"Unuturum diye uyudum, yine seninle uyandım. Belli ki uyurken de sevmişim seni."
- Cemal Süreyya
⚖️
İzmir'e dönmek mükemmel bir duygu. Kendimi yeniden evimde hissediyorum, uzun zaman sonra...
Aldığım orman kokusu huzuru vaat ediyordu bana, yeniden nefes alıyordum sanki. Ama eksik olan bir şeyler var. Kırık olan kalbim gibi mesela. Akın'la konuşmamın ardından rahatlamış ve içimi boşaltmıştım ama, içimde bir yerlerde hâlâ derin yaralar vardı ve kapanmak bilmiyordu. Babamla zaman geçirirken, annemle sessizce bakışırken ve Bartu'ya sarılınca aklıma sadece Akın geliyordu.
Adam aklımdan çıkmak bilmiyordu ki!
Tamamıyla mutsuz değilim, ailemin yanındaydım. Ama ailesi olmak istediğim kişi yanımda değil. Yanlış mı yapmıştım acaba?
İkiniz de haksızsınız, çünkü birer aptalsınız! Her şeyi ben mi söyleyeceğim?
Haklıydı. İlk kez iç sesim haklıydı, çünkü ikimiz de gerçekten hatalıydık. Elimde değildi, insanlara güvenmekte zorlanıyorum. Akın da bana yardımcı olmamıştı, beni anlamamıştı. Hatasız kul olduğumu söyleyemezdim, zaten hatasız kul olmazdı. İkimiz de doğru kararlar vermemiştik ve bedelini ikimiz de ayrı kalarak ödüyorduk.
O da beni özlüyordu, değil mi?
Odama girdiğimde iç çekme isteğime mâni olmadım zira burada büyümüştüm. En güzel ve en neşeli ânılarım burada geçmişti. Gökkuşağı renklerine boyanan odam tıpkı çocukluğumda olduğu gibi aynı kalmıştı, büyüdüğümde bile değişmesini istememiştim. Bazıları evimizi şatoya benzetirdi ve bende bunlardan birisiydim. Ama aslında pekte benzemiyordu, sadece biraz fazla büyüktü. Kalabalık bir aile değildik belki ama annemle babam burayı aşırı sevmişti ve almakta gocunmamıştı.
Biz de işte pansiyonda falan kalalım böyle, ya da cadıların hüküm sürdüğü çöplüklere ev diyelim.
İstanbul'da yaşadığım ev güzeldi, çöplük değildi. Ama ev sahibesi öyle değildi işte, gerçekten bir cadıydı. Bazen özel yetenekleri olduğuna bile inanmıştım, zira ufacık tabak kırılma sesini bile bir kilometre öteden duyuyordu...
Tamam sende abartma istersen, alt tarafı yaşlı hâline rağmen kulakları anten gibi çalışıyor o kadar.
Elbette, anten bile bu kadar iyi çalışmazdı belki de. Aslında özünde tatlı bir teyzedi ama, sadece özünde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Belalı Aşk
JugendliteraturBabam tarafından evden atılmanın ardından İstanbul'a taşındım. Benim hikâyem, bir aşk hikâyesi mi? Belki. Ama bu hikâye benim babama kavuşma hikâyem. Benim âşık olma hikâyem. Benim, Nisan Arslan olma hikâyem. Hayallerimden asla vazgeçmeyeceğim, sevm...