Araz kendisine seslenen kişiye doğru kafasını çevirdiğinde hiç tanımadığı yüzü nur saçan ve oldukça görmüş geçirmişliğin yorgunluğunu omuzlarında belli eden yaşlı adamı gördü. Adam yüzünün verdiği sevecenlik ile Araza'a doğru iyice yaklaşıp iyimser sesi ile konuşmasına devam etti
- Araz dı adın sanırım delikanlı ?
Araz adamın kendisini tanımasına oldukça şaşırmıştı ve meraklı gözler ile yaşlı adama sorusunu sordu.
- Beni nerden tanıyorsun ?
Yaşlı adam ufak bir tebesümle iç geçirerek arkasında ki oyuncakçı dükkanına işaret parmağı ile göstererek Araz'a cevap verdi
- Bunları ayak üstü anlatacak kadar gücüm yok istersen gel bir çayımı iç
Araz adamın teklifini içinden kabul etmişti ama arkadaşlarından Ali ve Alp dışında diğerleri barın içindeydi. Araz onları bırakmak istemesede adamı kırmayı da düşünmüyordu. Kendisini bir an farklı boyutta görürü gibi oldu bir tarafta son ses müzik , dans ve ağzına kadar dolu içkiler bir tarafında ise ufak bir dükkan , küçük teyibinden gelen eski şarkılar ve sıcak demli çayı Araz arada kalmak yerine içinden gelen yeri seçti. Adamın teklifini kabul edip Ali'yi ve Alp'i de yanına katarak yaşlı adamın peşine düştüler.
Araz daha adını öğrenemediği adamın dükkanına arkadaşları ile adım atmıştı içerisi müze gibiydi içerisi oyuncakcıdan çok maziyi , geçmişi anlatan bir dükkanı anımsatıyordu. Araz ve arkadaşları etrafı izlemeye koyulmuşken yaşlı adam tezgahın üzerinde ki boş bardakları çayla doldurmak ile meşguldü. Araz etrafı göz ile gezdiriken Ali eşyaları eline alıp detayına bakıyordu. Ali elinde ki oyuncağa bakarken kötü bir his hissetti sanki oyuncak ona bir şey hatırlatıyor gibiydi. Oyuncağın ona ne hatırlattığını kavrıyamıyordu. Ali unutkanlığı ve geçmişini hatırlayamaması onun hayattaki en büyük olumsuzluk etmeniydi. Ali evinin yanmasından sonra ağır deprasyon geçirmişti ve evinin yandığı zaman küçük olduğundan pek fazla bir şey hatırlamıyordu doktorun tabiriyle zamanla hatırlayacağını düşünüyordu. Aslında hiç bir şey hatırlamak istemesede içinde onu öğrenmeye iten bir güç vardı ama bu gücün adını koyamamıştı. Ali elinde ki tahta oyuncak arabaya bakarken Araz'ın omzuna elini koyması ile irkildi ve oyuncağı yere düşürdü. oyuncağın yere düşmesi ile Ali hemen oyuncağı yerden alıp bir şey olup olmadığını kontrol etti. Ali oyuncağa baktığı sıra yaşlı adam yanlarına gelip yumuşak bir ses ile
- Sorun değil çocuklar onu defalarca tamir ettim alıştı o kırılmaya dedi ve çocuklara ortaya koyduğu taburelere oturmalarını eli ile gösterdi.
Herkes taburesine oturmuş verilen çayları içerken Araz yaşlı adamın kim olduğunu merak ettiğinden çekinerek sorusunu sordu
- Bu dükkân daha bu güne kadar kapalıydı yeni mi taşındınız ?
- Hayır yeni taşınmadım ve bu dükkan hep bu Arnavut kaldırımların gözde dükkanıydı.
Çocuklar hiç bir şey anlayamamışlardı. Araz ve Ali meraklı gözlerle hem adama hem dükkana bakınırken Alp şüpheli gözler ile adamı süzüyordu o da bir süre sonra dayanamayıp ayağa kalkıp arkadaşlarına seslendi
- Hadi gidelim artık geç oldu!
Yaşlı adam yumuşak bir şefkat ile gülerek Alp'e Araz'ların yerine o cevap verdi
- Alp sen güneş doğmadan eve girmezsin oğlum otur acele etme...
Alp adamın kendisi hakkında bu kadar bilgi sahibi olması onu daha da şüphelendirmişti ve artık sakinliğini korumadan yaşlı adamın duyacağı şekilde arkadaşlarına emir verir gibi konuştu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ÇIKMAZI
RomanceHep istediği hayalleri vardı ve yıllar sonra onlara ulaştı fakat hayallerin ona yaşatacağı kabusları hiç hesap etmeden hayallerine koştu... HAYAL PERES VE AŞIK BİR GENCİN HİKAYESİ