Herkese merhaba. Nasılsınız? Uzun zamandır aklımda olan bu kurguyu nihayet yazma kararı aldım. Nisan'la Akın beni nereye götürür bilmem. Ama romantik komedi olacağını biliyorum. Bölüm sonunda görüşürüz, keyifli okumalar<3
Murphy Kanunları'na inanır mısınız? Şahsen ben inanırım. Daha doğrusu inanmak durumunda kaldım. Mesela birisi şöyle. Bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır. Ya da şu bana daha uygun. Çözülen her problem yeni problemler yaratır. Hayatımda tam her şeyi yoluna koydum derken, yeni bir vakayla karşı karşıya kalıyordum. Her şey yolunda gidiyorsa, kesin bir terslik vardır. Bu da çok doğru. Hayatımın düzenini yoluna koydum derken tekrar en başa dönüyordum. Ve Murphy Kanunları sağ olsun, hiçbir zaman yanıltmıyordu beni. Kısaca hayatımın içine ediliyorlardı bu minik, tatlı kanunlar. Biri de şöyle der. Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir.
Evet, her zaman kabul etmesek de, doğruları söylerler. İşte, tam da hayatımı sil baştan başlatmışken, her şeyi ve herkesi geride bırakıp yeni düzen kurdum derken lânet olasıca aşk buluvermişti beni. Hem de yirmi üç yıl bulmamışken. Burada da şu kanunumuz devreye giriyor. Ne kadar beklersen bekle istenmediği zaman gelecektir. Yani yaşamım boyunca hayatımın aşkını beklediğimi söyleyemem tabii ki. Ama bir noktadan sonra çılgın bir aşk hikâyesi yaşamayı dilemiştim ben de elbette. Ama aşk hayatım da benim hayatım gibi tutarsız ilerliyordu. Murphy Kanunları'nı icât edenlere canı gönülden tebriklerimi sunuyorum. Burada onun ne suçu var, diyebilirsiniz şimdi tabii. Ama beni tanısanız, neden bu kadar bu kanunları lanetlediğimi anlarsınız.
Ben Nisan. Nisan Arslan. Size kendimden bahsetmek yerine kısaca Murphy Kanunları'ndan bahsetmem daha anlamlı olur diye düşündüm. Çünkü tüm hayatım karmaşa içinde. Şimdi koltuğuma oturmuş çiçekli pijamamla düzensiz olan hayatımı izliyorum. Elimdeki üzümlü kekimi yerken hiçbir şeye anlam veremiyordum. Nasıl buralara gelmiştim ki? Aniden bu işte bir terslik olduğunu anladım. Her zaman olduğu gibi. Ne olduğunu anladığımda tuvalete koşarak ağzımdaki keki tükürdüm. Şeker yerine tuz koymuştum. Ve bunu farketmemiştim bile. "Yeter artık!" dedim ardı ardına çok da masum olmayan küfürlerimi savurarak. Sakince koltuğuma oturarak üzümlü kek yemek istemiştim sadece. O kadar. Ama kekimin içine bile Murphy laneti kaçmıştı. Sinirlenmeyeyim de ne yapayım ey dostlar? Hayır, bunun benim sakatlığım olduğunu kabul etmiyorum.
Televizyonu açarak dizi izlemeye karar verdim. Zira başka yapacak pek bir şeyim yoktu. Ama inanır mısınız, televizyonda tek bir normal dizi bile yoktu. Kahretsin! Kah-ret-sin!
Hepsi o herif yüzünden olmuştu. Geldiği gibi hayatımın içine etmişti. Hepsi, o Akın denilen herif yüzünden olmuştu. Benim hayatımda yeterince sorun yokmuş gibi, bir de o girivermişti hayatıma. Ne güzel bir aşk hikâyesi ama, değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Belalı Aşk
Teen FictionBabam tarafından evden atılmanın ardından İstanbul'a taşındım. Benim hikâyem, bir aşk hikâyesi mi? Belki. Ama bu hikâye benim babama kavuşma hikâyem. Benim âşık olma hikâyem. Benim, Nisan Arslan olma hikâyem. Hayallerimden asla vazgeçmeyeceğim, sevm...