-30-

158 20 74
                                    


Medya: Öhöm arka odaya gidin isterseniz?

-dün gece kısa bir süreliğine profilimi kendim yaptım kimse yoktu görenler de tepki vermedi, biliyorum güzel olmadığımı...zaten saçım normalde o kadar dalgalı değil; örmüştüm açınca maşşalahı oldu. Whateverrr...Yorum yapın löğ-

Ertesi gün işe erkenden gitmişti; Yoongi'ye yakalanmak istememişti. Utanıyordu nedensizce. Nedensizce? Aklına yoongi'nin, onun için, miyavladığı gece gelmişti tüm gece. Zaten sağ eli şehit oldu..

Üstüne, gider gitmez Hyunjin'in ofisine çağrılmıştı.

***

Masanın yanındaki tekli koltuklardan birine oturdu. Hyunjin çekmeceden bir zarf çıkarıp uzattı. "Bu ne?" Zarfı açıp baktı. İçinde bir miktar para vardı. 'Tazminatın'

"Ne için?" Tae boş boş Hyunjin'in suratına bakıyordu. 'Tae gerçekten yeteneğin var. Ama seni burada istemiyoruz, üzgünüm. Aslında değilim. Kovuldun.'

***

Hyunjin'in yaptığı gerçekten bokluktu. Ama Tae'ye, Yoongi'ye karşı hissettiklerini anlatmıştı ve evden inleme sesleri duyup yanlış anlamıştı. Tabi, Hyunjin gibi inatçı bir insan Tae yüzünden Yoongi'den vazgeçer miydi? Pek sanmam.

***

Burda Hyunjin'i anlayabiliriz aslında. Bunu yaşamayan şanslı sayılır. Dost kazığı diye bir şey vardır. Kimileri bilir, kimileri bilmez ne kadar can yaktığını. Hele o arkadaşınız uzun zamandır arkadaşınızsa ve ondan beklemeyeceğiniz bir şeyi yaptıysa... (yazar geçmişini hatırladı srry)

Hyunjin, kısa sürede kendini Tae'ye çok yakın hissetmişti. Ve bunu da kazık olarak görüyordu. Haklı mı haksız mı olduğu tartışılır tabi.

***

1 ay.. Bu sefer görüşmedikleri süre değildi bu. Tae ve Yoongi'nin 'arkadaş' olmasının üzerinden geçen zamandı. Normal arkadaşlar gibi takılıyorlardı ve geçmişi asla açmıyorlardı. Hyunjin inatından vazgeçmemişti fakat çıkan kavgalar sonucu Yoongi'yle evleri ayırmışlardı. İlk başta bir süre Yoongi, Tae'de kalmıştı. Hyunjin sinirden evi Yoongi'ye bırakıp gitmişti.

Hayatları olabildiğince normale dönmüştü. Fakat normal onlar için neydi ki? 'Arkadaşça' takılıyorlardı. (Ama bıktım şu arkadaş kelimesinden ağağaaa)

Yağmurlu bir günde kafedelerdi. Ellerinde sıcak birer kahve, sohbete dalmışlardı. Kafeden içeri koşarak küçük bir kız girdi ve elindeki şemsiyeyi kenara fırlatıp Yoongi'ye sarıldı. Kızın omuzlarının sarsılmasından ağladığı belli oluyordu. Tae ve Yoongi birbirlerine şaşkın bir şekilde baktılar.

"E-eun?"
'E-efend *hıck* efendim'
"Ne oldu canım? İyi gözükmüyorsun, kim ağlattı seni? Bana isim ver gidip parçalara ayıracağım!"
'S-sakin ol *hıck* sadece...Jae...E-evde...Bir- *hıck* bir kız vardı evde ve...'
"nE"

***

Eun-ha sadece 14 yaşındaydı. Ailesi yüzünden hayatının son 2 yılı zehir olmuştu. Çocukluğunu da ailesi yüzünden yaşayamamıştı. Jae... Jae 17 yaşındaydı. Genelde min kardeşler aralarında abi/kardeş ifadeleri kullanmazdı, eğer Jae bir şey isteyecekse yalakalık yapmak amacıyla söylerdi.

Eve hızlı adımlarla girdiler. İç açmayan sesler koridoru dolduruyordu. "Eun, sen dışarda bekle. Tae, onunla kalır mısın?"

'Tabiki'

***

"Jae sen daha kaç yaşındasın!?" Sesini yükseltmişti. Sinirliydi. Eun bu durumdan kötü etkilenmişti...

'Hyung ben neredeyse 18 yaşındayım!'

"Daha değilsin ama!"

'Bu yıl gireceğim işte daha ne!?'

"Hadi yaşı geçelim, Eun? Neden psikolojisiyle oynuyorsun?"

'Ben onun evde olduğunu bilmiyordum.'

"Bu bir savunma olamaz, olmamalı! Ben sizi sevip korurken yaptığın tek şey küçük kardeşimizin psikolojisini sikmek oldu!"

'İstememiştim!'

"Ama yaptın, nasıl yaptıysan aynı şekilde evden de gitmeni istiyorum. Beni çok büyük hayal kırıklığına uğrattın Jae."

'Neden? Senin gibi gay bir ibne olmadığım için mi? Hah, ben halimden memnunum.'

Odasına gidip kendine küçük bir çanta hazırladı. Ve evi saniyeler içinde terketti. O kapıdan çıkarken içeri Eun ve Tae girdi.

'Eun, tatlım biraz odana gider misin?'

***

Sessizliği bölen Yoongi'ydi.
"Tae ben kötü bir abi miyim..?"

'Nerden çıkardın bunu? Sen onların iyiliğini istiyorsun. Asla kötü birisi değilsin..'

Uzun bir sarılmanın içine girmişlerdi. O gece televizyonun karşısındaki koltukta, dışardan gelen yağmur sesleriyle birlikte birbirlerine sarılarak uyuyakaldılar.

***

Bölüm gecikti srry babam ameliyattan çıktığından beri hastanedeydi, bu öğlen döndüler.

Eğer sizi sıkmayacaksam bir anımı anlatmak isterim;

Ben bir abim olmadığından dolayı büyük sweatları babamdan alırım. Bi ara çok sevdiği sweat benzeri hırkasına takmıştım. Bana soruyordu 'neden' diye.

Bir gün artık dayanamadı ısrar ede ede sordu. Ben de cevap verdim. 'Senin kokun çok hoşuma gidiyor baba. Hem ceket beni ısıtıyor, hem senin kokun burnuma geliyor.'

Ne kadar duygusal değil mi? Ama babam ne yaptı? Dolaptan başka bir ceket çıkarıp üzerine kokusu çok hoşuma giden hafif şekeri deodarant'ından sıktı... ve bana verdi. Odun. Yemin ederim odun babam ya. Ben özlemişim ne zamandır babamla vakit geçiremiyorum diye babamla konuşuyorum- yok yani cık.

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

¿My Home? ||TaeGi|| Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin