3. Oyun daha yeni başlıyor.

239 22 5
                                    

Herkese merhaba. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Beni sorarsanız bende iyiyim ahshjajajsj O zaman size keyifli okumalar diliyorum ve bölüm sonunda görüşürüz diyorum. Müziği açmayı unutmayın<3

 Müziği açmayı unutmayın<3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sessizlik. Ve daha fazla sessizlik. Ve daha fazla. Bir tık daha. Akın'ın vurulmasından -ben öyle varsayıyorum- sonra tekrar evine uğramıştım. Hâl hatır sormak için tabii ki. Ama yaptığımız tek şey sessizce oturup birbirimizi izlemek. Ciddiyim. Yaptığımız tek şey bu. Eve girince Akın çay koymayı teklif etmiş, ama benim yüce gönlüm buna el vermediği için ona kendi ellerimle çay demlemiştim. Ama çay sonsuza dek bardakta durmuyordu nihayetinde. Çaylar bitmişti. Esas konuya mı gelsek acaba Akın beyciğim?

Tek istediğim buradan koşarak kaçıp gitmekti. Gerekirse dünyanın öbür ucuna gitmeye bile razıydım. Yeter ki, Akın denilen herifle aynı havayı solumayayım. Çünkü adamın her nefesinden ayrı bela çıkıyor. Evet, bende normal biri değilim. Hatta benim yaşadığım talihsizlikler daha fazla. Ama bu adamdan uzak durmam şarttı. Zira hayatımda Akın Uyar belasına ihtiyaç yoktu. Ama başka ne yapabilirdim ki? Taksi param bile bitiyorken, bu adamdan nasıl uzak kalabilirdim? Akın Uyar benim son çaremdi. Bu ülkede, hatta bu hayatta kalmam için tek şansımdı. Başka bir iş bulabilirdim. Tabii ki bulabilirdim. Ama o zamana kadar ne yapacaktım? Beyaz atlı prensin gelip beni kurtarmasını mı bekleyecektim? Akın'dan ne kadar haz etmesem de, şimdilik ona ihtiyacım vardı. Bu durumdan ne kadar nefret etsem de.

"Böyle birbirimizi mi izleyeceğiz?" dedim nihayet dayanamayarak. Zira sadece üç dakikadır konuşmuyorduk. Evet, ben biraz abartmış olabilirim. Ama konuşmamak benim için Çin işkencesinden bile beterdi. Bu yüzden dayanabildiğim kadar dayanmıştım. Ama her şeyin bir sonu var. Sabrım gibi.

"Herhangi bir teklifin var mı?" Heyecan ve korku karışıklığıyla başımı onaylarcasına salladım. Bana bunları açıklaması gerekiyordu. Akın Uyar kimdi? Nasıl bir belaya bulaşmıştı? En önemlisi, beni bu belaya bulaştırmak üzereydi. Kimdi bu adam?

Yoksa uzaydan dünyamızı teftişe mi gelmişti? Yoksa yalnız değil miydi? Dahası da var mıydı? Ya da daha kötüsü, o bir psikopat seri katil miydi? Ve hedefi beni kendine âşık edip, haince öldürmek miydi? Akın Uyar sinsi ve emin adımlarla avına doğru yürüyordu. Ansızın genç kadın hiç beklemediği anda hain saldırıya uğradığını anlar. Ama artık çok geçtir. Kaçacak hiçbir yeri yoktur. Genç adamın avına düşmüştü! Hassiktir! O da ne böyle? Genç adam silahını çıkarıyor ve tam Nisan Arslan'ın kafasına doğrultuyor! Ve...

"Nisan burada mısın?" Akın'ın sesiyle irkildim. O da neydi öyle? Sanırım yine hayal dünyasına dalmıştım. Ne hayal ama. Yutkunarak başımı salladım.

"Bana bunların nasıl olduğunu açıklayabilirsiniz mesela," dediğim an Akın bıkkın bir nefes verdi. Ne yani? Benim merak etmeye hakkım yok muydu? Bana bir açıklama borçluydu. Onun hayatını kurtarmışdım!

Bir Belalı AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin