiniz.

"Bora kalk!"

"Nefes alamıyor, kalkın!"
Üstümdeki yükler çekildikten sonra ters dönüp yüzü koyun yattım. Gözlerim kapalı duruyordum ve ellerimi sıkmıştım. Öksürüklerimin arasından ağzımdan kanlar damlamıştı. Bizimkilerin ağzından şaşkınlık nidaları çıkmaya başlamıştı bile.

"Evren? Bana bak. Evren, iyi misin?"
İyi olmadığımı biliyordu. Zoraki öksürüklerimi bastırıp ağzımı kapadım ve gülümsemeye çalıştım. Kafamı aşağı yukarı sallıyordum. Fakat dişlerimi birbirine geçirmiş durumdaydım. Ellerimle vücudumun darbe yemiş yerlerini sarmaya çalışıyordum.

Doğan ve Bora, beni yerden kaldırmıştı ve eve taşımışlardı. Sırtım yumuşak kumaşla buluşana kadar gözlerimi açamamıştım. Ellerim, sıcak ve titreyen ellerin arasında yer alınca iyi olduğumu söylemem gerektiğini anladım. Yoksa içi rahatlayamayacaktı miniğimin.

Gözlerim, dolu dolu olan gözlerine değdiğinde minik bir tebessüm koydum yüzüme.

"N'oldu sana?"

"Asal, bence Evren'i yormayalım."
Dicle, yanımızda elinde birkaç aletle birlikte beliriverdi. Sanırım pansuman içindi bunlar.

"Darbelere ve morarmış yerlere sürülecek bir şey bulamadım fakat öncesinde bir yüzünü temizleyelim."
Herkes sanırım bu atağı Asal'dan bekliyordu fakat onun yapamayacağını biliyordum. Gözlerimi bir saniyeliğine Asal'dan çekip Nil'e baktım ve aletleri işaret ettim. Dicle'nin elinden aletleri alıp sağ tarafıma yerleşti ve tuttuğu bir parça pamuğa tentürdiyot gibi bir şey sıktı.
Kanayan dudağıma değen yakıcı sıvıyla gözlerim yumulurken yanlışlıkla Asal'ın elini sıktım. Fazla sıkmış olacağım ki çığlık atmıştı.

"Yavaş ol, canı yanıyor!"

Canımın acısını benden daha iyi biliyordu.

Dudağımdaki pamuğun hissiyatı azalırken yaranın üstüne kapanan yara bandıyla daha kötü olmuştum. Bu sefer sadece dişlerimi sıkmakla yetindim.

"Evren sana bunu kim yaptı kardeşim?"
Bora'nın bakışları vücudumda dolanıyordu. Nil işini bitirmiş olmalıydı ki geri çekilmişti.

"Buldular mı Evren? Kim olduğunu anladılar mı?"
Gözlerim tekrar Nil'e dokunurken sadece kırpıp açtım. Yorgunluktan ağzımı açamıyordum.
Nil, Bora'ya tutunup ağlamaya başladı. Anlamıştı kimlerin yaptığını.

öhücük [texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin