Bölüm 11

47 5 0
                                    


Multimediada Uras.

"Çisel..."dedi. Ona 'Ne var' bakışımı attım. Derin bir nefes aldı ve "Sevgilim değilmişsin gibi davranman gerekiyor."dedi bir çırpıda. "Ne?!"

"Çok özür dilerim aşkım, ama lütfen."der demez ayağa kalkıp kızın yanına gitti. Kız çığlık atarak ona sarıldı ve dudaklarına bir öpücük bıraktı. Şaşkınlıkla Arel'e baktım. O da gülümsüyordu. Kıza. Arel. Kıza. Gülümsüyordu.

Gözlerimdeki yaşları daha fazla tutamadım ve yanağımdan süzülmelerine izin verdim. Ama o Arel'in beni böyle görmesini isteniyordum. Ona çok kızgındım. O beni hayal kırıklığına uğratmıştı, oysaki ben ona inanmıştım, güvenmiştim. Beni bu kadar üzmeye hakkı yoktu.

Zorlanarak masadan kalktım ve lavaboya gittim, kapıyı arkamdan kapattım. Aynada kendime baktım. Ben bunu hakedecek ne yapmıştım. Ben sadece biraz mutlu olmak istedim. Tam mutlu olduğumu düşünürken bu mutluluğum da bozuldu.

Telefonumun melodisini duyunca, gözlerimi sildim ve boğazımı temizleyerek sesimi düzeltmeye çalıştım. Arayan Uras'tı. Hiç düşünmeden açtım.

"Çisel?" Sesi çok kötü geliyordu. Bunca yıldır ilk defa Uras'ın sesi bu kadar kötüydü.

"Efendim Uras."dedim burnumu çekerken."Çabuk söyle çok kötüyüm."

"Çisel! Ne oldu hemen anlat. Nerdesin, geliyim oraya. Delirtme beni, nerdesin sen?"derken sesini yükseltti. Ben de daha çok ağlamaya başladım.

"Tamam Çisel, ağlama. Lütfen ağlama. Sen nerdesin söyle, ben hemen geliyorum."sesi daha sakin geliyordu şimdi. Ona kafeyi tarif ettikten sonra telefonu kapattım.

Aynada tekrar kendime baktığım sırada kapı açıldı. Yanıma bir kız geldi ve kolmdan tuttu. Aynada kıza baktığımda, o kızın az önceki kız olduğunu gördüm.

"Ayy tatlıığm... Nooldu sana böylee?"dedi ağzını yaya yaya. Şeytan diyor ki şunun ağzına geçir bir tane! Sinirle ona döndüm.

"Ayyy nooldu biliyor musun 'tatlıığm'? Bir tane orospu, geldi sevgilimin dudaklarına yapıştı." Bana acıyarak baktı. Senin o yüzünü dağıtırım kızım ben!

"Ayy sorma, benim sevgilim de buraya yeni taşındı, peşinde hep kızlar dolaşıyoğ, e tabi yakışıklı olunca... Ama onun gözü benden başkasını görmez. Güveniyorum ben ona."dedi sırıtarak. Arel onun sevgilisi miydi? Bana yalan söylemişti. Beni kandırmıştı.Yaa dedim içimden, ben de ona güveniyordum, ama eskiden.

Kızın yüzüne son bir kez iğrenerek baktıktan sonra, lavabodan çıktım. Kafeden çıkarken bahçede Arel'i gördüm. Bana üzgünce bakıyordu. Sanki özür diliyor gibiydi. Kafamı hayır dercesine iki yana salladım. Sonra arkamı dönüp kafeden çıktım. Bir umut peşimden gelir, hepsi bir şakaydı der ya da özür diler diye bekliyordum. Ama hiçbiri olmadı.

Karşıdan hızlı adımlarla bana doğru gelen Uras'ı fark edince ona doğru koştum. Bana sıkıca sarıldı. Ben de gözyaşlarımı akıttım. Biraz yürüdükten sonra, çok yorgun düştüğüm için kaldırımın kenarına oturdum. Uras da yanıma oturdu.

"Ne oldu Çisel? Anlatmak ister misin. Rahatlarsın belki?"dedi bana dönerek. Yanına daha da yaklaşıp göğsüne kafamı yasladım. "Boşver beni, sana ne oldu?"dedim. Uras'la Arel hakkında konuşacak değildim.

"Çisel, ben seni çok seviyorum. Senden özür dilerim. Ben... Belki Arel'i unutursun ve benimle olursun diye söylemedim. Eğer Arel'in gitmediğini bilseydin beni görmezdin. Ben buna dayanamazdım."dediğinde ondan ayrılıp yüzüne baktım. Gözlerini kapamış, kaşlarını çatmıştı. Elimi uzatıp yumuşak tenine dokundum. Parmağımı kaşlarının ortasına götürdüm ve bastırdım.

Derin bir iç çekti. Diğer elimi de yanağına koydum. Burnuna, gözlerine dokundum. "Biliyorum, bencil piçin tekiyim. Özür dilerim. Ben sadece, çok küçüktüm ve seni çok seviyordum. Hala da çok seviyorum."dedi. Son cümlesini fısıldayarak söylemişti.

Baş parmaklarımı dudaklarına koydum. Şaşkınlıkla gözlerini araladı. "Tamam, anlıyorum, affettim seni. Üzülme artık nolursun."dedim. Artık üzülmesini istemiyordum. Onu seviyordum, bu belki aşk değildi ama onu seviyordum, değer veriyordum. Onu bunca senedir tanırken, Arel'i sadece bir hafta tanımıştım. O bir haftada beni kendine aşık etmiş olabilirdi ama sadece üç günde ona bu kadar güvenmem ve bağlanmam yanlıştı. Tüm dikkatimi Uras'a verdim. Çok üzülüyor gibi görünüyodu. Üzülmesine dayanamıyordum.

Uzanıp çenesine bir öpücük kondurdum. Gözleri ışıldadı. "Çisel?"dedi çocuksu bir edayla. "Efendim?"dedim gözlerimi gözlerinden ayırmadan. "Seni bir kereliğine öpebilir miyim?"dedi. Buna çok ihtiyacı varmış gibi duruyordu. Gözlerimi kaçırarak "Mutlu olacak mısın?"dedim. Gerçekten mutlu olmaya ihtiyacı vardı. "Çok."dedi utanarak. "Tamam"dedim ve gözlerimi kapattım.

Yavaşça bana yaklaştı. Burnunu burnuma sürttüğünde huylandım. Sonunda dudaklarını dudaklarıma değdirdiğinde, öpmedi. Sadece öyle bekledi. Sonra yavaş yavaş dudaklarını oynatmaya başladı. Çok sakindi. Sanki doya doya öpmeye çalışıyordu. O an ona acıdığımı hissettim. Yıllardır yanımda olan, beni yanlız bırakmayan oydu, Arel değil. Arel istese beni bulabilirdi. Ankara'ya hiç mi gelmemişti? Ben hep Uras'laydım. Benimle karşılaşmaması imkansızdı.

Uras'a olan kızgınlığımın geçtiğini hissettim. Ona karşılık vermeye başladığımda dudakları dondu. Sonra gülümseyerek öpmeye devam etti. Öpüşü beni gerçekten özel hissettiriyordu. Uras beni gerçekten çok seviyordu. Ve ben onu üzüyordum. Bunu düşününce tekrar ağlamaya başladım. Nefesim bittiği için geri çekilmeye çalıştım ama o beni bırakmadı. Öpmeye devam etti. Bir an hiç bırakmayacak sandım ama dudaklarımdan ayrılıp alnını alnıma dayadı.

Üzüntümden yüzüne bakamıyordum. Burnumu öpüp "Gözlerime bak Çisel, lütfen."dedi. Gözlerimi açıp gözlerine baktım. Gözleri dolmuştu. "Sen... Çok iyisin. Beni çok mutlu ettin. Teşekkür ederim."dedi dudaklarıma doğru fısıldayarak. Boynuna sarıldım. Sıkıca, hiç bırakmayacakmışım gibi. "Ben çok özür dilerim Uras. Birlikte olamadığımız için çok özür dilerim. O saçma kuralı koyduğum için özür dilerim. Çok pişmanım. Ama artık çok geç, sen de biliyorsun."derken ağlamaya devam ettim. Onu üzdüğüme inanamıyordum. "Şşt. Tamam güzelim ağlama. Hem önemli değil ki. Sen mutlu olduğun zaman ben üzülemem. Sen Arel'le mutluysan, ben de mutluyum."dedi.

"Bak Uras, sen benim için çok değerlisin. Ama Arel'i bırakıp seninle olamam. Seni berçekten üzmek istemiyorum ama bunu yanlış olacağını sen de biliyorsun. Çok üzgünüm." Dedim hıçkırarak. "Ağlama güzelim, lütfen. Hadi seni eve bırakayım ne dersin?"dediğinde başka bir gerçek kafama dank etti. Ben bu gece Arel'in yamındaki odada kalamazdım. "Yok Uras beni Melis'e bırak."dedim ve annemi aradaım.ona bu gece Melis'te kalacağımı söyledikten sonra, Uras'ın elini tuttum ve taksiye bindik.

Melis ve Ata'nın oturduğu apartmanın önüne geldiğimizde Uras'a veda edip taksiden indim. Büyük ihtimalle çok çirkindim. Saçlarım dağılmış, burnum ve gözlerim kızarmıştı. Hortlak gibiydim. Her an bayılacakmışım gibi hissediyordum. Bacaklarım tutmuyordu.

Zar zor asansöre ulaştım ve 5.kata çıkmak için düğmeye bastım. Asansör durduktan sonra, indim ve zile bastım. Kapının açılmasını beklerken hâlâ ağlamaya devam ediyordum. Bacaklarımın beni taşıyamadığını fark ettim ve merdivenin korkuluğuna tutundum. Ama ayaklarım yerden kesildi ve merdiven boşluğuna doğru düştüm. Düşerken gözlerimi sıkıca kapattım ve sessizce ağladım...

Selam! Evet farkındayım sonu biraz kötü oldu ama merak etmeyin, olayları bağlamam için bu gerekliydi. Rahat olun tabii ki Çisel ölmeyecek. Bir kaç tane yorum yapsanız çok sevinirim. Teşekkürler, öpüldünüz!:*

ÇileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin