Herkese merhaba. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Ben çok iyiyim. Bir türlü yazamadığım bölümü nihayet bitirdim ausjskjakdnd Keyifli okumalar diiyorum. Yukarıdaki müziği açmayı unutmayın, bölüm sonunda görüşürüz^^
Hayatım iyice garipleşmeye başlamıştı.
Durduk yere kendimi bir savaşın içinde bulmuştum. Tek eksik olan kılıçlardı. Zırhlarımı kuşanmış, ve Akın Uyar'a meydan okumuştum. Şimdi de sayamadığım kadar fazla kağıt parçalarıyla uğraşıp duruyordum. Ve sizi inandırayım ki, bu işten hiçbir bok anlamamıştım.Zaten anlamayı da beklemiyordum. O kadar fazla kağıt parçaları vardı ki, buradan herhangi bir evrakı bulmak yüz senemi alırdı. Fazlası olur, azı olmaz. Sinirlerime hâkim olarak son bir kez daha baktım etrafa. Tek emin olduğum şey, aradığım şeyin burada olmadığıydı.
Oysa ben bunların hiçbirini haketmemiştim. Tek yaptığım iş arkadaşlarımla tanışmaktı. Bir de Akın beyimizin kahvesini götürmemiştim. Bir de Poyrazcığımla yemek yemiştim. Ne var bunda yahu?
Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Neden mi? Çünkü tam üç saattir burada lanet olasıca evrakları arıyordum. Ve hiçbirini bildiğiniz üzere bulamamıştım. Zaten tam olarak ne aradığımı da bilmiyordum. Ama tek bildiğim burada Selin'in dediği çalışanların aylık gelirini gösteren evraklara dair tek bir iz bile yoktu. Sanki daha önce burada kimse çalışmamış gibi. Belki de çalışmamıştır? Belki de burası gerçekten anlamda cehennemin ta kendisidir.
Yüzüncü kez oflayarak pes ettim. Ve derhal Akın'ın odasına gittim. Kapıyı çalarak içeri girdim. Akın'ın yüzündeki tehlikeli gülüşü göz ardı etmek mümkün değildi. Bugüne dek tüm gülüşlerini, bakışlarını hatta uzaktan aldığım kokusunu bile göz ardı etmiştim. Ama bu çok farklıydı. Sırf bu gülüşe yenilmek bile söz konusuydu. Beni hain gülüşleriyle alt etmeye çalışıyordu. Ama ben Nisan Arslan, kolay pes etmeyeceğimi ona gösterecektim. Ve umarım irademe yenik düşmem
"Söylediğinizi yaptım," dedim gözümü kıvrılan dudaklarından ayırarak, "Ama üç ay öncesine dair söylediğiniz hiçbir çalışanın dosyası mevcut değil." Akın'ın şaşırmasını, ya da kaşlarını çatmasını beklemiştim. Ama onun gülüşü daha da büyüdü. Sanki bunu biliyordu. Sanki zaten böyle bir şey yoktu. Sanki...
"Biliyorum," dedi Akın son derece sıradan ses tonuyla. Benim bir şey söylememe müsaade etmeden ayağa kalktı. "Umarım ne demek istediğimi anlamışsındır," dedi ve yanımdan geçerek odadan çıktı.
Bu neydi şimdi?
Ben size söylemiştim. Bu adam normal değil. Hatta insan bile değildir belki de. Belki de gerçekten uzaylıdır? Burayı Akıncığımın başına yıkmak, ve kendisini parçalara ayırıp hepsini farklı yere gömmek istesem de, bunu aklımdan çıkardım. Zira hapiste çürümeye pek niyetim yoktu. Gözlerimi kapatarak on'dan geriye saymaya başladım. Sinirlenince sakinleşmek için ideal yöntemlerden birisi. Üç, iki, bir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Belalı Aşk
Teen FictionBabam tarafından evden atılmanın ardından İstanbul'a taşındım. Benim hikâyem, bir aşk hikâyesi mi? Belki. Ama bu hikâye benim babama kavuşma hikâyem. Benim âşık olma hikâyem. Benim, Nisan Arslan olma hikâyem. Hayallerimden asla vazgeçmeyeceğim, sevm...