16.Bölüm

11 1 0
                                    

Ben stres olmuş bir şekilde filmi izlerken, kafamı kaldırıp ona baktım. Beni izliyordu, filmi değil.

"Filmi beğenmedin mi?" Dalmış herhalde, kendine geldi.

"Beğendim beğendim. Çook güzel."

"Hmm öyle mi? Anlat bakalım konusunu?"

"Böylee bir kız var. Kumral saçlı, ela gözlü. Ama bu kız dünyanın en güzel kızı. Bir tane çocuk var bir de. O da kumral saçlı ela gözlü. O da baya bi yakışıklı yani. Öyle işte onların hikayesi."

"Sana bir sır vereyim mi canım?"

"Ver bakalım canım." Gülümseyerek kulağına yaklaştım ve fısıldadım:

"Filmdeki kız sarışın, ve adam da esmer."

Gözlerini pörtletti, elini kalbine koydu ve garip sesler çıkardı.

"Ben bu gerçekle daha fazla yaşayamam Çisel." Gülerek elini tuttum ve kalbinden çektim.

"Ölme sen, kıyamam."

Alt dudağını sarkıttı. İşaret parmağımla sarkıttığı dudağına vurdum.

"Çok mu sıkıldın?" Sıkıldığı her halinden belli oluyordu.

"Çooook." Belli zaten. İçin geçmiş.

"Tamam o zaman. Çıkarız birazdan." Gözlerini şaşkınlıkla açıp gülümsedi.

"Teşekkür ederim."

On dakika kadar daha oturup kalktık. İtiraf etmeliyim ki ben de çok sıkılmıştım. Ama yine de birazdan yapacağımız konuşmadan kaçmak için dayanmıştım.

El ele alışveriş merkezinin alt katındaki dondurmacıya yürüdük. İçeride yer olmayınca, terasa çıkmaya karar verdik. Kendimize sessiz bir köşede yer bulup oturduk.

"Ee Çiselim, anlat bakalım."

"Ne anlatayım?"

"Eskiye döndük şimdi değil mi?"

"Aynı şeyi söylemekten bıktım Arel. Affedemeyeceğin bir hata yaptım ben! Vicdan azabından sana dönemiyorum, sen nasıl bunu isteyebilirsin?"

"Belki de yaptığın hatayı biliyorumdur ve seni çoktan affetmişimdir."

NEY?! Nasıl olur?

"Ne bildiğini bilmiyorum, ama doğruyu bilseydin, yanımda iki saniye bile durmazdın."

Gülümsedi. Ama gözleri hüzünlüydü. Acaba gerçekten biliyor muydu?

"Ne alırdınız efendim?" Ni ılırdınız ifinim? Salak garson! Belki de Arel her şeyi biliyor ve bana söyleyecek. Araya girmenin ne anlamı var?

"Bir tane çilekli, bir tane çikolatalı milkshake lütfen."

"Peki Arel bey." DOUBLE NEY!?

"Ne dedi o??"

"Peki Arel Bey dedi canım."

"Seni nereden tanıyorlar?" Sırıttı. Neden sırıtıyorsun ki Arelcim?

"Sen saçma salak hatan yüzünden, odandan çıkmadığında, şehri keşfe çıktım. İster istemez çevrem de oluştu."

Ağlamak üzereydim. Şu an onunla eskisi gibiydim. Ama olamazdım ki. Ben ona layık değildim.

"Çok biliyormuş gibi saçma sapan deme Arel!" Çekinerek gözlerine baktım. Kızmıştı. Sanırım gerçekten biliyordu. Hiç duymak istemediğim cümleyi duydum.

"Ne yani, yaptığın hatanın, senin ve Uras'la ilgili olduğunu bilmediğimi mi düşünüyorsun? Sence ben sizin öpüştüğünüzü bilmiyor muyum Çisel?" Gerçekten de biliyordu.

Onu sakinleştirmek için uzanıp elini sıktım.

"Sen. Sen gerçekten biliyorsun." Acı bir şekilde gülümsedi.

"Evet, biliyorum."

"Nasıl öğrendin?"

"Sen kazayı geçirdiğinde, kendimi suçladım hep. Ama sonra Uras yanıma geldi ve aslında duygusal çöküntü yaşama sebebinin kendisi olduğunu söyledi..."

"Sonra da anlattı."diye tamamladım fısıldayarak. Hafifçe başını salladı.

"Ama sana kızamadım. Çünkü sen o hastane yatağında ölü gibi 4 gün yattın, ve ben azıcık bile sinirlenmedim."

"Neden?" Kızması gerekirdi.

"Çünkü seni seviyorum. Ve bir kez daha söylüyorum sana, sen ne yaparsan yap, benim sana olan sevgim azalmaz."

Göz yaşlarım gözlerimden yavaşça akmaya çabalarken, başımı öne eğdim.

"Özür dilerim. Ben gerçekten çok pişmanım. Urası o halde görünce, yardım etmek istedim. Sana çok kızgındım. Biliyorum bu birşey değiştirmez ama yine de..." Nasıl açıklayabilirdim ki? Nasıl hissettiklerimi anlatabilirdim?

Burukça gülümsedi,

"Ben de hatalıyım. Hem dediğim gibi, ben sana kızabilirim, üzülebilirim, ama sana olan sevgim azalmaz."

Bir kez daha uzanıp elini tuttum. "Çok özür dilerim."

Bu sefer gülümsedi ama, kızgın değildi bana artık. "Unuttum bile."

Geri yaslanıp milkshakeimden koca bir yudum aldım.

"O zaman eskiye dönebiliriz?" İşte bunu bilmiyordum.

"Şeyy, aslında bir sorun daha var."

Deriiiin bir iç çekti. "Söyle hadi söyle."

"Biz seninle yıllar önce tanıştık. Ve ikimizde çocuk aklımızla birbirimize aşık olduk."

"Sonu nereye gidecek çok merak ediyorum."

"Bak biz hala birbirimize aşığız ve gerçekten ben seni çok seviyorum. Ama sıkıntı şu, biz birbirimizi tanımıyoruz Arel. Sen mesela benim en sevdiğim yemeği biliyor musun?"

"Mantı."

"Oha! Nereden biliyorsun be?"dedim yavaşça koluna vurarak.

"Küçükken bi gün söylemiştin."

"Al işte. Ya en sevdiğim yemek değişmişse? Bilemezsin. Ben sadece birbirimizi biraz tanıyalım demeye çalışıyorum."

"Tamam anladım."

"Ama biraz arkadaşça?"diye sordum korkarak.

"Okey. Ama yakın arkadaş gibi. Kolumu omzuna atarım, yanaktan öperim, gıdıklarım, sarılırım. Amaa dudaktan öpen, diğerine 200 lira verir. Anlaştık?"

"Anlaştık da neden 200?"

Pis pis sırıttı.

"Çünkü o paranın sahibi ben olacağım."

"Hıııı rüyanda görürsün canım benim."

"Rüyamda o kadarla kalmıyorum genelde ama..."

"Sapık."

Uzanıp elimi tuttu.

"Seni herşeyden çok seven sapık" diye düzeltti.

"El tutmak var mıydı?"

"Vaaarrr."

"Peki bakalım."

"Seni seviyorum Çisel. O kadar çok seviyorum ki, bazen içimde benden çok sen oluyosun. Nefes alıcak yerim yok bazen, o kadar sen varsın."

"Yakın arkadaşlar böyle şeyler demez Arel."

"Aklıma gelmişken, Arel yerine Ege'yi tercih ederim canım."

"Peki Ege bey."

"Peki Çisel hanım."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 12, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin