•°2.Bölüm°•

543 259 356
                                    

Bir insana zorla 'sev' diyemezsin
Bir şekilde aklına girirsin belki ama asla hayaline giremezsin.

*
Hayat ne kadar adildir?
Yaşayacaklarımız yaşadıklarımızı ne kadar unutturabilirdi ?
Geçmişe takılırsan geleceği göremezsin derler bu sözü zamanla anlıyordu insan.

Herkesin zor zamanları olur pes etmek üzereyken bir umut bir insan bütün hayatınızı değiştirebilir.
Unutmayın ki bir kere yaşıyoruz yaşanılan her şey anlıktır
Ne kadar üzülürsen üzül ne kadar ağlarsan ağla hayat devam edecek, ediyorda.

Bu satırları okuyan güzel insan dün döktüğün gözyaşlarına inat bugün gülümse gülümse ki etrafında bulunan gerçek hayatın sahte insanları gücünü görebilsin.

Dalgaların sesleri kulağıma melodi gibi gelirken aklımda o söz gözlerimde ise biriken anılar vardı.

Bu yaşıma kadar yaşadıklarımı düşünmeye başladım. Küçükken evde istenmediğimi düşündüğüm bir çok zaman vardı abilerimin üzerime geldiği her hareketimle dalga geçtikleri annemin benimle tartışması ve babamdan işi şehir dışında olduğundan uzak kalmam. En çokta bu zor geliyordu, babama o kadar düşkündüm ki eve geldiğinde dizinin dibinden ayrılmazdım.

Bazen o kadar dolardım ki o yükün altında ezlidiğimi hissederdim.

Babam olmadığında ise sığındığım dostlarım vardı. Belkide sahip olduğum nadir güzelliklerden birisiydi onlar
Düştüğümde kalkmayı ağladığımda gülmeyi ve herşeye rağmen hayata tutunmayı öğrettiler bana.
Abilerimden daha çok onlarla kardeş gibiydim.

Aynı yaşta olmamıza rağmen Ceren benim olmayan ablam, Sinem ise küçük kardeşim olmuştu.

Yıllar önce bana söylediği bir sözü hatırlıyordum 'Sen benim güzeller güzeli minik kardeşimsin ve bu yıllar geçse de değişmeyecek...'

Öylede olmuştu ben hâlâ onun minik kardeşi o ise benim umut dolu ablamdı.

Lise zamanında da zor dönemlerden geçmiştim. Sevgilimden ayrıldığımda,
güvendiğim ve çok güzel yüz üstü bırakıldığım zamanlarda.

Furkanı gerçekten abim gibi gördüğüm zamanlar.

En önemlisi ona olan ilgim başladığında 'Ne zaman imkansızı seversen işte o zaman gerçek seversin.' Özdemir Asaf'ın bu sözü tamda beni anlatıyordu. Ben üç gün ömrü olan bir kelebek o ise benim konduğum bir çiçekti ben ölecek o ise yaşamaya yeni kelebekler bulmaya devam edecekti.

Hava kararmaya başladığında kolumdaki saate baktım çoktan sekizi geçmişti. Kafeden çıkıp sahile inmiştim çünkü yanlız kalmaya ve bu denizin saf maviliğine ihtiyacım vardı.
Keşke her zaman bu kadar huzurlu olabilseydim fakat huzur bile anlık bir şeydi.

Her şeye inat gülümseyerek ayağa kalktım. Nerdeyse dört saattir bu bankta oturuyordum ve bacaklarım uyuşmuştu.

Bacaklarımı hafif hafif salladıktan sonra biraz daha açılmıştı kolumda ki çantamı düzeltip yürümeye başladım.

Akşam trafiği biraz açılmış mağazalar yavaştan kapanmaya başlamıştı hemen karşımda gördüğüm taksi durağına vardığımda şoförlerden birisi yanıma geldi. "Boş taksi var mı abi?"
Soruma karşı "Evet kızım buyur şöyle geç." Diyerek en öndeki aracı gösterdi.

Ben arka koltuğa yerleştiğimde şoförde koltuğuna oturup taksiyi hareket ettirdi. "Hızırbey mahallesine sür abi."dediğimde başını sallayıp yola odaklandı.

*

Yol boyunca kafamı cama yaslamış ve dışarıyı izlemiştim insanlar mutlu gözükseler de bir çoğu sadece numara yapıyordu.

Lavinia 'Ölüm Çiçeği'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin