CAMDAN ADAM...

95 3 0
                                    


Ali Almina'yı kendisine doğru gelen Alp'e emanet ederek hızla okul içine girdi. Alp ise Almina'yı banklardan birine oturtarak sakinleşmesini sağlamaya çalıştı. 

Öfkeli bir şekilde okula giren Ali karşısında titreyen bir vaziyette duran Elif ile göz göze gelmişti. bu denk gelişi yeni tanıştığı kuzey meraklı bir ifadeyle " Almina iyimi" diye soru sormasıyla bozulmuş ve Ali'nin bakışları Kuzey'e yönelmişti

Kuzey sorusuna yanıt bekler iken Ali kendisine sorulan soruya karşı soruyla yanıt vermişti.

_ Bur da neler olduğunu biliyor musun  ne zamandır buradasın ?

Kuzey bunun karşısında Elif'e hafiften bakarak 

_Bence elif benden daha iyi biliyordur onunla gördüm en son ve hızla çıktı gitti bu nedenle iyimi diye sordum  o iyi mi diye sordu fakat daha cümle bitmeden alacağı cevabı aldığı kadarıyla öfkeyle deliye dönen  Ali  Elif'in üzerine ani bir hışımla yürüdü ve

- Sen kendini ne sanıyorsun sen  nasıl bir insansın almina'dan ne istiyorsun  diye sözlerini savururken gözlerinden alev saçıyor gibi nefret kusuyordu. Bağrışma içerisinden yan merdivenden  hızlı hızlı inişlerle gelen deniz  Ali ile Elif'in arasında ki mesafenin darlığını aldırış etmeden araya girerek Ali'yi iten bakışlarla

- ne yapıyorsun sen ali kendine gel onan uzak dur   ! dedi.

Ali Deniz'i umursamayarak Elif'e çıkışmaya devam etti. Elif ise korkan bakışları ile Deniz'in ardına saklanmış vaziyetteydi.

Ali Denizi aşmaya çalışınca Deniz Ali'yi omuzundan iterek " sana kendine gel dedim Ali" dedi.  ve gözlerini öfke ile dolu bakışlarını sergilemeye devam etti.

 Deniz sanki bir yabancı ile tartışıyormuş gibi Ali'ye öylece sert davranışlar sergilemesi çevredekilerin ve bilhassa alinin dikkatinden kaçmadı ama ali bunu düşünerek kafaya takacak durumda ve  hissiyatta değildi . fakat denizin bu denli tutumu elifin işine yaramıştı ve fırsat kaçırmadan korkularını arda bırakarak kendini savunmaya geçti. her zaman en iyi yaptığı işi ustaca gözler önüne sunarak   Deniz'e baka baka  duygu sömürüsü ile yaşananların kendi lehinde anlatıyordu bu anlatışlar Deniz daha da çok şiddetleniyordu.

Ama Ali Deniz ile kötü durumda olmamak ve sırf kardeşliklerin hatırına Elif'e hırçın ses tonu ile  son sözleri ile tehditlerini de ilave ederek hızla çekip gitti.

Ali  Almina'nın yanına giderken olay yerinde kalanlar içine meraklı kişiler arsına Melin de katılmıştı. Melin kalabalık arasından geçerek sınıf arkadaşlarından birine olayı sordu ve aldığı cevap karşısında elife olan siniri daha da ileriye  gitmişti.

Deniz ise kalabalığa da sertçe çıkışıp Eli'i kolunun altına alarak koridorun derinine doğru ilerleyip kalabalığa karıştılar.

Ali hıçkırıklara boğulmuş olan Almina'yı sarıp sarmalayarak okuldan çıkıp evin yolunu tuttular. Alp ise onları ardı sıra yavaş adımlar ile izliyordu ve hiç belli etmediği öfkesi bugün biraz olsun gün yüzüne çıkmıştı

okul durulmuş gibiydi ve okul çıkışı deniz bir kaç işini halletmek için önden çıkmasından faydalanan Melin elif'i okulun kapısın da önünü keserek sert bir çekişle Elif'i duvara yapıştırdı ve hiç beklemeden laflarını savurdu.

- sen nasıl bir zihniyet taşıyorsun o bir kız her şeyden önce insan onu böyle oyunlarına ve egonu tatmin etmek adına alet edemezsin buna hiç mi hiç hakkın yok bunu o geriden gelen kafana sok!

neye uğradığını şaşıran Elif daha kendini toparlamadan savunmasını yapmasına izin vermeyen Melin işaret parmağını Elif'in yüzüne savura savura diğer cümlelerini de aynı tonla söyledi.

- o kızı üzecek olursan veya kendini savunamayan başka birini de üzersen en büyük düşmanın ben olacağım. dedi ve hızla arkasına dönüp oradan sinirli adımlarla uzaklaştı.

Elif kendini sonunda toparlamıştı fakat kendisine alay eden bakışlar ardında kendini kötü hissetmesine oldukça yetmişti ama egosundan ödün vermemek adına çevresindekilere " ne bakıyorsunuz bakın işinize" dedi ve çevresinde ki kendi gibi olan arkadaşlarını peşine takarak okuldan uzaklaştı.

Bütün bunlar olurken Araz ise bıkkın bir vaziyette okulu ekmesinden yararlanmak için oyuncakçı dedenin yanına yol almıştı. Olan bitenleri bilmediği gibi aklında hala ateş vardı her gün bir ümit ile güne uyanıyor ateşi göreceğini sanıyordu. Aslında bu hisse yabancı değildi çünkü halada ilayda'nın geleceğini ümit ediyor ümitlerine ümit ekleniyordu.

Araz hızlı yürüyüşünün ardından dükkana ince bir tebessüm saçarak  giriş yaptı. Bunu gören dede sevinçle ve ellerini iyice açarak araza yöneldi. Sıkı bir sarılmanın ardından Araz kendisine gösterilen yere oturdu ve dedenin doldurmaya hazırladığı çayları seyre durdu.

Dede bir yandan çay koyuyor bir yandan ne var ne yok hal hatır soruyordu. Araz her ne kadar iyi gibi gözükse de aklında deli sorular barındırdığını belli ediyordu ve bu da dedenin gözünden kaçmamıştı. Dede çayın birini arazın yanındaki küçük masaya koydu ve yerine yerleşip kalın sesi ile meraklı sorularından birini hemen yöneltti.

- Ee evlat hala derinlerde yüzüyor gibisin iyi misin ?

Araz derin bir iç çekerek çayından da bir yudum alarak ıslanan dudaklarını ısırarak gözleri dalgın bir ifade ile sözlerine başladı.

- içimi yiyen sorunlar var sanki içim bir bataklık ve kendini kurtarmaya çalışan ümitlerim. Hala açığa kavuşmamış onca olay var ateş aniden yok oldu sevdiğim kadın sanki birinin eli varmış gibi kazaya sürüklendi tanımadığım ama iyilik yapmayan çalışan bir gurup arkadaş tanımadığım bilemiyorum yanan bir çember içinde gibiyim artık nefes alamadığımı hissediyorum

Dede orta gömlek düğmelerine kadar uzanan ak sakallarını sıvazlayarak arazın düşüncelerine karşın 

- Bak evlat hiç bir şey işin içinden çıkılmayacak gibi değildir gerektiğinde kendine inanır doğru yolda olduğuna inanırsan o ateş olan çemberi söndürebilir ve hatta ateşli haliyle bile çemberden çıkabilirsin. Yeni bir kaç insanın sana iyilik yaptığını söylüyor ve tanımadığını söylüyorsun bırak yapsınlar ama onları dağ görüp yaslanma güvenme ve Ateş konusu ise hala meçhul bir mevzu onu en son ben gördüm biliyorsun belki benden sonra görende olmuş yada öncesinde de saniyeler dakikalar öncede gören olmuştur söylenmiyordu he ...

Araz iyice doğruldu ve uzun bacakların kırık dizlerinin üzerine  kollarını koydu ve dedeye

- Ne yani ateşin niçin gittiğini bilen biri olduğunu ve bunu yakınımızdan biri olduğunu mu dile getiriyorsun ?

Dede bilemiycem dercesine ifade vererek araza yanıt verdi fakat araz garip duyguların birikimiyle ayaklanıp

- doğrumu mu düşünüyorsun böyle bir şey olsa bizim çocuklar kesin söyler dedi ve hemen söze dede girdi "belki de onlar değildir evlat yakının olup da saklayabilecek kişileri düşün ben bir şey bilmiyorum bu soruların yanıtı sende gizli bul ve çöz düğümü"

Araz hiç bir şey demeden hızla dükkanı terk edip Ateş'in evine koştu.




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 12, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞK ÇIKMAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin