25

733 64 3
                                    

Bora'dan 

Doruk ve Darcy'nin konuşması üzerinden birkaç gün geçmişti ve Doruk Türkiye'ye dönmek için valizini hazırlıyordu. Onun valiz hazırlaması tam bir işkenceydi çünkü kıyafetleri yuvarlayıp valize sığdırmaya çalışıyordu. Tabi ki sığmıyorlardı. Ona yardım etmek için yanına oturduğumda birkaç tane benim kıyafetlerimden aldığını görünce kafasına vurdum. Bedenlerimiz çok farklıydı ve kesinlikle bunların içine düşerdi. Ona göre bedava yeni kıyafet büyük olması hiç sorun değildi.

"İzin aldın mı?" Elimdeki tişörtü valize koyarken ona baktım.

"Dün aradım . Bir haftalık alabildim sadece."

"Bir hafta yeter. Bilet alalım sana da."

"Daha Aleron'a söylemedim."

"Temelli dönmüyorsun sonuçta. Bir hafta kalıp geri döneceksin."

"Sen bileti al ben Aleron'u arayayım."  Yerden kalktım. Yatağın üzerinden telefonumu bulup Aleron'u aradım.

Bora : Nasılsın Aleron?

Aleron : Biraz yorgunum. Bugün çok fazla denek geldi. Sen nasılsın?

Projenin denek aşamasına geçildiği için Aleron başlarında durmak zorundaydı. Herhangi bir sorun olmadıkça benim gitmem gerekmiyordu.

Bora: Doruk'un valizini yerleştirmeye çalışıyoruz . Ben şey için aramıştım. Akşam bana mi gelsen?

Aleron : Tabi gelirim. Akşam görüşürüz o zaman.

Bora : Görüşürüz.

Telefonu kapatıp tekrar yatağa koydum. Yatağa oturup kafamı ellerimin arasına aldım. Yıl en nefret ettiğim zamanına yaklaşmıştık. Her yıl olduğu gibi sabah meazarlığa hep beraber gidecektik . Sonra beni orada yalnız bırakacaklardı. Kendimi toparlayınca yine beraber deniz kenarında kahvaltı yapmaya gidecektik ve bu sefer onlardan tamamen ayrılıp eve gidecektim.  Yatağa uzanıp o gün yetişseydim şu an nasıl olurdu onu düşünecektim. Gözümden yaşlar akarken Kuzey'in yanımda olduğunu düşünüp uykuya dalacaktım. 

Bu sene farklı olarak bildiğim tek şey Kuzey'in kurtulmak istemeyişi olacak ve orada gayet mutlu olduğunu bilecektim.  "Bileti aldım. Eşyalarını hazırlasan mı artık?" Doruk'un sesiyle kendime geldim. "Tamam hazırlarım şimdi."

Valizi odanın bir köşesine koydum. Aleron geleceği için yemek hazırlamıştım. Evet onun için çünkü şu an hiç yemek yiyesim yoktu.  Doruk da Darcy'e gitmişti.  Bu işi uzaktan nasıl yürüteceklerdi gerçekten merak ediyorum. 

Kapının sesiyle odadan çıktım. Kim o demeden kapıyı açtım.

"Ben geldim."  Aleron'un yorgunluğu gözlerinden okunuyordu. Ama sesi oldukça enerjikti. Onun enerjisi anında bana da geçmişti. Sabahtan beri asık olan suratım düzelmiş, gülümsemiştim. İçeri girerken onu kendime çekip sarıldım. "Hoşgeldin." O da kollarını belime sardı. Bir süre sonra kollarımı ondan ayırdım. "O kadar yemek yaptım yemeyecek misin?"

"Tabi ki yiyeceğim. Keşke ben buradayken yapsaydın."

"Sen de beni izleseydin?" Kafasını aşağı yukarı yavaş yavaş salladı. Burnunun uçuna küçük bir öpücük kondurdum.

Yemeği yemiş koltukta oturuyorduk.  Aleron bir şeyler anlatırken ben de kafamı koltuğa yaslamış onu dinliyordum. 

"Aleron ,"

"Efendim?"

"Ben Doruk'la Türkiye'ye gidiyorum. Bir haftalığına."

" Yarın yani?"

"Evet. Bu hafta Türkiye'de olmam gerekiyor." O da kafasını benim gibi koltuğa koydu. Elini yanağıma koyup okşamaya başladı. O kadar iyi hissettiriyordu ki gözlerim istemsiz kapanmıştı.

"Seni yarın ben bırakırım havaalanına . Dönerken de haber verirsin . Tamam mı?" 

"Hı hı." O kadar mayışmıştım ki konuşacak halim yoktu.  Aleron yanağımı okşamayı durdurdu. Yavaşça bana yaklaşıp dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. Kafasını tekrar eski yerine koydu. Gözlerim hâlâ kapalıydı ama yaptığı hareketleri hissediyordum. Elini elimin üzerine koydu. "Seni burada bekliyor olacağım. Şu an beklediğim gibi.  " Sanırım uyuduğum düşünüyordu. Çünkü sessiz konuşuyordu. Elini tekrar yanağıma koydu. Kafasını daha çok yaklaştırmıştı galiba. Çünkü nefesi yüzüme değiyordu.

"İnanıyorum bir gün Kuzey kadar şanslı olacağım. Ve ben bıkmadan o günün gelmesini bekleyeceğim. Çünkü Bora, bu yaşıma kadar kalbim hiç bu kadar hızlı atmamıştı. Kendimi hiç bu kadar huzurlu ve güvende hissetmemiştim. " Söyledikleri kalbimi hızlandırmaya başlamıştı.  

"Bunları o zaman gelene kadar sen uyurken söyleyeceğim . O gün gelene kadar arada sevişen arkadaşlar olarak kalacağız. "  Anlıma bir öpücük kondurdu. Daha deminkinden yüksek çıkan sesiyle adımı söyledi. Uyandırmaya çalışıyordu. 

Yeni uyanıyormuş gibi yapıp gözlerimi yavaş yavaş açtım. "Kalk yatağa gidelim. Burada boynun ağrıyacak uykucu." Onu kafamla onaylayıp ayağa kalktım.

Odaya girince kendimi direk yatağa attım. O da yanıma yatınca kendime çektim. Kafasın göğsümde uykuya dalmıştı. Saçlarını öpüp gözlerimi kapadım. Hiç olmadığım kadar huzurluydum.

Havanın karanlığı modumu düşürdüğü için bölüm biraz düşük moddaydı. Bölüm ile ilgi düşüncelerini lütfen belirtin .d



From Paris (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin