✯ Senin yolunda mecnunum

1.1K 104 73
                                    

❁۪۪

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❁۪۪

Jisoo

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Jisoo

Namjoon'un isteği üzre bahçeye yakın kantine gelmiştim. Bana yarışla ilgili bir şeyler söyleyecekti. Neden onun odasına gitmemiştim bilmiyordum. Üstelik bu kantini sevmiyordum. İlk günü hatılıyordum.

Kantinde bu kadar fazla kişinin oluşu beni tedirgin etmişti. Belki de Namjoon ile yarışı konuşacak bir ortam değildi. Aniden herkes sustu. Yanıma yaklaşan Seok-Jin gözlerimi kocaman açmama neden olmuştu. Namjoon, bir kaç arkadaşıyla beraber onun arkasındayı ve bana mahçup gözlerle bakıyordu. Belli ki Seok-Jin, onu beni buraya çağırması için zorlamıştı.

Seok-Jin önümde durdu. Tek ayağını yere koyarak çömeldi. Cebinden bir kutu çıkarttı. Etraftakiler bu olayları izliyor, bazıları videoya çekiyordu.

Seok-Jin kutuyu açtığında içinde çok naif bir kolye vardı. "Sana aşığım Kim Jisoo.."

Etraftakilerden wow benzeri sesler gelirken benim göğüsüm sıkılıyordu, nefes alamıyordum. Bu kadarını da beklemiyordum. Resmen insanları kullanıp bana zorla evet dedirtecekti. Belki Rose'nin söylediği gibi gerçekten de kullanılmayı hakediyordu! Düşündüm.. Belki beni seviyor olsaydı bu haraketini beğenirdim.

Gözlerimi kolyeden ayırınca kenarda , uzakta durup bizi izleyen Taehyung'la gözlerim buluşmuştu. Solgun gibiydi, sert, soğuk, her zamanki gibi. Bana bakıyordu. Herkes gibi benden cevap bekliyordu. Ya da umurunda bile değildi. Herhalde benim olmasa da Seok-Jin'in geleceği onu ilgilendiriyordu. Rose'nin cümleleri aklıma geliyordu. "Hem seni üniversitede o psikopat Seok-Jin'den koruyabilecek tek kişi var, o da Taehyung." Ne korumak ama! Taehyung yapacağı tek bir şey vardı, o da Seok-Jin'e reddedilme sonrasında destek olmaktı. Rose hayaller dünyasında yaşıyordu herhalde. Hani prensin prenses için her şeyi yapmayı göze aldığı bir dünyada.

Derin nefes aldım. Seok-Jin'e baktım. Kabul edersem ne olurdu? Sevmediğim bir adamla sevgili olurdum. En azından zamanla sevebilirdim.. Herkes mutlu olurdu. Taehyung bile belki benden kurtulduğu için mutlu olurdu. Ya da ben fazla abartıyordum. Umurunda bile değildim belki de. Tam dudaklarımı aralayacakken hatırladığım cümleler şaşırmama sebeb olmuştu. Suho'nun, eski sevgilimin sarf ettiği cümleler.. "Jisoo, beni seveceğini sanıp sevgili oldun. Şimdi ise her ikimiz acı çekiyoruz. Belki de ilk başta beni reddetseydin bu kadar acı yaşamazdım. Her gün beni seveceğin umuduyla kalkmak, sonra bu gün de sevmediğine emin olarak başımı yastığa koymak yaşarken ölmek gibiydi." Hatırladıklarım kendimi kınamama sebeb olmuştu. Nasıl unutmuştum? Nasıl yine aynı hataya düşebilirdim?! Suho, ilişkimize hata ismi vermiş olabilirdi, bana göre iyi bir tecrübeydi. En azından geleceğimi yönlendirmeye yardım edecek türden bir tecrübe idi.

Kaşlarımı çatıp bir kaç adım geri gittim. Etraftaki herkes artık bu işi oldu, beni Seok-Jin'in sevgilisi bildiğinden bu ani değişimi yadırgamıştı.

"Seok-Jin, neden herkesin içinde bunu yapıyorsun?"

Seok-Jin kendini hiç bozmadı. "Herkes aşkıma tanık olsun diye."

"Bu beni zorlamak oluyor? Herkese kendini iyi göstereyim derken sevdiğin kıza ya da sevdiğini iddia ettiğin kıza saygısızlık yapmış oluyorsun?!"

Seok-Jin şaşırmış halde dudaklarını aralamıştı.

"Sana aşık olmadığımı ve seni sevmediğimi söyleyemeyeyim diye mi yapıyorsun?!"

"Hayır, ben sadece.." Laf bulamamıştı. Çünkü amacı buydu. Yine de yalan bulmaya hayli vakti vardı. "..sadece bize bir şans verebilirsin, beni sevmeği deneyebilirsin?"

İç çekmiştim. "Bu hatayı bir defa yaptım. Bir daha da yapmam."

Seok-Jin kaşlarını çatmıştı, eski beyfendi yerini kinci birisine bırakmıştı. "En azından bana bir şans verebilirdin."

"Veremem."

"Ama neden?!"

"Çünkü başkasını seviyorum."

Herkes hayret içindeydi.

"Evet, başkasını seviyorum. Kalbim dolu ve o kadar mutlu ki! Üniversiteye yeni gelen bir kıza hop diye aşk ilan ediyorsun, ne bekliyorsun?"

"Sevgilin yok! Araştırdım! Peki o zaman kim?!"

Herkes film izler gibi bizi izliyordu. Bu durum artık canımı sıkmaya başlamıştı. Rose ve Jennie de kantine geçmişti.

Aniden bir şey oldu. Kimsenin beklemediği bir şey. Jimin hızla bize yaklaştı, durdu. Ona bakıyorduk. Seok-Jin'in elindeki kolyeyi aldı. "Hyung, parasını hesabına gönderdim bil." Yanımızdan geçip Rose'ye yaklaştı. Kutuyu açtı.

"Sana aşığım, Rose.."

Rose kaşlarını çatmıştı.

"Sen de kimsin?!"

Jennie gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı. Hatta etraftan kahkaha sesleri de duyulmuştu. Az önceki gergin ortam Jimin ve Rose sayesinde yumuşamıştı.

"Ben sana aşık bir zavallı.. Senin yolunda mecnun olan bir delikanlı.. Ferhat gibi dağları aşkımız için delmeye yemin etmiş bir fedai."

Rose gülümsemişti.

"Rose sen, uzun yoldan sonra denizi görmek gibisin. Tüm gölleri, çayları unutturacak o benzersiz denizi, maviliği görmek gibisin.."

Etraftan alkışlar yükseliyordu. O sırada birisi koluma dokundu. Gözlerimi çiftten çekip koluma diktim. Seok-Jin bana bakıyordu. "Yaptıklarının bedelini ödeyeceksin!"

vsoo | Executive (Yönetici)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin