Arel'den...
"Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde..."
Tam 4 gün olmuştu. 4 koca gün! Çisel o beş katı aşağıya yuvarlanalı 4 gün olmuştu. Neyseki düşmeden önce zile basmıştı da, Ata ve Melis, onu hastaneye getirmişlerdi. Haberi aldığımdan beri yanından bir saniye bile ayrılmamıştım . Doktor, onunla konuşmamızı, uyanması için sevdiği şeyler söylememizi önermişti. Ben de ona dört gündür Çile'yi okuyordum. O, bizim şiirimizdi.
Sinirle kafama vurdum. Bütün suç benimdi. Gamze, o gün gelmeseydi bunların hiçbiri olmayacaktı. Çisel, üzüntüden bayılıp, merdivenlerden düşmeyecekti. Uzanıp elini tuttum ve dudaklarıma götürdüm. Yüzü solgundu, her yerinde morluklar vardı. Hafifçe doğrulup dudaklarına bir öpücük bıraktım. "Çisel lütfen geri dön, seni çok seviyorum. Lütfen beni yanlız bırakma."dedim ve gözümden bir damla yaş aktı. Derin bir nefes aldım ve Çile'yi tekrar açtım. Kaldığım yerden devam ettim.
"Pencereye koştum: Kızıl kıyâmet!
Dediklerin çıktı ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mâvi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı."
Kapının açılmasıyla şiiri okumayı bıraktım. Uras, bana başıyla selam verdikten sonra Çisel'in diğer yanına, karşıma geçti. Çisel'in elini avuçlarının içine aldı ve öptü. Ona üzüntüyle baktı ve kulağına eğilip birşeyler fısıldadı. Sonra bana döndü ve "okumaya devam eder misin? O şiir Çisel'e iyi geliyor."dedi. Başımla hafifçe onayladım ve Uras çıktıktan sonra devam ettim.
"Ateşten zehrini tattım bu okun,
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna "yok"un,
Kustum öz ağzımdan kafatasımı."
Bir umutla tekrar Çisel'e baktım. Yüzünde ufak bir tebessüm belirdi ama hemen yok oldu. Ona bir şey olsa, yaşayamayacağımı düşündüm. "Çisel, aşkım... Yalvarırım uyan, kız bana, benden nefret et ama uyan. Yaşa, hayata geri dön!"gözümden yaşlar artık daha hızlı düşmeye başladığında, gözlerimi kapattım ve göğsüne yattım. Ezbere bildiğim şiiri, mırıldanarak kendimi uykuya teslim ettim.
Melis'ten
Şu son 4 gündür hayat durmuştu. Çisel uyanana kadar da duracaktı. O gün, kapıyı bir dakika daha erken açsam, bayılıp düşmeyecekti. Kendimi suçlamadan duramıyordum. Sürekli ağlıyordum. Hasatneden sadece duş almak ve azıcık uyumak için ayrılmıştık. Ata hep beni teselli ediyordu. Koridorda oturduğum koltuktan kalktım ve Çisel'in odasına girdim.
Çisel, yine aynıydı. Fakat yüzüne biraz renk gelmiş gibiydi. Daha canlı gözüküyordu. Arel onun göğsüne yatmış uyuyordu. Hastaneye geldiğimizden beri bir saniye bile yanından ayrılmamıştı. Sürekli ona şiir okuyordu, ya da konuşuyordu. Hiç uyumamıştı ve şimdi ölü gibi uyuması normaldi. Yüzünde huzursuz bir ifade vardı. Onu uyandırıp eve göndermeye karar verdim. Uzanıp onu dürttüğümde uyanmadı. Azıcık daha sert dürttüm. Yavaşça gözlerini açtı.
"Arel..."diye fısıldadım. Hemen kafasını çevirip Çisel'e baktı.
"Hadi artık eve git, dinlen biraz."dedim burnumu çekerek.
"Burda kalmak istiyorum."
"Şu halinde bak Arel. Çisel uyanınca seni böyle görmek istemez."
Acı bir şekilde gülümsedi. "Çisel uyanınca beni hiç görmek istemez bence Melis."dediğinde şaşırdım.
"Ne demek bu?"
"Sen hep kendini kapıyı daha erken açamadığın için suçladın. Hiç onun neden bayıldığını düşündün mü? Suç senin değil, bayılmasına neden olanın. Tüm suç benim Melis."dedi ve gözünden bir yaş aktı.
"Arel, eve git. Buna ihtiyacın var."diye ısrar ettiğimde başını aşağı yukarı salladı.
Tam kapıdan çıkarken konuştum.
"Çisel uyanınca seni affeder."
Çıkıp kapıyı da arkasından kapattığında "Umarım..."diye fısıldadım.
Arkamı döndüğümde Çisel gözlerini açmış bana bakıyordu. Gözlerim irice açıldıktan sonra çığlık attım ve koşarak yanına gittim. Ona sıkıca sarıldım.
"Sen ne zaman uyandın!"
Gözümden bir yaş aktı. "Arel uyuduğundan beri uyanığım."dedi.
"Salak, manyak! Niye belli etmiyorsun, çocuğu ağlatıyorsun?"dedim bağırarak.
O sırada içeriye Ata geldi.
"Melis, sen psikopat mısın? Arel de çıktı kendi kendine niye bağırıy-
Çiseli fark etti ve koşarak ona sarıldı.
"Ben Arel'e haber vereyim."dedi heyecanla. Çisel bağırarak karşı çıktı.
"HAYIR ATAKAN! Onun yüzünü görmek istemiyorum!"
Atakan'a başımla çık işareti yapıp "Sen artık eve git Ata."dediğimde kapıya yöneldi. Çiselin yanına oturdum ve anlatmasını söyledim.
Anlatırken ağlamaya başladı. O kızın Arel'e sevgilim demesi çok ilginçti. Ama işin içinde bir il vardı. Belliydi. Arel öyle bir şerefsizlik yapabilecek birisi değildi.
"Bence olay göründüğü kadar basit değil. Her şeyin mantıklı bir açıklaması olduğuna eminim. Hem Arel çok üzgün görünüyordu."dedim
"Bilmiyorum Melis. Herşey bir yana, aynı evde yaşıyoruz. Nasıl yapacağımı bilmiyorum."
"Bunları kafana takma. Sen onu seviyorsun, o da seni seviyor. Bir şekilde halledersiniz. Ben,onun seni sevdiğine eminim Çisel. Şu 4 gündür, yaşamadı o."
"Biliyorum, ama onu kolay kolay affedemem. Yüzüne baktıkça ağlayasım geliyor. Ona olan sinirim nasıl geçer bilmiyorum..."
"Bak eminim yanlış anlaşılma olmuştur. Arel öyle bir şey yapmaz."dediğimde ters ters bana baktı.
"Sen kimin tarafındasın ya!"dediğinde gülümseyerek yanağına yapıştım.
"Ya tamam Melis yeteeer!"diye bağırdığında koca bir kahkaha attım.
Koşarak odadan çıktım ve doktora haber verdim. Doktorlar odasına girerken Selma teyzeyi aradım. Onlar hemen yols çıkarken, Çisel'in odasına girdim ve doktoru dinlemeye başladım.
"Beyin kanaması riskine karşı seni uyuttuk Çiselciğim ama riski atlatmışsın."sonra bana döndü.
"Hastayı istediğiniz zaman evine götürebilirsiniz. Ona iyi bakın. Birkaç gün evden çıkmasın, dinlensin." Hayatımda gördüğüm en kibar doktordu sanırım. Doktor odadan çıktıktan sonra Selma teyzeler geldi. Selma tayzelerden kastım, Selma teyze ve Arel'in annesiydi.
Selma teyze koşarak Çisel'e sarıldı. Ben de Arel'in annesine "Arel gelmedi mi?"diye sordum. Çisel'in uyandığını duyup gelmemesi... Tuhaftı...
"Uun zamandır uyumuyordu. Eve gelir gelmez uyuyakaldı. Uyandırmaya çalıştım ama uyanmayınca onu evde bıraktık."dedi kadın gülümseyerek. Ben de gülümseyerek karşılık verdim.
Çisel'i taksiye oturttuğumuzda yanına geçtim ve ona sıkıca sarıldım. Kulağına eğilip, "Onu dinleyeceksin değil mi?"dedim. Kıkırdayarak, "Burnundan getireceğim."dedi...
Bu bölüm geçiş bölümü gibiydi. Arel ve Çisel yoktu ama sonuçta Çisel uyandı. Benim sizden birkaç isteğim var. Şu an 51 kişi bu hikayeyi okuyor ve hiç yorum ve vote yok. Bu yüzden sınır koymaya karar verdim. Sınır çok az olacak merak etmeyin.
2 vote.
Bölüm istiyorsanız yorum yapın yeterli. Eğer bu istediğim sınıra ulaşamazsak hikayenin okunmadığını düşünüp sileceğim. Yorum yapmazsanız yazmamın bir anlamı yok!
![](https://img.wattpad.com/cover/20632746-288-k785925.jpg)