Multi: Kısaca Grinin katili
Bölüm Şarkısı: Yaşlı Amca-Anla Hain
KEYİFLİ OKUMALAR
Karanlığın bastırmaya başladığı saatlerde yine elimden düşürmediğim sigaramın dumanını izliyordum. Hafif meltem ile dans eden grilik beni oyalıyor, dudaklarım yarık yarık olmuş verdiğim nefesle sızlıyordu. Kafamdaki tilkiler o kadar hareketliydi ki göz kapaklarımın ardında onlara yetişmeye çalışırken etrafımdaki olaylardan bağımsızdım.
Tuna benim bu sessizliğime minnettar olmalıydı. Etrafı dinliyor, arada gözlerini kapatıyor verdiği nefes ile sessizliği bozuyordu. Gergindi.
Fazlasıyla.
Bıkkınlık hissiyle dolan ben, biri gelip beni alnımın ortasından vursa ses çıkarmazdım. Buluşma saati yaklaştıkça etraftaki seslere daha fazla dikkat kesildik. Arabadan inmiş, yaslandığımız söğüt ağacının dallarını sigara dumanı ile zehirliyorduk.
Canım sıkılmaya başlamıştı. Bir dakika geç kaldıkları taktirde defolup gidecektim buradan. Ayakkabımın ucuyla toprağı eşelemekten vazgeçip doğruldum. Elimdeki izmariti yere atıp üzerine bastım. Buraya girebilecekleri tek yola o kadar dikkat kesilmiştim ki arkadan yiyeceğimiz bir saldırı durumunda elim, belimdeki silahı bile çıkaramayacaktı. Yıllardır kendime itiraf etmekten korksam da istediğim şeye yaklaştıkça süt dökmüş bir kediye dönüyor olmam gerçeği göz perdelerimde geziniyordu.
Korkuyordum.
Yanımdaki insanların benim yüzümden zarar görmesinden, bu intikam için can yakmaktan, birine; seni seviyorum demeden ölmekten... Korkuyordum. Fakat korkum içimdeki nefreti durdurmaya yetmiyordu. Öldürüyordum. Her öldürdüğüm adamda kendimden bir parçayı yok etmenin pişmanlığı ile kendimi anasonlara boğsam bile rahatlamıyordum. Yalan söylüyor, kandırıyor, insanların onları sevdiğimi düşünmelerine izin veriyor daha sonra da yolun ortasında bırakıyordum. Canlarının acısından sessizce söyledikleri, haykırış niteliğindeki cümleleri duymuyordum. Cebimde ki neredeyse boş olan paketi çıkarıp tekrar dudaklarım arasına yerleştirdiğim sigarayı tutuştururken düşüncelerimden sıyrılmış yüzüme kendimden emin olduğumu gösteren bir ifade takınmıştım.
"Korkmuyor musun?" Dedi Tuna. Sesini duymayalı kaç gün olmuştu sahi? "Ya da en azından gergin değil misin?"
"Her an düşüp bayılacak kadar gergin ve ses duysam altıma bırakacak kadar korkağım." dedim tüm samimiyetimle.
"Hadi ya! Yüzünden pek belli olmuyor. Kusura bakma!" İğneleyici ses tonuna göz devirip konuyu değiştirdim. "Beni bırak sen ne hissediyorsun? Tanımadığın birine yardım ederken ölebilirsin."
"Senin için ölmeye değer." Suratımdaki ifadeden midir yoksa asalak bakışlarımdan mı bilmiyorum kahkahaya boğuldu. Gülüşüne sinirim bozulup ben de ona katılınca ölümü bekleyen insanlardan farklı gözüküyor olmalıydık.
Başka bir zamanda, başka bir bedende, başka bir karakterde olup saatlerce gülmeyi istedim bir anda. Güzel arkadaşlıklar, sessiz sakin bir hayat, gece kabussuz uykular...
"Geç kaldılar." Dedi Tuna bir anda. "Biraz daha bekler toz olur gideriz."
"Bence benim sigaradan ölmemi bekliyorlar." dedim kafamı sallarken. Suratımda yan bir gülüş vardı. Gözlerim yerde, meltemden tozlanan topraktaydı.
Sustu. Diyecek bir cümlem kalmadığında sessizliğine ortak oldum. Aramızdaki sonsuz sessizlik alfabesi kendine yeni harfler ile hikayeler uyduruyordu.
"Duydun mu?" Dedi sakince. Ona döndüm. "Neyi?" İçimde bir telaş baş göstermişti. Elim belimdeki silaha giderken bileğimi tuttu. "Daha değil." Vücudu sabit duruyordu fakat gözleri öyle hızlı hareket ederek etrafa bakıyordu ki gördüklerini görebilmem için sanırım etrafımda otuz tur dönmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİNİN KATİLİ
Mystery / Thrillerİki ruh birbirini basit bir kazayla bulamazdı. Kırmızının en koyu tonuyla kaplanan ellerim bedenini sarmalarken gözümde endişeli parıltılar dolaşıyordu. Kana bulanmış bedeni bana da kendi rengini sıçratıyordu. Aslında bakarsanız, bu bir tesadüf de...