Gözlerimi kırpıştırarak uyandım ve yeni bir güne başladığım için nefret ettim. Hastanede uyanmamın üzerinden 6 gün geçti. Ve tabi Arelle arkadaş kalmaya karar vermemin. Peki bu altı günde neler oldu? Hayattan bir kez daha nefret ettim. Yatağımdan ve çatı katından çıkmıyorum, yemek yemiyorum. Kimseyle doğru düzgün konuşmuyorum. Doktorum anneme depresyon olabileceğini söylemiş, Aysel teyzeye anlatırken duydum. Her sabah uyanır uyanmaz gördüğüm ilk yüz Uras'ın yüzü. Erkenden, ben daha uyanmadan geliyor ve ben uyandıktan sonra da yanımdan ayrılmıyor. Arel ise, sadece uzaktan bana bakmakla yetiniyor. Burda arkadaşlar buldu sanırım, onlarla dışarıda geziniyor, eve arada sarhoş geliyor. Onun bu halinin suçlusu benim. Ve bunu bilmek beni yıkıyor.
Kapım yavaşça aralandı ve her gün olduğu gibi Uras'ın suratı içeriye uzandı.
"Uyanmışsın."dedi hayretle. Yavaşça yanıma yaklaştı.
"Yok, hala uyuyorum."dedim gözlerimi devirerek. Burukça gülümsedi. Ellerimi tuttu.
"Salak salak yaptığın esprileri bile özlemişim. Artık lütfen eski haline dön."dedi ve beni kollarımdan çekerek doğrulttu.
"Ben her zaman yanındayım."dedi kollarını bana dolarken. Biliyordum. O da bildiğimi biliyordu. Ben de bildiğimi bildiğini bili- Yeter.
"Bugün onu gördün mü Uras?" Derin bir iç çekti.
"Az önce geldi. Teyzem çok üzülüyor Çisel. Arel umrumda değil ama teyzeme bunu yapmaya hakkı yok."
"Asıl benim bunu kimseye yapmaya hakkım yok Uras. O gün yaşadıklarımızdan sonra suçluluk duygusuyla ne yapacağımı şaşırdım ve Arel'den ayrıldım, anlıyor musun?"
Gözlerimden yaşlar gelmeye başlamıştı. Kaç gündür içimde tuttuklarımı kusmam gerekiyordu. Yanlış anlamayın. Kelimeleri.
"Seni öpmemeliydim Uras. Tamam yardım etmek istedim, çünkü çok kötüydün. Ama yanlıştı. Hayatımın en büyük hatasını yaptım."
Bana daha sıkı sarılıp boynuma sokuldu. Daha fazla dayanamıyordum, Urasa her yakın olduğumda Arele ihanet ettiğimi düşünmeye başlıyordum.
Kapının açılmasıyla ondan ayrıldım. Kapıya döndüğümde, Arel kafasını uzatıp bana baktı.
"Rahatsız ettim sanırım. Özür dilerim."dedi ve geri yürümeye başladı.
"Hayır, hayır. Dur Arel, gitme." Yavaşça bana baktı. "Uras gidiyordu zaten şimdi."dedim Urasa dönerken. Yavaşça başını salladı ve Arel'in omzunu eliyle sıkarak dışarı çıktı. Arel yanıma gelerek yatağımın ucuna oturdu. Doğruldum ve yanına oturdum. İkimiz de ellerimizle oynamaya başladık. Sonra bana bakarak konuşmaya başladı.
"Daha iyi misin diye gelmiştim. Günlerdir odandan çıkmıyorsun. Merak ettim."
Hafifçe gülümsedim. "Daha iyiyim. Sen nasılsın?"
"Bok gibi."
"Evet, farkındayım." Gülerek cevap verdi.
"Saol, çok kibarsın." Yavaşça ona doğru yaklaşıp sarıldım. Hiç beklemeden kollarını bana sardı.
"Özür dilerim Arel."dedim başımı göğsüne yaslarken.
"Sorun değil, boşver. Hem yeter bu kadar duygusallık. Aramızdaki sorunları halletiğimize göre, ki ben hallettiğimizi umuyorum, karnımızı doyurmakla uğraşabiliriz."
Ona tek kaşımı kaldırarak baktım. "Arkadaşça."dedi ellerini havaya kaldırırken. Gülümseyip "Tamam."dedim. Aşağıya indiğimizde annemler çok şaşırdı.