17. Bir Aşk Hikâyesi

75 10 7
                                    

"Ne işin var lan senin burda?" Ben tam olaya müdahale etmek isterken, hayır düşündüğün gibi değil, sadece çay içiyorduk gibi saçma sapan açıklamalar yapmak üzereyken Poyraz konuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Ne işin var lan senin burda?" Ben tam olaya müdahale etmek isterken, hayır düşündüğün gibi değil, sadece çay içiyorduk gibi saçma sapan açıklamalar yapmak üzereyken Poyraz konuştu. Varlığını unuttuğumu söylesem çok ayıp etmiş olur muydum?

E yuh Nisan, yuh!

"Size de iyi akşamlar," Dedi gayet normal bir tonda, "Hasta ziyareti?" Diye sorusuna soruyla karşılık verdi. Akın ona 'Yaa öyle mi' bakışı atarken kavga çıkacağını hissederek araya girdim.

"Akın," Dedim hâlâ hasta çıkan -biraz abartmış olabilirim- sesimle, "İçeri gelemeyecek misin?" Ardından beni tutan öksürük krizi -biraz abartmış olabilirim- konuşmamı daha dramatize hâle getirdi. Ben bile şu an kendime acırdım.

"Nisan?" Dedi Akın yumuşacık ses tonuyla, "İyi misin güzelim?" Güzelim lafına biraz baskı yapmıştı, sanırım Poyraz'a mesajı vardı. Artık gitsen mi, ya da, kaybol amına koyayım! Belki bir tık abartmış olabilirdim. Ama kendisi hâlâ burdaydı. Helal olsun!

"Daha iyiyim," Diye mırıldandım. Akın Poyraz'ın gitmediğini farkettiğinde yumuşak bakışları tekrar sertleşti.

"Kız arkadaşımla ben ilgilenebilirim, gidebilirsin sen." Poyraz gözlerini devirdi, ardından bana dönerek samimi bir şekilde gülümsedi.

"Yardıma ihtiyacın olursa aramaktan çekinme," Akın'a ve bana son kez bakarak, "İyi geceler," Dileyerek çıktı.

"Herife bak," Dedi Akın sinirli olduğu ses tonundan belliydi, "Hâlâ konuşuyor bir de. Patavatsız ibne!" Sıradan bir anda buna gülebilirdim, ama onu kışkırtmamak için dudaklarımı sıktım. Birkaç derin nefes aldı, sanırım sakinleşmeye çalışıyordu. Bihter ve Behlül'ü basan Adnan gibi triplere girmişti. Ne alakası vardı?

"Akın?" Dedim bana bakması için seslenerek. "İyi misin? Yanlış anladıysan baştan söyleyeyim, sadece ziyaret için geldi. Sabahtan beri bir şey yiyememiştim, o da yardımcı oldu." Bakışları hâlâ öfkeliydi, ne kızıyordu bana ya? Öfkelendiğimi hissederek, "Niye tripleniyorsun şimdi bana ya? Seni aldatmışım gibi bakma bana!" Öfkelendiğimi anlayınca, -çok şükür- gözlerini kaçırdı. Öfkesini bastırmaya çalışarak birkaç derin nefes aldı. Tekrar bana döndüğünde öfkeli sayılmazdı, ya da iyi gizliyordu bu sefer.

"Özür dilerim," Dedi mahçup bir sesle, "Elimde değil sevmiyorum o herifi." Öksürerek tekrar kanepeye oturdum ve battaniyeyi üzerime çektim.

"Bir şey ikram edemeyeceğim kusura bakma," Kaşlarımı çatarak, "Malûm hastayım hâlâ." Akın bir bana bir sehpadaki çorbaya baktı. Ağzının içinde bir şeyler geveledi, sanırım küfrediyordu.

Bir Belalı AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin