Birden yatağımdan az kalsın uçacakmışım hissi ile havalandım. Gözümü açtığımda karşımda kardeşim burcuyu gördüm üstüne çıkmış zebani tepemde dikiliyordu.
Bana bakarak gülümseyerek:- Günaydın Uykucu uyan bakalım okula geç kalacaksın.
- Tamam ama önce senin benim üzerimden kalkman lazım.
Dedim tebessüm ederek.
O da tebessüm ederek üzerimden kalktı. Ama bıyık altından gülmesini hiç eksik etmiyordu. Ona doğru dönerek:- Hayırdır neden bıyık altından gülüyorsun açıkta bir şey mi gördün.
Burcu tam cevap vereceği sırada annem odaya girdi.
- Günaydın uykucu sonunda uyandırabildik seni hadi hazırlan da okula geç kalma. Burcu sende çabuk çantanı hazırla kahvaltı yapalım.
İkimizde :
- Olur annecim. Dedik.
Ama Burcu hayla bıyık altından gülüyordu. Daha sonra odasına doğru gülerek gitti. Anlamıyorum neden gülüyor ki bu kız yani boşu boşuna gülmez bu kız hatta güldüğü o kadar az gördüm ki hiç gülmez denecek kadar azdır. Bu işin içinde bir şey var ama neyse elbet çıkar kokusu birazdan. İçinde tutamaz damlar birazdan yanıma. Hemen hızlıca yatağımı topladım. Elbiselerimi giydim çantamı hazırladım kahvaltıya indim o sırada Burcu'da gülmesini sanki hiç kesmemiş gibi gülerek aşağıya iniyordu. Sofraya oturduk ve tabiki bu gülmesini anneminde dikkatini çekti.
- Hayırdır Burcu bu mutluluğu neye borçluyuz.
Birden Burcu benden ayırmadığı yüzünü anneme çevirdi.
- Yok bir şey annecim aklıma bir şey geldi.
Annem kaşlarını havaya kaldırarak Burcu'ya bakakaldı. Pek inanmışa benzemiyordu ama fazlada üstelemedi ve bana döndü.
- E kızım sen anlat bakalım nasıl gidiyor okul nasıl derslerin nasıl?
-Anneme dönerek:
- İyiyim annecim derslerinde gayet iyi değişen bir şey yok.
Diyerek yemek yemeye koyuldum. Ama annem banada inanmamışa benziyordu. İmalı imalı bakışlar ile beni süzüyordu. Tam konuşacak iken okul servisinin kornası lafı söylemesini engellemişti. Ucuz yırtmıştım. Hemen hızlıca kalkıp annemi öptüm ve oradan hızlıca uzaklaştım. Servise doğru gelip otobüse bindim ikimizde ayrı koltuklara denk geldik burcuyla ama onun bıyık altından gülümsemesini farkedecek kadar yakındık. Neden güldüğünü çok merak ediyordum. Okula biran önce gelip burcuyla konuşmak için sabırsızlıkla bekliyordum. Birden Burcu'un beni sallamasıyla uyandım. Etrafıma alık alık bakmaya başladım. Meğer otobüste uyuya kalmıştım. Birden Burcu'un İmalı gülümsemesi ile karşılaştım. Bana pis pis gülerek:
- Sende bu son zamanlarda ne uykucu oldun yaa :-). Burcu'ya dönerek:
- Off ablacım uğraşma benimle. Dedim
- Peki peki hadi kalk o zaman okula gidelim. Dedi okula doğru yürümeye başladık. Birden burcunun uykucu kelimesi takıldı aklıma haklıydı bu Zooarfin konusu aklımı baya yormuştu. Geceleri düşünmekten uyuyamıyordum. Buna bir an önce çözüm bulmam lazımdı ama nasıl? İşte bu baya zordu. Birden aklıma Burcu'un gülmesi geldi. Hızlıca burcunun kolundan tuttum bitkin vücudumda kalan birazcık gücümle. Burcu'ya dönerek:
- Bana bak kız sen sabahtan beri neden gülüyorsun anlat bakalım.
Demeye kalmadan kız tam konuşacak iken arkadan ses aynı anda :
- Selam kızlar.
Bilin bakalım kim? Tabi ki bizim baş belaları silahları çeneleri olan üç silahşörler. Burcu birden hızlı adımlarla yürüyerek kızların yanına gitti güle güle. Sonra Hızlı adımlarla yanıma geldiler. Zeliş hemen öne atılarak sarıldı ve :
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YARIM - "ZOOARFİN"
HororFazla merak kötü demişti annem anlamamıştım. Taki o güne kadar işte o gün herşeyi daha iyi anlamıştım. Diğer yarım ile tanışana kadar. O gün bugündür hiç merak etmem.