Hayal

131 7 4
                                    


Evet, karşısındaki annesi Bahar'dı. Hayal mi görüyordu yoksa gerçek miydi?
Annesi Zeynep'e doğru yaklaştı, "Kızım bu hayatta güçlü olman lazım yoksa ayakta kalamazsın, yürüyemezsin, kendine yeni bir yol çizmen gerek. Hayatında canlı olarak yanında olamayacağım ama emin ol kalbinde, ruhunda her zaman sana en yakın olacağım canım kızım. Üzülme bu düşüşler senin daha iyi daha güçlü bir Zeynep olarak kalkmana sebep olacak, her seferinde daha da güçlü olacaksın ve ben işte bu benim kızım diyeceğim seninle gurur duyacağım her zaman. Hoşçakal canım kızım, kendine iyi bak" diyerek odadan çıktı. "Anne dur gitme" diye bağırarak uyandı Zeynep.
O buğulu yeşil gözlerini açtığında yatağındaydı. Başında üvey annesi Gamze, babası ve bir adam vardı. İlk tepkisi "bana ne oldu?" olmuştu.
-Ne oldu bana baba? Bu adam kim, Siz niye başımdasınız?
Babası söze girmeden diğer adam konuşmaya başladı:
-Zeynep Hanım bayılmışsınız, babanız beni çağırdığında kendinizde değildiniz. Aşırı açlık ve yorgunluk sizi bu hale getirmiş. Bir serum hazırladım bu sizi kendinize getirecektir, yalnız daha dikkatli olmalısınız eğer dikkat etmezseniz daha ciddi sorunlarla karşılaşabilirsiniz.
Zeynep yutkundu, kolundaki damar yolu onun canını acıtıyordu ama o acıdan ziyade gördüğü hayalin etkisindeydi. Annesi onun bu haline çok üzülüyordu ve ona bir şekilde hissettirdi. Zeynep artık hayatına bir yön vermeliydi.
-Ben kendimi şuan iyi hissediyorum ve iyi olacağım doktor bey.
Gamze söze girdi:
-Zeynep kendine hiç dikkat etmiyorsun, yemek yemiyorsun, sosyal hayatın tamamen bitmiş durumda. Artık bu şekilde devam edemezsin.
Zeynep hiç umursamaz bir tavırla baktı ona. Ömer Bey:
-Gamze haklı kızım, artık kendine dikkat et ayrıca okuluna da devam etmelisin, dedi.
Zeynep gözlerini açıp kapadıktan sonra yerinden biraz doğruldu ve konuşmaya başladı:
-Merak etme baba, ben iyiyim ve daha da iyi olacağım, bu psikolojiden kurtulup kendime yeni bir hayat ve yeni bir ev kuracağım.
Zeynep'in bu sözleri karşısında babasının nutku tutulmuştu, Gamze'nin suratında belli belirsiz bir ifade belirdi. Doktor Zeynep'e bir saat sonra ayağa kalkabileceğini söyleyip babasına döndü.
-Ömer Bey kızınız şu anlık ayağa kalkmasa daha iyi olur herhangi bir şey olduğunda bana haber verirsiniz, dedi ve elini sıkıp iyi günler diledi. Ömer Bey de ona teşekkür edip yola koydu. Gamze de onların ardından odadan çıktı. Zeynep artık yalnız kalmıştı, serumun bitmesini beklerken telefonu ansızın çaldı. Yerinden komidinin üzerindeki telefonuna uzandı. Arayan en iyi arkadaşı Selin'di.
-Alo efendim Selincim?
-Kızım sen nerdesin ya?
-Buradayım Selin ne oldu?
-Ne olacak kızım, arayacağım dedin aramadın.
-Bayılmışım Selin ama merak etme önemli bir şey değil. İyi olamadım henüz, okula devam etme kararı aldım, merak etme beni daha sonra ayrıntılı konuşuruz.
-iyi peki, telefonunu bekliyorum o halde, deyip telefonu kapattı.
Zeynep telefonu aynı yerine bırakıp yatağına iyice yayıldı. Yeşil gözlerini odasının tavanına dikti öylece.
O bir yıl ondan neler götürdü acaba diye düşünüyordu ama nedense aklına hiçbir şey gelmiyordu. İçinden "Neden aklıma bir şey gelmiyor, bir yıl boyunca ne yaptım ben? Sanki son bir yılımı hiç yaşamamış gibiyim" diye geçirdi. Gözlerini kocaman açmış şaşkın şaşkın bakıyordu, düşünüyordu, hatırlamaya çalışıyordu ama neredeyse hiçbir şey hatırlamıyordu. Boş boş bakınıyordu tavana. Hemen yerinden fırladı. Terliklerini ayağına geçirip "Baba! Baba!" diye bağırarak babasının yanına koştu. Merdivenleri o kadar hızlı indi ki babası gürültüden teleşlanıp merdivenin önüne geldi. Zeynep babasının kolundan tutup çekiştirerek salona götürdü, karşısına oturttu.
-Baba bana son bir yılımı anlat!
Babası şaşkınlıkla kızına bakıyordu hiçbir şey demeden.
-Neden sustun baba? Anlatsana.
-Sen hiçbir şey hatırlamıyor musun kızım?
-Hatırlamıyorum baba, hatırlasam niye anlat diyeyim?
Gamze Ömer Beye dönerek şöyle dedi:
-Bir doktor çağırmalı mıyız Ömer ya da bir psikoloğa mı götürsen acaba?
Zeynep hiçbir şey anlamayan boş gözlerle babasına baktı. Ne oluyordu, neden böyle diyordu, unuttukları nelerdi, ne yaşamıştı, kötü bir olay mı yaşamıştı?
"Kızım, kızım" diye seslendi babası kendine gelmesi için. Zeynep kendine geldiği an dönüp Gamze'ye çıkıştı:
-Ne demek oluyor bu dediklerin? Delirmedim ben. Birkaç şey hatırlamıyorum diye psikoloğa mı gideceğim? Yok daha neler? Hem sana ne oluyor, sana ne benden, niye karışıyorsun hayatımıza? Gitsene sen!
Gamze hiçbir şey demedi. Sakince dinledi onu. Bir şey de yapmadı. Oturduğu yerde kımıldamadan kaldı öylece. Zeynep yerinden kalktı Gamze'nin üzerine doğru yürüyecek oldu ki babası oturduğu yerden doğrulup önüne geçti.
-Dur kızım, sakin ol. Otur konuşalım.
-İstemiyorum baba! Bu kadın bu evdeyken seninle de konuşmayacağım. Gidiyorum ben!
-Nereye kızım? Nereye gideceksin bu saatte?
-Mutfağa gideceğim baba, acıktım, diyerek mutfağa doğru yöneldi. Salonun kapısından çıkarken sözlerine ekledi:
-Bu evden gidecek olan ben değilim, o kadın.
Mutfağa girdi, yiyecek bir şeyler hazırladı. Masayı donattı, bulduğu ne varsa koydu. Ekmekleri kızartıp sofraya oturdu. Yemeye başladı ki kapı çaldı. Zeynep hiç duymamış gibi umursamadı. Hiçbir zaman umursamıyordu zaten.
Babası kahve fincanını sehpaya bırakıp oturduğu berjerden kalkıp kapıyı açmaya gitti. Kapıda Selin vardı. Babası Zeynep'in mutfakta olduğunu söyledi. Selin içeri girip montunu portmantoya astı. Ve Ömer Beye:
-Nasıl yani Ömer amca? Doğru mu duydum ben? Mutfakta dedin değil mi?
-Evet mutfakta. Bende şaşkınım açıkçası. Düzeliyor sanırım. Bugün odasında baygın bulduk, doktor önemli bir şeyi yok dedi. Neyse hadi git yanına sen.
-Tamam Ömer amca gidiyorum.
Koşa koşa gitti mutfağa. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle Zeynep'e merhaba dedi. Zeynep öyle iştahlı yiyordu ki Selin onun o halini ve o masayı görünce kocaman gülümsemesi gitti yerine kocaman bir şaşkınlık ifadesi geldi. Zeynep kapının önünde dikilip masaya baka kalan Selin'e seslendi ağzı dolu bir şekilde:
-Gelsene Selin ne bakıp duruyorsun öyle? Sanki ilk kez görüyosun.
Selin yavaş adımlarla Zeynep'e doğru yürüdü ve yanındaki sandalyeye oturdu. Şaşkın bakışlarla birlikte ona döndü ve:
-Evet ilk defa görüyorum, son bir yıldır senin bu iştahla bu masada yemek yediğini ilk defa görüyorum.
Zeynep hiç aldırmadan "Ne diyorsun sen ya dalga mı geçiyorsun benle?" diyerek kahkaha attı. Selin'in şaşkınlığı ikiye katlandı. Çünkü böyle güldüğüne de ilk kez şahit oluyordu.
-Ne dalgası kızım, doğru söylüyorum. Sen hiç böyle yemezdin hatta zorla yedirmesek hiç yemiyordun. Ve böyle kahkaha attığını bir yıldan sonra ilk kez duyuyorum.
Zeynep yutkundu, elindeki ekmeği masaya bırakarak Selin'e döndü. Dediklerini anlamaya çalışıyordu.
-Ne diyorsun sen Selin? Ben her gün bu masada yemek yerim ve hep böyle gülerim bunu en iyi sen bilirsin. Bu dediklerini anlayamıyorum.
Selin üzgün bir şekilde bakarak söze girdi:
-Sen anneni kaybettiğinden beri bu dediklerinin hiç birini yapmıyordun.
Zeynep'in o yeşil gözleri doldu. Annesinin öldüğü ne zaman aklına gelse, ne zaman biri hatırlatsa böyle olurdu. Gözleri dolar olduğu yerde donmuş gibi kalırdı bir süre. Gözyaşları yanaklarından aşağı aktı, bir an duraksadı sonra hüngür hüngür ağlayarak odasına koştu. Annesinin ona ördüğü battaniyeye sarılarak yatağına kıvrıldı.
Selinde ardından koşa koşa yukarı çıktı. Zeynep'e ne söylemeliydi bilemiyordu , değişik duygular içerisindeydi uzun zaman sonra onun öyle güldüğünü yemek yediğini görünce gerçekten şaşırmıştı
"Zeynep zeynep"diye seslendi
"Git başımdan selin yalnız kalmak istiyorum beni anlayamazsın rahat bırak beni! "
Selin şaşkın bir şekilde odadan çıktı merdivenlerin başına kadar geldi ve orada kalakalmıştı.
Ansızın telefonundan mesaj sesi gelmişti elini cebine götürdü telefonu çıkarttı ve ekrana baktığında ise gözlerine inanamadı ..

UMUT ARAYIŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin