❁۪۪
Jisoo"Gerçekten sahalara geri mi dönüyorsun??!" Rose bana sıkıca sarılmıştı. "Kızım, hiç bırakmadım ki. Ayrıca sen de dönüyorsun? Şarkı yarışmasına katılman beni mutlu etti." Jennie elindeki telefondan gözünü çekip gülümseyerek bize dikti, ardından yeniden telefonda birileriyle mesajlaşmaya devam etti.
Üniversitenin kantininde oturmuştuk. Dersin başlamasına hayli vardı. "Ee, Jennie, kendinden bahset bakalım?" Rose'nin sorusu üzerine Jennie telefonu masaya bıraktı.
"İsmim Kim Jennie. Hepsi bu."
Gözlerimizi kocaman açmıştık. "Yani senin her hangi bir hobin yok mu?" Jennie biraz düşündükten sonra gözlerini telefona dikti. Derin nefes aldı. "Ha evet bir sevgilim var."
Rose kıkırdamıştı. "İyi de bu bir hobi değil ki.." Ardından dirseklerini masaya bastırdı ve gözlerini Jennie'ye dikip dikkatle ona baktı. Jennie tek kaşını kaldırmıştı. "Neden öyle bakıyorsun?"
Rose göz devirdi. "Şu an bana sevgilinle aranızdaki ilişkiyi anlatman gereken kısım!"
Jennie geriye yaslanmıştı. "Kai'yi seviyorum."
"İsmi Kai mi?" Sorum üzerine bana bakmıştı.
"Evet, Kai." Jennie fazla bir şey demeyince üstelememiştik. O sırada gözlerim kantinin girişindeki kızlarla buluştu.
"Hey şu kız sana revirde saldıran değil mi?" Rose bu soruyu sorduğunda ben zaten kızı görmüştüm.
"Evet o." Yüzümü büzüştürdüm. Jennie de kafasını o yöne çevirdi.
"Hani nerde?" Rose Jennie'ye kızı gösteriyordu. "Vay be güzelmiş." Göz devirdim. Neden böyle bir hiss vardı içimde bilmiyordum. Gökyüzüne bakan çocuğun sevgilisi olması üstelik iyi birisi olması -hani nasıl olduğumu sormuştu- beni üzüyordu, sebebsizce. Kesinlikle sebebsizce.
O sırada Lisa gelmişti. Geçip yanımıza oturdu. Onunla selamlaştıktan sonra kızlara teklif edip redd cevabı aldıktan sonra kahve almak için kalkmıştım. O kıza olduğunca bakmamaya çalıştıyordum. Zaten kenarda arkadaşlarıyla oturmuştu. Ve bana bakıyordu, bakışlarını üzerimde hissediyordum. Kahvemi aldığım sırada uyuz Seok-Jin gelmişti.
"Oo kimleri görüyoruz, kimleri." Seol-Jin'in bu saçma cümlesine yanında duran Hoseok ve okul öğrenci başkanı -bana form imzalatan- bile şaşırmıştı, emindim.
"Bak, Seok-Jin, bizim öyle özel bir durumumuz yok. Neden bana sataşıyorsun?" Kaşlarımı çatarak sorduğum soru onu sinirlendirmiş olmalı ki bir kaç adım öne geldi. Telefonunu çıkarttı.
"Bak, bana gelen tüm mesajlar, tüm etiketlenmeler ve yorumlar hepsi seninle ilgili.." Gözlerini kısmıştı. "Fazla sinir bozucu değil mi?" Göz devirmiştim.
"Bunun nedeni sensin ama!" Kaşlarımı kaldırmıştım. "Hatırlatayım!"
"Sen bu üniversiteye geldin diye tüm bunlar oldu!" Derin nefes almıştım.
Gerginliği azaltmak adına okul öğrenci başkanı konuşmaya koyulmuştu. "Bu arada hazırlıklar nasıl gidiyor? Bir sorun olursa bana söyleyebilirsin." Namjoon'un samimiyetle sorduğu cevaba gülümsememle karşılık vermiştim.
O sırada o gelmişti.. gökyüzünü izleyen çocuk.. Geldi. Kolunu kaldırıp Namjoon'un boynuna koydu. "Noluyor?"
Seok-Jin şaşırmış ya da anlamadığım bir yüz ifadesiyle Namjoon'a bakıyordu. "Siz.." Ardından bana baktı. Eliyle beni sonra Namjoon'u gösterdi. "Sen ve sen.. nereden tanışıyorsunuz! Sen ne zamandan hyung'unun sevmediği kişilerle konuşuyorsun ha! İtibarsızsın! Kitab olsan ismin 'İtibarsızsın' olurdu, Namjoon!" Namjoon tam ağzını açacakken eliyle susmasını gösterdi. "Artık konuşma! Söylediklerin seninle ilgili aklımdaki ihanet izlerini silemeyecek! Hiç! Bir! Şey silemeyecek! Anlıyor musun!!"
Göz devirmiştim. "Neyi kastetiyorsun bilmiyorum ama-" Seok-Jin aniden söze dalmıştı. "Sen! Hele sen hiç konuşma! Duydun mu beni!!"
Seok-Jin giderken ona şaşırarak bakan biz kalmıştık. Hoseok boğazını temizlediğinde gözlerimi ona dikmiştim. "Merak etme. O arada böyle yapar." Gülümsemişti. "Şimdi herkes bize bakıyor." Etrafa bakmıştım. Gerçekten herkes kantinin ortasında duran ben ve diğer üç erkeğe bakıyordu. Bir şey söylemeden dönüp masama doğru yürüdüm.
Gök yüzünü izleyen çocuğa ya da Taehyung'a hiç bakmamıştım. Sadece bir defa.. o da kalbimi hızlandırmaya yetmişti. Anlamıyordum. Ne oluyordu, neden oluyordu. Belki de sadece yakışıklı olduğu içindi. Ama Seok-Jin de yakışıklıydı? Ve başka yakışıklılar da vardı?
Masaya geçtiğimde kızların bakışlarıyla karşılaşmıştım. "Seok-Jin'den uzak dursan iyi olur, Jisoo." Lisa'nın cümlesi beni tedirgin etmişti açıkcası. İki günde Seok-Jin yüzünden üniversite benim için boğucu bir yere dönmüştü. İnsanların bakışları, arkamdan konuşmaları, beni işaretleyerek yüzüme yüzüme konuşmaları, bazen zorbacı tavırları..
Kafamı aşağı yukarı salladım. "Kızlar bir kızdan bahsettiler. Galiba seni revirde tehdit etmiş. Sevgilisinden uzak durman için." Gözlerimi kahveme diktim. İç çekmiştim. Kızlar şüphelenir diye kendimi toparlamıştım. "Yani şey.." Etrafa baktım. Ne gökyüzüne bakan çocuk ne de o kız vardı. "Gitmiş olmalı."
"Size bir şey anlatacaktım kızlar. Üniversitede yenisiniz diye bilmeyebilirsiniz." Etrafa bakıyordu. Fısıldamaya başladı. Dikkatle onu dinliyorduk. "Şimdi bizim üniversitede bir executive var, yani yönetici. Çok, çok tehlikeli." Kaşlarımı kaldırmıştım. "Namjoon mu?" Lisa kafasını sağa sola salladı. "Kim olduğunu kimse bilmiyor." Her üçümüz kaşlarımızı çatmıştık. Endişelenmiştim. "Bu konuyla ilgili makalelerin ve haberlerin yayımlanmamasına üniversite özel kaygı gösteriyor." Yutkunmuştum. "Peki, bu yönetici ya da executive her neyse.. onun işi ne?" Lisa derin nefes almıştı. "Öğrencilerin kimsenin bilmediği sırlarını öğrenip onları kuklaları gibi oynatmak. Sizden tahmin bile edemeyeceğiniz şeyler isteyebilir ya da bilirler. Kim ve ya kimler olduğunu maalesef ki henüz bilmiyoruz. Hatta onlar yüzünden bir kız intihar etmişti.."
____________
Oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın❤️
Bu bölümden sonra daha romantik bölümler gelecek🥰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vsoo | Executive (Yönetici)
Fanfic"Bir insan bir yere bakmıyorsa kesinlikle orada ilgilendiği bir şey vardır." Kim Jisoo "Bir insan en çok kimin yanında susuyorsa en çok onunla konuşmak istiyordur." Kim Taehyung üniversite⩩ [blackpink♥︎bts] [twice♥︎bts] [redvelvet♥︎bts] 01.01.2021 b...