1.2

8.3K 392 169
                                    


yüzyüzeyken konuşuruz| ölsem yeridir
-

Doğan'a ve elindeki çikolatasına baktım. Keyifle yiyordu sanki 5 dakika önce dün olanları anlatmamışım gibiydi.

"Doğan,"
Gözlerini bir an üstümde dolaştırdı, sonra yine çikolatasına gömdü.

"Bono bok Ovroncom boroncoso son molson."
Çikolatasının son lokmasını ağzına attı. Yuttuktan sonra tekrar bana döndü.

"İkinicisi ise yavrum benim evladım kız seni öptüğünde neler hissettin hiçbir şey anlatmıyorsun ki yardımcı olayım. Allah Allah ya sabırım ya!"

"Kimmiş o vakumlaştığın kişi?"
Bir çeşit erkek tokalaşması yapan Bora ve Doğan'a baktım. Bora çok yakın arkadaşımdı. Ve dün Doğan'dan sonra ona mesaj atıp yarın buluşmamız gerektiğini söylemiştim.

Ağzımı açıp durumumu anlatıcaktım ki Doğan'cım (!) araya girdi.

"Gamze'yle vakumlaşmış. Bir de beğenmemiş herhalde bir şeyler söyleyemiyor mal."
Göz devirdim. Bora zaten Doğan 'Gamze' diyince sandalyeden düşmüştü. O an yanına birisi zıpladı. Asal!

"Napıyorsunuz canımlarım?"

"Hiç Evren'in vakumla-"

"Hiç ya öyle vakumlayan canlılar hakkında havadan sudan konuşuyoduk."
Asal'ın bunu bilmesini istemiyordum. Sonuçta Gamze onun arkadaşıydı. Arada kalmasını istemiyordum. Gerçi arada kalır mıydı? Sonuçta ben bendim. Beni seçerdi herhalde.

Asal sorgulayıcı bakışlarını üzerimde gezdirdi. Sonra bana mal gibi bakan Doğan'a baktı. En sonda da hâlâ yerde yatan Bora'nın karnına doğru yattı. Hey bunu yapmamalısın küçük! Bora rahatsız olabilirdi.

"Peki o zaman, vakumlayan canlılar neler?"
O sırada Bora'yla göz göze geldim. Bana piç piç sırıtıyordu. N'olur düşündüğüm şeyi demesin ya. N'olur bir kere de piçlik yapmasın ya. N'olur bir kere şansım olsun ya. Çok mu?

"Atlar."
Al işte. Ben hâlâ orda şans diyeyim. Kendime engel olamayarak bir kahkaha attım. Bunu Asal garipsese de Bora ve Doğan'da kahkaha atıyordu.

"Ne gülüyonuz be anlaşmış gibi?"

"Senin dersin yok mu? Gitsene bücür."
Bora, Asal'ın saçlarına elini daldırdı. Bunu yaptığında hafif yerimde kıpırdandım. Tamam hepimiz aramızda böyle şeyler yapardık ama ben her şeyi kıskanabilen bir insanım. Utanmasam kendimi Asal'dan kıskanırım. Sağ elimle saçını okşarken sol elim kıskanır be! Hem Asal saçlarının oynanmasını sevmezdi ki. Bana bile oynatmazdı. Neymiş zaten kıvırcıklarmış, kabarırmış falan filan. O kadar güzel saçları vardı ki sırf o yüzden bana yağcılık yaptığında sırnaşmasına izin veriyordum ki saçlarına dokunabileyim.

"Huuu, Eeevvvreeeen? Bunun alıcılar kapanmış."
Gözlerimi Doğan'a çevirdim. Sonra da Asal'a baktım. Ve sonra saate ve tekrar Asal'a...

"Hadi git sen. Dersin başlayacak şimdi."
Bana baktı. Bir şeyler mırıldandı.

"Sizin de dersiniz başlayacak. Madem beni bu kadar istemiyordun söylemen yeterliydi Evren. İkide bir laf arasına resmen 'git' mesajı sıkıştırıyorsun."
Böyle bir tepki vermesini beklemiyordum. Ama onu Bora'dan kıskandığım için gitmesini istemiştim. Bunu ona açıklayamazdım çünkü sonra şımarırdı.

Gözüm Asal'a gitti. Bir şey söylemedim. Beni bir süzdü ve sonra Bora'nın karnından kalkıp gitti. Trip atıyordu, farkındaydım. Sadece şu an bunu konuşmak istememiştim.

"Kırdın kızı Evren. Sende bu günlerde ne çok insanları kırar oldun. Cık cık cık."
Doğan'a ters bir bakış attım. Allah'ım ben yeteri kadar bedel ödemiyormuşum gibi bir de başıma neden Doğan'ı verdin ya?

-

Eve yine geç gelmiştim. Açıkçası Asal'la konuyu evde konuşmak istiyordum ve dönüş yolunu beraber yürüdüğümüz için kavgalı gibi yürümek istemiyordum. Bende basket oynamıştım herkes okuldan gidene kadar. Genelde zaten birkaç grup ders çalışmak için birkaçı da basket için falan kalıyordu.

Kapıyı çalmadan anahtarımla girdim içeri. Annemgil arkadaşlarına gittikleri için Asal'la evde yalnızdık. Şimdi zili çalsam kesin açmaz bağırıp dururdu.

Mutfaktan sesler geldiği için ilk adımlarımı oraya ilerlettim sessizce. Asal kendi kendine konuşuyordu. Ve bana arkası dönük olduğu için ona ilerlediğimi de görmüyordu.

"Ama yok! Hata bende! Sen ne diye gidiyorsun ki yanlarına? Salak Asal!"
Öğlenki olay hakkında konuşuyordu. Eliyle kafasına vurdu.

"Ah! Elim acıdı be, ne sert kafan var salak! Aslında var ya şöyle geçeceksin vuracaksın suratına bir tane, sonra güzelim yüzü dağılsın. Ohh miss!"
Güzelim yüzlü kişide bendim, bu durumda. Kafamı yavaşça omzuna uzattım.

"Demek vuracaksın şöyle bir tane?"
Yerinden hafif zıpladı ve kafasını bana çevirdi. Benim kafamda ona dönük olduğu için fazlasıyla yakındık.

"Evren?"
Kekelemişti. Çok tatlıydı salak.

"Evren ya, Evren! Şu kafasını gözünü dağıtmak istediğin Evren."
Kirpiklerinin altından baktı. Hâlâ çok şirindi.

"Sen duydun mu onu ya? Şey, yanlış anlama. Bir anlık sinirle söyledim. Yoksa ben öyle şey eder miyim?"
Kafamı hafif geriye atıp kahkaha attım.

"Tabii tabii asla öyle şeyler söylemezsin zaten bana."

"Ne yapayım be? Beni o kadar çok sinirlendirdin ki o an kafana kafana vurasım geldi. Sinirimi de çıkaramadığım için laflarımla sakinleşmeye çalışıyorum."
Sırıttım. Hâlâ bana ters oturduğu için onu belinden tutup kaldırdım. Bebek gibiydi be. Minicik bir şey. Onu bırakmadan kollarımı ona sıkı sıkı sardım. Kollarımda çırpınıp duruyordu. Maalesef siniri geçmiş gibi değildi.

Kendini çekmeye çalıştığı an kafasını omzuma bastırmak istemiştim. Fakat ikimizde iki yandan itince birbirimize çok fazla yakınlaştık. O an panik olup ne yapacığımı şaşırmıştım. Kafamı, omzuna koyacakken omzuma koyduğum kafasını çekince dudaklarımızın yanları birbirine sürtüştü. İkimizde donmuştuk. Ne Asal hareket edebiliyordu ne de ben. Ellerim hâlâ onun belinde, onu havada tutuyordum. Asal'dan gelecek adımı bekliyordum aslında.

Birden yanaklarımı tutup sıkmaya başladı.

"Bak Evren affettim, hatta öyle bir affettim ki asla bir daha trip atmıycam. Yani sana bir daha küsersem bir daha böyle triplenirsem cezamı versinler."
Bir şey mırıldandı. Duyamadım. Dip dibeydik ve ben ne mırıldandığını duyamamıştım. Kalbinin atışları çok hızlıydı ki eminim benimde şu an aynı şekildeydi. Nefes alamadığım ve hiçbir hücremi hissedemediğim için bunu fark edemiyorum. Daha fazla zorlanmaması için onu indirdim.

"Arkadaşlar çağırıyordu da ben sana bakıp gidecektim. Unutmuşum. Gideyim ben."
Kafasını salladı. Arkamı döndüğüm gibi duvara çarptım. Yine de tepki vermeden evden hızla ayrıldım.

öhücük [texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin