-14- (M)

400 37 29
                                    


Medya: yorum sizde...
***
-belki smut-
***

Derin bir nefes aldıktan sonra içeriye girmişti. Karşısındaki manzara...Kabul böyle bir manzara beklemiyordu, ama rahatsız da değildi durumundan.

"Hyung, sana yardımcı olmak isterim istemesine de, aramızdaki "gergin" ortam henüz dağılmadı ve... İkimizin de bir sevgilisi var. Yanlış olmaz mı?"

Ah Taehyung... Anın içine sıçmasan olmaz mıydı? İstediğini kendin de reddedemezsin hem, değil mi? İç sesiyle boğuşmaya ara verdi en sonunda.

'H-haklısın. A-ma şu anlık bunu...bunu bir kenara atıp, yardım etsen olmaz mı? Ihm- lütfen... Dayanamıyorum.'

***

Tae ileri adımını, sanki çekiniyormuş gibi atmıştı. Karşısında ona neredeyse yalvaracak olan hyungunda göz gezdirdi bir süre. 'L-lütfen Tae, c-anım ac-' sözü Tae'nin onu kucağına alıp banyonun mermer kaplı tezgah benzeri yere oturtmasıyla kesildi. Elini, ince belini kavrayan kemere atıp çıkardı.
Pantolonun düğmesini açarken eliyle birkaç kez istemeden (!) zaten sertleşmiş olan bölgeye baskı uyguladı. (Ehehe sen de az değilsin TaeTae)

O da, Yoongi kadar olmasa da sertleşmişti. Birazdan gerçekleşecek olanlar daha da kötü yapacaktı.

***

Fermuarı sinir bozucu derecede yavaş açmıştı. Pantolonu hızlı hareketlerle ayağına kadar sıyırmıştı. Soğuk parmakları boxerının lastiklerinin ucunda geziniyor, ama bir santim bile aşağı kaydırmıyordu. Yoongi'nin şişliğinin canını yakmaya başladığını söylemesiyle tek harekette onu da pantolonuyla aynı hizaya gönderdi. Dizlerinin üzerine çöktü.
Yoongi ellerini Tae'nin saçına daldırmış kendine daha çok bastırıyordu. Çok geçmemişti, sona gelmek üzere olduğunu fark edip ona çekilmesini söyledi. Ama o, sanki sağırdı da etrafında olanları ya da ona söylenen şeyleri duymuyordu.

Ağzına gelmişti. Tae olduğu yerde doğrulup, karşısındakinin gözlerine bakarak dudaklarını yaladı. Fazlasıyla davetkâr gözükmüştü o sırada. Ama bunu yapamayacağını biliyordu Yoongi. Küçüğünün duygularıyla oynamak istemiyordu.
Sonunda konuşabildiğinde, ağzını açıp saçmalamıştı. "Hyung. Ağzında ne geveliyorsan anlayamıyorum."
'Taehyung. B-ben üzgünüm.'

Ordan öylece uzaklaşıp gitmişti. Hem de, belki ilk defa, ona 'Taehyung' diye ciddi bir şekilde seslenmişti. Bu Tae'nin kalbini kırmasın da ne yapsın? Belli ki çoktan kalbini ona vermişti. Ama kabullenmek istemiyordu. Zaten hep öyle olmaz mı? Aşk hep gözünün önündedir, sadece bunu kabul etmezsin, belki de edemezsin.

***

Neden bunu yaptığını sorguluyordu şimdi Yoongi. Ne vardı bu yumuşak kalpli çocuğun küçük kalbini kırmasaydı. Ama korkuyordu. Belki bağlanmaktan, belki onu incitmekten.. Şu an ne yapıyordu peki. Kabul etmese de ondan hoşlanıyordu. Ama Namjoon'la çıkıyordu. Ve istemese de onu kırmaya devam ediyordu.
Ona umut vermesi de cabası. Gözlerinde çok fazla hayalkırıklığı görmüştü, ve çoğu onun yüzündeydi. Salaktı Min Yoongi.

***

Bu olaylar yaşandıktan sonra Tae kendini hemen evden dışarı attı. Jimin ve Jungkook'la buluşacaktı. Hoseok'un acilen şehir dışına çıkması gerekmişti. O nedenle o yoktu.
Şimdi de kafede, Tae çok fazla detay vermeden, yaşananları anlatıyordu. 'Oha ama bu çocuk-! Ayh, Cidden!' Jimin kızgın bir ses tonunda konuşmuştu. Umut verip geri kaçıyordu bu çocuk ve üstelikikisinin de sevgilisi vardı.

Jungkook ilk defa konuştu. 'Tae, davranışlarına bakılırsa...uhm senden hoşlanıyor olabilir? Yani bence. Ama bir şeyden korkuyor gibi...'
"Emin değilim. Ama bir yanda Jin de var."
'Jin'den hala hoşlanıyor musun Tae? Lütfen dürüst ol.'
"Sanırım...sanırım hayır. Ama- ughhhh! Emin değilim! Hiçbir şeyden!"

Kafasını masaya gömdü. Ya Jungkook'un söylediği doğruysa? Aklına gelen fikir ile -her zamanki gibi- sırıtırken, kafasını yavaşça kaldırıp ona bakan arkadaşlarına baktı. "Bir fikrim var."

***

Gecenin körü ve ben yine uyumamışım lö..

¿My Home? ||TaeGi|| Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin