Herkese tekrardan merhaba. Yeni yılın ilk bölümüyle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Mutlu yıllar, keyifli okumalar. Bölüm sonunda görüşürüz^^
Hayatta yapayalnızdık aslında. Doğuyor, büyüyor, hayatı kendi çapımızda yaşamaya çalışıyor ve ölüyorduk. Atan kalbimiz herkes gibi bir gün duracaktı. Ama insanlar bunu anlamıyordu. Yahu, zaten öleceğiz. Neyin inadı bu? Duracak kalbimizi neden kırıp duruyorlar ki?
Annemle konuştuğumda da aynen böyle hissetmiştim. Kalp kırıklığı. Sanki kalbimi avucuna almış, yere fırlatmış ve bu da yetmezmiş gibi bir de kamyonla üstünden geçmişti. Üzgündüm. Zaten çok nadiren mutlu oluyordum. O anlar da çok uzun sürmüyordu. Görüyorsunuz. Şu düşdüğüm durumu düşününce daha fazla ağlamaya başladım. Araya hıçkırımlar da karışınca işin içinden rahatlamadan çıkamayacağımı biliyordum. Ama bu ilk ve son göz yaşım olacaktı. Ailem için bir daha ağlamayacaktım. Çünkü onlar beni reddetmişti. Ben onları seviyordum. Hâlâ da seviyorum. Ama artık onlar için kendi yaşamımdan vazgeçmeyeceğim. Kadınların zayıf olduğunu söyleyen aptal aptal beyinsizlere sesleniyorum; Bir kadını yıkmak asla kolay değildir. Fiziksel olarak erkekler güçlüdür. Bu doğru. Ama biz kadınlar her daim daha önde oluruz. Çünkü bilek gücümüze güvenmiyoruz bazı insanlar gibi. Duygularımız ve aklımızla ilerleriz biz. İkisini de birbirinden ayırmayı çok iyi beceririz. Duygusallık zayıflık mıdır peki? Onlar için bu bir zayıflık. Ama biz buna sevgi, anlayış, empati ve merhamet diyoruz. Onlar bizi ancak öldürerek durdurabiliyorlar. Şimdi söyleyin bana, kim daha güçlü?
Göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim. Lavaboya giderek elimi yüzümü yıkadım güzelce. Aynadaki yansımama baktım. "Söylesene," dedim aynadaki görüntüme, "Her şey gerçekten güzel olacak mı?" Başımı iki yana sallayarak, yatağıma bıraktım kendimi.
Her şeyin güzel ve ya iğrenç olması bizim kendi elimizde aslında. Hayatı biz yaşarız çünkü. Onu nasıl yaşayacağımıza biz karar veririz. İstersek hayatımızı güllük gülistanlık yapabiliriz. Ya da hayatımızı tam bir kâbusa dönüştürebiliriz. Evet, bazen yaşam haklarımızı bile alıyorlar elimizden. Ama bilmiyorlar ki, adalet er ya da geç yerini bulur. Her zaman.
Sabah güne güzel başlamak için uyanır uyanmaz hemen mutfağa girdim. Derin bir nefes alarak portakal suyu içtim. Zenginler bununla doymaz mıydı? Ama ben zengin olmadığıma göre asıl konumuza dönelim. Hayatım boyunca şımarık bir genç olduğun için, yemek yapmayı öğrenmeye pek vaktim olmamıştı. Ama sanırım artık bunun vakti gelmişti. Yumurtayla başlasak?
Bu yüzden sofraya zeytin, peynir, ekmek koydum. Ardından çay da demleyip çilekli reçelimi aldım. Bence güne başlamak için kötü bir seçenek değildi. Haksız mıyım? Güzelce kahvaltımı ederek sofrayı topladım. Kısa bir duşun ardından üstümü giyerek saçlarımı güzelce at kuyruğu yaptım. Çantamı alarak hemen taksiye binmeye karar verdim. Ama bir dakika. Benim param böyle biterdi ki? Her gün taksiye binersem param bir haftaya biterdi. Oflayarak otobüse bindim. Bu kadar insan nasıl sığıyordu ki buraya?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Belalı Aşk
Подростковая литератураBabam tarafından evden atılmanın ardından İstanbul'a taşındım. Benim hikâyem, bir aşk hikâyesi mi? Belki. Ama bu hikâye benim babama kavuşma hikâyem. Benim âşık olma hikâyem. Benim, Nisan Arslan olma hikâyem. Hayallerimden asla vazgeçmeyeceğim, sevm...