19

789 63 11
                                    

Bora

Dün yüzünden Aleron'a kızgın olmam gerekiyordu ama kızamıyordum. Hak etmiştim. O ona kızdığımı düşünecekti büyük ihtimalle . Çünkü işe gitmeden önce üstümü değiştirmek için eve uğramam gerekiyordu ve çıkarken onu görmemiştim.

Ütü yaptığımız odadaki aynanın karşısına  gömleğimin yakasını düzeltmek için geçtim ve boynumdaki izi gördüm. Harika. Gömleği sonuna kadar iliklesem bile gözükecek yerdeydi. Bunu kapatacak herhangi bir şeyim olmadığı için işe böyle gidecektim.  Mükemmel ya . Güne aşırı iyi başladım.(!)

Ben evde olmadığım için odamda uyuyan Doruk'a bakmak için odama doğru yürüdüm.  Kapıyı azıcık aralayınca odamın içine ettiğini fark ettim. Yere saçılmış bir sürü kıyafet vardı. Sadece bir gün yoktum bir. Kapıyı kapatıp sessizce evden çıktım. Sokağın aşağısındaki fırından 3 tane kruvasan aldım. Aleron bir tanesiyle doyuyordu ama bana yetmiyordu. Neredeyse aynı bedene sahipken onun küçücük bir midesi vardı. Bu gerçekten normal değil.

Ofise geldiğimde direk Aleron'un odasına gittim. Benim hâlâ bir odam olmadığı için eşyalarımı onun odasına koyuyordum . Zaten aldıklarımı yiyeceğiz. Kapıyı çalmadan içeri girdim ve odayı boş gördüm. Daha gelmemiş miydi? Yoksa başka bir yerde miydi? Eşyaları masaya rastgele koyup odadan çıktım. Çıkar çıkmaz Arthur 'la karşılaştım. Ona bir şey demeden yanından geçtim. "Bora." Ne Bora ne ya? Sabah sabah yine beynimi ütüleyecek kesin. Arkamı dönüp yalandan gülümsedim.

"Efendim?" Boynunu göstererek  "Boynun mor." dedi. Gerçekten mi? Ben görmüyor muyum onu? Sen görürsün şimdi. Geldiğimden beri yaptığın her şeyin öcünü alacağım şimdi.

"Ha o mu? Aleron yaptı ya önemli bir şey değil." Suratının yavaş yavaş düşüşü ve renginin kırmızıya dönmesi keyfimi yerine getirmişti. Öyle her işi burnunu sokarsan böyle olur.

"Nasıl?"

"Anlatmamı mı istiyorsunuz? O kadar yakın olduğumuzu düşünmüyorum."

"Ben de doğru söylediğini düşünmüyorum."

"Kendisine sorarsın." Gitmeye hazırlanırken aklıma gelen şeyle durdum. Bunu bana Aleron değil Doruk söylemişti ve Doruk'a da Darcy. Bundan eminim ki Doruk'ta benim hakkımda bir şey söylemişti. Bunu söyleyeceğim için Aleron 'dan laf yemezdim umarım. 

"Bu arada bu kadar güzel öpüşen birini nasıl aldatmayı başardın? Ondan iyisini bulabileceğini sanmıyorum da." Konuşmayı bitirmemle yumruk yemem bir oldu. Kaşımdan akan kanı elimin tersiyle sildim.  "Bunu kuyruk acına veriyorum. " Tekrar yumruk atmaya yeltenince elini tutup kafa attım. Geriye doğru sendeledikten sonra bana doğru yürümeye başladı.

 "Bora, Arthur ne yapıyorsunuz?" Aleron'un sesini duyunca Arthur durdu. Aleron hızlı hızlı yürüyüp aramıza girdi. "Derdin ne sizin?"

"Bu herif bana bir şey dedi. Doğru değil değil mi?"

"Ne doğru değil?" Kafasını bana çevirip yüzüme baktı. "Boynundakini senin yaptığını söyledi." Yüzümde dolanan gözleri dün dudaklarının dolaştığı boynuma kaydı.  Omuzlarımı silkip "Sordu söyledim." dedim. Bana gözlerini devirip Arthur'a baktı. "Bunda seni ilgilendiren kısım tam olarak ne?" Arthur ağzını açıp kapadı. Kalırsın öyle işte. Aleron Arthur'un konuşmayacağını anlayıp beni kolumdan tuttu. Odasına kadar sürükledi. Evet resmen sürükledi. 

"Derdin ne? Arthur 'a neden benim yaptığımı söylüyorsun? Şey yaptığımızı sandı kesin."

"Ne?"

"Şey işte." Ona doğru yaklaşıp  "Dün boynuma iz bırakırken kucağımda beni inletirken utanmıyordun. Şimdi mi utanıyorsun?" Gözlerini gözlerimde ayırmadan " Utanmıyorum. Sonuç olarak sevişmediğimiz için söyleme gereği duymadım." dedi.

"Dün beni öyle bırakmasaydın sevişebilirdik."

"Beni toplantı odasında öyle bırakmasaydın sevişebilirdik. "

 Gülümseyip yanımdan ayrıldı. İlk yardım dolabından tentürdiyot , pamuk ve yara bandı alıp yanıma geldi.  "Otur koltuğa kaşına pansuman yapayım." Dediğini ikiletmeden koltuğa oturdum. Pamuğu kaşıma değdirince yüzümü buruşturdum. Acımıştı be. Suratımı görünce kaşıma doğru üflemeye başladı. Üflemeyi kesip yara bandını kaşıma yapıştırdı.

"Çok acıdı mı?"

"Öpersen geçer." Uzanıp alnıma bir öpücük kondurdu. Dudağımı gösterip "Hayır burayı öpersen geçer." dedim. Gülümseyip dudaklarıma kısa bir öpücük kondurdu.  "Oda da bir kruvasan kokusu alıyorum onu yiyebilir miyiz, artık?" Söylediği şeye gülüp dudaklarına yöneldim. Usulca öpüp geri çekildim. "Pekala hadi yiyelim."

Bu  cinsel çekimden olan bir şey değildi. Aramızdaki şey kesinlikle daha büyük bir şeydi. Sorun şu ki ortada buna hazır olmayan bir ben vardı.

İlk öpücükten sonra ilk defa öpüşmeli bölüm yazmadım .d
Final haftama girmeden bölüm stokladım ara ara atarım

From Paris (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin