Uzun karanlık ve sessiz bir geceydi . Hiç bir yaşam veya uyanık bir kimse belirtisi bile yoktu . Zaman sanki donmuş geçmek bilmiyordu . Kötülük ise hala uyanık ve plan yapmaktaydı . Peki planları ne idi ?
Rose'nin eve döndüğünü biliyorlardı . Peki ya planları neydi ? (İkinci kez yazmak :D)
Sabahın pırıl pırıl aydınlığında Rose sıcak yatağındaki derin uykusundan uyanmıştı . Bugün onun için yeni bir gündü . İlk defa sihirli bir okula gidecekti ve bunun nasıl bir şey olacağını merak ediyordu . Dersler nasıldı en ufak bir şey bile bilmiyordu . Neler öğreneceğini düşünemiyordu . Enn sonunda bu düşüncelerinden sıyrılarak yatağından kalktı . Kıyafet odasına girerek onun için özel dikilmiş olan okul kıyafetlerini üzerine geçirdi .
Aşağı hızla inerken bir hizmetçiye rastlamıştı . O sırada hizmetçi ona ' Prenses büyük anneniz erkenden okula gitti sizi şoför birazdan götürecek ' dedi . Tam Rose'nin yanından ayrılacaktı ki durdu ve ' Bir arzunuz var mıydı efendim ? ' diye sordu . Rose biraz düşündü ve olumsuzca kafa salladı . Sonrasında da hızla merdivenlerden indi . Hizmetçi ise arkasından ' Bu muymuş prenses ' diye iç geçirdi .
Rose yemek odasına gitmişti . Masa dört dörtlük hazırdı ama o maalesef yiyemeyecekti . Bir kaç şey atıştırdı ve hızla bahçeye çıktı . Etrafta şoförü ararken bir adam onun yanına geldi . Adam ' Aracınız hazır efendim buyurun ' diyerek yol gösterdi . Rose onu takip ederken bahçenin dışında bir araç gördü . Oraya doğru yürüdüler . Rose arabanın neden bahçe dışında olduğunu sorgularken çoktan arabanın yanına gelmişlerdi . Adam kapıyı açıp şoför koltuğuna bindi . Daha sonrasında okul için yola çıktılar .
Rose etrafı süzerken bir anda büyük binalar gördü . Oranın okul olduğunu düşünüyordu ama oraya gitmek için girilmesi gereken yolu es geçmişlerdi . Doğrudan bir dağın oraya doğru gidiyorlardı . Rose şoföre ' Okul dağın arkasında mı oksa yol mu uzuyor ' diye sordu . Daha sonrada sonunda kaçırıldığını anlayabilmişti . Aklı neredeydi ki . Tabi ki de kaçırılıyordu . Hızla ' Hey arabayı durdur . ' dedi . Şoför daha da hızlanırken Rose ' Sana arabayı durdur dedim ' dedi . Sonra şoför ona sırıtarak bir bakış attı .
Bu araba duracağa benzemiyordu . Önünde bir kaç seçenek vardı .
A seçeneği : Camı açıp bağırabilir ve ciğerlerini parçalayabilirdi .
B Seçeneği : Uslu bir kız gibi durar zamanı gelince de haddini bildirebilirdi .
C Seçeneği : Biraz aksiyona girip araçtan atlayabilirdi .
D seçeneği ise : Daha fazla aksiyon olarak ise adamın kafasına vurup ikisini de uçurumdan aşağı atabilirdi .
Kendisi ise ilk önce A seçeneğini denemeye düşündü ama etrafın kuytu olduğunu görünce vazgeçti ve en iyisinin B seçeneği olduğuna kanaat geçirdi . Tabi ölmek istemiyorsan uslu durursun dimi yaniii .
Rose arkasına yaslanarak ne yapabileceğini düşündü . Yanında ne vardı ? Bir sürü kitap bir kaç kalem telefon ve asa . İşte bu kadar. Asası ile onu haklayacak telefon ile yardım çağıracaktı veya arabayı kullanmaya çalışırdı .
O böyle düşünürken araba çoktan durmuştu ve hatta kapısı açılmıştı .Şoför onu zorla dışarı çıkardı ve kolunu bırakmadan içeri sokmaya çalıştı . Rose ' Bırak , bıraksana be pislik ' diye bağırdı . Adam ona sadece sırıtıyordu . Sonra içeri girdiklerinde içeri de bir kadın vardı üzerine bir de her yer hücre doluydu . Sanki terk edilmiş antik hapishane .
Adam onu hücreye doğru götürürken ' Beni buraya mı kapatacaksınız bırakk ' diyerek direnmeye çalıştı . O sırada çantası yere fırlamıştı içindekilerde yere fırlamıştı . Adam telefonu görünce telefona uzandı ve Rose'yi bırakmış oldu . O sırada Rosede dışarı fırladı . Cebindeki asasını çıkarıp koşmaya başladı . Şimdi arabaya binip kaçmaya çalışsa kesin yakalanırdı .
Arabayı es geçip yokuş aşağı koştu . Adam ise tam arkasındaydı . Rose asasını sallayarak koşuyordu ' Aptal eşy çalışsana . ' diyerek . Tam o sırada Rose'nin ayağı yerde kaymaya başladı . Ayaklarına bakınca bunların paten olduğunu fark etti . Gülerek yokuş aşağı iniyordu ama unuttuğu bir şey vardı . Rose patende başarılı değildi ve yokuş çok dikti . Adam fena arkasında kalmıştı . Rose ise direk uçuruma gidiyordu . ' Eyvah eyvah freni yok mu bu şeylerinnnnn ' diye bağırıyordu . Daha sonrasında ise ' İmdat imdat imdatt ' diye bağırıp gözlerini kapadı .
Ne oldu dersiniz ;) ?
Rose bir taşa çakıldı ve uçuruma az mesafe kala yeri boyladı . Dizini fena incitmişti . Patenler ise artık hurdaydı . Bir anda bir araba gördü . Adam biraz düşünmüş ve aklını kullanarak araba ile peşine düşmüştü . Rose yerden kalkmaya çalışırken adam ona daha da yaklaşıyordu .
...
Clara : Kızımı gördünüz mü ?
Hizmetçi : Hayır efendim .
Nöbetçi : Efendim bahçeden çıkıp bir araca bindi . Okul yoluna girmişlerdi .
Clara : Şoförün bahçe dışında durduğu nerede görülmüş hiç sormadınız mı ?
Hizmetçi : Efendim ben görevi yeni devralmıştım .
Clara : Ah her neyse işinizin başına .
Clara yemek odasına döndü ve biraz düşündü . Okulu yoklamaktan bir zarar gelmezdi . Yemek odasındaki telefona yürüdü ve annesinin hattını çevirdi . Müdire Cinderella sonunda telefonu açmıştı . Daha sonra Clara hemen Rose'yi sordu . Müdire ise daha gelmediğini söylemişti ama yinede Hawk'a sormaya karar verdi . Hawk'ı odasına çağırdı ve ona Rose'yi görüp görmediğini sordu . Hawk görmediğini söyleyince Claraya dönüp buralarda olmadığını söyledi . Hawk bir terslik olduğunu anlayınca müdirenin odasından çıkarak diğerlerinin yanına gitti . Rose'yi sordu . Kimse görmediğini söyleyince Joy , Shawn ve LingLing'i okulu araması için görevlendirdi . Astoria Travis ve kendisi ise dışarıda arayacaklardı onu . O sırada giriş kapısından Ashley girdi . Onların mutsuz yüzünü görünce yanlarına gidip ne olduğunu sordu . Hawkta pat diye Rose'nin kaybolduğunu söyledi . Ashley de onu görmediğini söyleyince daha da endişelenmeye başladılar . Tam o sırada havada bir havai fişek gördüler .
Astoria : Bu bizim takıma özgü bir şey değil miydi ya ?
Hawk : Orası nere ki ?
Ashley : Antik hapishane yolu !
Travis : Şey orası tam okul yolunda değil mi ?
Hawk : Okul yoluna girip hiç bir şey yokmuş gibi davranarak bir anda yol değiştirdiler .
Astoria : Sanırım onlar balkabağıydı .
Ashley : Ne duruyorsunuz alın ejderhalarınızı .
Travis : Haklısın ama ejderhalar bu saatte ...
Astoria : Ah elbet biri etraftadır .
Bu konuşmadan sonra Hawk ıslık çalarak can dostu ejderhasını çağırdı . Hızla bindi ve 'Kim geliyor ' diye bir soru yöneltti . O sırada Ashley ve Astoria aynanda 'Tabi ki de ben ' diyerek öne atladılar . Tam biri binecekken Pamuk Prenses sinirle onlara yaklaştı . 'Nereye Hawk . ' diyerek bağırdı . Onun arkasından da Müdire Cinderella gelmişti . ' Ben izin verdim hatta diğer ejderhaları da alın ' dedi . Sonrasında da Hawk'a Ashley'i işaret etti . Hawk Ashley'i arkasına bindirir bindirmez uçuşa geçti .
Peki ya havai fişek nereden çıkmıştı ????
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Arkadaşlarr yine bizzzzz !
Umarız bölümü beğenmişsinizdir .
Şuan sadece taslak bölümleri atıyoruz .
Size şunu söyleyebiliriz ki İki Kralllığa 5 bölüm yazdık bile ;)
Yeni bölümler için takipte kalın .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Prıncess : Rose Cınderella
Hayran KurguBu yeni Regal Akademi hikayesinde Rose'nin Prenses doğuşunu ele alacağız . ------ - O bembeyaz teni sapsarı saçları masmavi gözleriyle dünyaya gelmişti . Cinderella krallığının yeni varisiydi , o Rose Cindrella . Ta ki olayların ters gidişine kadar...