*medya* = gece gece bölüm yazan bneGözyaşları yanaklarından süzülürken sırtındaki küçük çanta, ve çantanın içindeki birkaç parça kıyafetle koşuyordu genç. Şu an istediği tek şey şehirden olabildiğince hızlı ayrılmaktı.
Daegu'da yaşam ona çok zor gelmişti. Hele ailesinin bencilliği ve düz kafalılığı... Çocuk onların arasında delirmediği için şükrediyordu.
Cebindeki az buz parayla kendine bir otobüs bileti aldı. Seul'da okurken kiraladığı mütevazı, ama bir o kadar da şık eve gitmeye karar vermişti. Eşyalarından bazıları hala evde duruyordu.
Ailesiyle yaşayabileceği şeyleri düşünüp, evin kirasını ödemeye devam etmişti. Bu ayınki biraz gecikmişti, çünkü gerçekten zor ve sıkıntılı bir zaman geçiriyordu.
***
Bahsettiğim eve geldiğinde kapının önündeki kolileri görmesi ile duran göz yaşları tekrar akmaya başladı. Kolilerin yanındaki duvara sırtını yasladı ve yavaşça yere oturdu.
Hıçkırıkları arasında 'şimdi ne yapacağım?' ve 'o cehenneme geri dönemem ki...' gibi birçok şey söylüyordu.
Kollarıyla kendine çektiği bacaklarını sarmış, kafasını da dizlerine gömmüştü. Yanından gelen ayak sesleri ile kafasını kaldırdı.
Yanına gelen, kendinden büyük bedene baktı bir süre. Ortamda bir süre sessizlik hakimdi. Bu sessizliği bozan kendisi olmamıştı.
'Merhaba...uhm, sanırım seni daha önce burda görmedim. Hem iyi misin sen?'
"B-ben her şeyi mahvettim! H-her *hıck* şeyi..."
Bu duyduklarına karşı, YABANCI genç adam tek kelime etmedi. Sadece onu göğsüne çekip, sıkıca sarıldı. Bir süre sırtını sıvazladı.
***
Uzun süre geçmişti, şimdi iki genç; bu binaya taşınalı 2 hafta anca olan gencin evinde, salonda oturuyorlardı.
Ağlamaktan gözleri şişen genç, öylece elindeki kahve bardağına bakıyordu. Sessizliği bozan taraf yine aynıydı.
'Daha iyi misin?'
"E-evet teşekkür ederim"
'Lafı mı olur canım? Bu arada sanırım daha tanışmadık. Ben Taehyung, Kim Taehyung. Ama arkadaşlarım genelde sadece Tae der...'
"Ben de Yoongi, Min Yoongi. Benim ne ismimin kısaltması, ne de arkadaşım var şu an..."
Taehyung bir süre gözlerini kaçırıp bekledi. Ne soracaktı? Nasıl konuşmalıydı? Onu daha çok üzmek istemezdi ama onunla konuşup onu rahatlatmak istiyordu. Sebebini kendisi de bilmiyordu. Sadece bir çekim hissetmişti, küçük olana karşı...
Derin bir nefes alıp konuşmaya karar verdi. Onu üzen her ne ise, gerçekten canını çok yakmıştı. Bu aşikardı.
'Eğer olanları bana anlatırsan sana yardımım dokunabilir. İster misin anlatmak?'
"Yardımcı olabileceğini düşünmüyorum, ama tek başıma bu işin içinden çıkabileceğimi de sanmıyorum...Sana hyung mu demeliyim?"
'Kaç yaşındasın ki?'
"21...Sen?"
'19. Nasıl benden küçük gözükebiliyorsun, hyung?'
Yoongi'nin yüzü günün içinde ilk defa gülmüştü. Bu çocuğun ona şimdiden iyi gelmesi ilginçti. Taehyung ise gülüşte kalmıştı. Ah o gülüş...Hayatında gördüğü en masum, en samimi gülüştü.
Yoongi üzerindeki bakışlardan rahatsız olmuştu, hafifçe öksürdü. Bu da Tae'nin gözlerini hızlıca kaçırmasına sebep olmuştu.
"Uhm Tae, şey, uhm...acaba sorun olmazsa burada kalabilir miyim? Gidecek hiçkimsem yok..."
'Benim için sorun olmaz da, ailen?'
"Aslında Tae...Ş-şey bu konuyu daha sonra konuşsak? Söz her şeyi anlatacağım sana."
'Peki öyle olsun. Ama ben daha tam yerleşemedim, sen benim yatağımda yatabilirsin. Ben salonda yatarım. Benim için sorun olmaz.'
"Tae..., aslında acaba bu gece yanımda kalabilir misin?"
'Rahatsız olmaz mısın?'
"Hayır! Hem ben seni yerinden ediyorum, lütfen kusura bakma."
Tae karşılık olarak küçük bir kıkırtı bıraktı.
***
Tae'de Yoongi'de bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar iyi anlaşır olmuşlardı, onu düşünüyordu. Aralarında karşı konulamayan bir çekim vardı ve ikisi de bundan kaçamayacaklarını hissetmiş gibi engel olmaya çalışmıyorlardı.
O gece artık yabancı olarak görmediği gencin koynunda, kokusunu çeke çeke uyudu Yoongi. Uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar huzurlu hissetmişti.
Taehyung'da ondan çok farklı değildi. Varlığına, sıcaklığına çoktan alışmıştı. Aklındaki soruları kenara atıp ona daha da sokuldu ve kendini uykunun kollarına bıraktı.
***
Bu iki genç gelecekte neler olacağını bilmeden huzurlu bir uykuya daldı. Ama bilirsiniz bir sürü gerçeklik ve boyut vardır. Her an her şey olabilir, her an her şey değişebilirdi. Yani bir şeye/kişiye bu kadar kısa sürede bağlanmak nasıl mümkün olabilirdi ki?
Ama bu iki genç bağlanmıştı işte. Daha tanışalı en fazla 4 saat olan ikili, şimdi dip dibe uyuyordu. Daha önce de dediğim gibi; Her an her şey olabilir. Bunu zamana bağlamayın. Ya da gerçekliğe bağlamayın. Sadece anı yaşayın...
***
Selamın Hello
Bu ilk ship kitabım ve umarım hoşunuza gitmiştir. Önerilere her zaman açığım. Yorumlarınızı bekliyorum
SİZİİİİ💜 Morladım gitti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
¿My Home? ||TaeGi||
Fanfiction~TAEGI~ -Daha önce gördüğünüz, cringe hikayeleri unutun. Bu hikaye bambaşka... Aşka olan inancını kaybetmiş iki genç... Arkadaşlık olarak başlayan hikayeleriyle zamanın neler getireceğini kestiremeden hayatlarını sürdürüyorlar. Hayatları al...