Başımın dibinden gelen kıkırtılarla gözlerimi yavaşça aralamaya çalıştım. Sonunda tamamen gözlerimi açmayı başardığımda, bana gülerek bakan Ata, Melis, Uras ve Emre'yi gördüm. Emre, okuldaki grubumuzun beşinci üyesiydi. Onlara şaşkınlıkla bakarken Arel'e döndüm. Gülümseyerek "Hasta ziyareti."dedi.
Müzik odasındaki pufları buraya çıkarmış, yayılarak oturmuşlardı. Öküzler. Hemen üstüme baktım. Kısacık şort ve atlet. Kısaca rezillik. Emre'ye baktığımda bana sırıtarak bakıyordu. Hemen ayağa kalkıp, odama koştum. Kapıyı kapattım. İçerden kahkahalarını duyunca "Kesin gülmeyi!"diye bağırdım.
Hemen üstüme dar kotumu ve kısakollu tişörtümü giydikten sonra saçlarımı dağınık bir topuz yaptım. Derin bir nefes alarak kapıyı açtım. Bütün kafalar bana dönmüştü.
Melis koşarak bana sarıldı. Onunla zaten sarılmıştık ama beni çok seviyordu ve sanırım çok korkmuştu. Gülerek ondan ayrıldım.
Sonra Ata yanıma gelerek kocaman sarıldı. Sonra cebinden küçük bir kutu çıkardı.
"Ne o, bana evlenme teklifi mi ediyorsun 'abi'?"dedim gülerek.
"Hayır, canım benim, hediyeni getirdim. Ha bu arada, bana abi demesen de olur Çisel. Fazla garip hissediyorum."derken kutudan kolyeyi çıkardı. Çok sevimli bir kolyeydi. Ucunda iç içe geçmiş iki tane kalp vardı. Kalplerin. Arkasını çevirdiğimde, birinde 'A' diğerinde ise 'Ç' yazıyordu. Ona dolu gözlerle baktım. Arel ve benim için almıştı. "Teşekkür ederim Ata."dedim. Gülümseyerek kolyeyi boynuma taktı ve yanağıma bir öpücük kondurdu.
Tam o sırada Emre aramıza girdi.
"Yeter ama ya. Ben de sarılmak istiyorum. Hem ben daha uzun süredir görmedim. Haksızlık yapmayın."dedi. Gülerek ona sarıldım ve yanağına kocaman sulu bir öpücük bıraktım. Emre memnun bir ifadeyle geri çekilince, saçlarını karıştırdım.
"İşte şimdi oldu."dedi gülümseyerek.
"Salaksın Emre."
"Başkası salak dese bu kadar sevinmem biliyorsun değil mi bebişim?"
"Kes sesini Emre."dedim kahkaha atarak. Gözüm Arel'e kaydığında bize ters ters baktığını görebiliyordum. Umursamamaya çalışarak gülümsemeye devam ettim.
Uras kafasını boynuma gömerek kokumu içine çektiğinde gözlerimi kapattım. Onunla yaşadıklarımı sadece o biliyordu ve bu utanmama neden oluyordu. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Onları kırpıştırarak yaşları geri gönderdim. Yavaşça kulağıma fısıldadı. "Seni çok seviyorum." Gözlerimi biraz daha kırpıştırarak "Biliyorum."dedim. Ona yaşattıklarımı haketmiyordu. Bu kadar üzülmeyi haketmiyordu. "Çok korktum. Sana bir şey oldu diye çok korktum."dediğinde gözyaşlarım beni dinlemeyi bırakıp yanaklarımdan süzülmeye başladı.
Bir kol beni Uras'tan ayırıp belime dolandığında onun kim olduğunu anlamıştım. Ama hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordum. Kafamı omzuna koymuş ağlarken, Arel, Uras'a "Ona ne dedin?"diye tısladı.
Kafam hala omzundayken, "Saçmalama. Onun bir suçu yok. Tüm suç benim."dedim boğuk çıkan sesimle. Sonra Arel'den ayrılıp Uras'a döndüm. "Özür dilerim Uras. Nedenini sen biliyorsun."dedim. Uras başını salladı. Arel, Ata, Melis ve Emre hala bize ne oluyor der gibi bakıyordu. Ağlamam daha da şiddetlenirken, Arel kafamı göğüsüne daha da bastırdı.
"Ben gideyim en iyisi, sonra konuşuruz Çisel."dedi Uras. Onun da gözlerinin kızardığını tahmin edebiliyordum.
"İyi olur." Arel'e şaşkınlıkla baktım ama itiraz edemedim. Belli ki Uras'ın gitmeye ihtiyacı vardı. Arel'e hala sarıldığımı fark edip ondan ayrıldım.