Melis'ten
Arel'i gerçekten sevmiştim. Sonunda benim canım arkadaşımı üzmeyecek bir erkek çıkmıştı karşısına. Uras'l aralarında garip bir ilişki vardı. Sürekli birbirlerini sevdiklerini söylüyorlardı ama gerçekçi değildi. Onlar çocukluk aşkıydı. Yani bence şu anda aşık değillerdi. Uras, Çisel için bir alışkanlıktı. Ama Uras için Çisel çok daha fazlasını ifade ediyordu. Ben Uras'tan pek haz etmezdim, ama Arel'i sevmiştim.
Arel'le sohbetimizi telefonumdan gelen mesaj sesi bozdu. Özür dileyerek, telefonuma baktım.
GÖNDEREN: Gıcığım <3
" Melis, çok kötüyüm. Evin oradaki parka gelir misin? Sana ihtiyacım var..."
Kesin yine babasıyla annesi kavga etmişti. Ya da Seda'yla ilgiliydi. Seda, Atakan'ın kardeşiydi. Ama anneleri farklıydı. Seda, bizden 10 yaş küçüktü. Yani Atakan'ın babası, annesini aldatmıştı. Sonuç olarak da Seda olmuştu. Ama annesi hala boşanmamıştı. Çünkü Atakan'ın üzülmesini istemiyordu. Atakan aslında çok duygusal bir çocuktu, her şeyi içine atardı. Hatta Seda'yı öğrendiği zamanlar, intihara bile kalkışmıştı. Ama sonra Seda'ya sahip çıkmaya karar vermiş, onu çok sevmişti. Seda'yı ben de çok seviyordum. Çok şeker bir kızdı.
GÖNDERİLEN: Gıcığım<3
"Hemen geliyorum, 5 dakikada oradayım. Sakın kötü bişey yapma, ya da sinirini birinden çıkarma! Lütfen sakin ol..."
GÖNDEREN: Gıcığım<3
"Tamam sevgilim. Seni çok seviyorum."
GÖNDERİLEN: Gıcığım<3
" Ben de seni çok seviyorum aşkım. Bekle beni, olur mu? Hemen geliyorum."
Arel'den ve Çisel'den özür dileyerek kalktım. Hemen taksiye bindim ve adresi verdim. Evimiz Tunalı'ya çok yakın olduğu için 7 dakikada parka varmıştım. Gözlerimle Atakan'ı ararken, hep oturduğumuz çimenlerin orada buldum onu. Yere oturmuş, çimenleri yoluyordu. Hemen koşarak yanına gittim. Karşısına oturup ellerini çimlerden çektim, kucağıma koydum.
"Çimlerin bir suçu yok Atakan, hadi ne oldu anlat..."dedim ona üzüntüyle bakarak. Gözleri kızarmıştı, ağlamamak için zor tutuyordu kendini. O hiç ağlamazdı eskiden. İki gündür ağlıyordu. Bu acaba benim suçum mu diye düşünmeden edemedim. Ama belki de benim yanımda kendini rahat hissediyordu ve o yüzden hislerini gösterebiliyordu. İkinci seçenek olmasını umdum.
"Haklısın Melis, tüm suç o babam olacak adamın!" Derken bana sarıldı. O ellerini benim belime yerleştirirken, ben de kafamı boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim.
"Anlatırsan belki rahatlarsın?"dedim. Kafasını omzuma yaslerken, tişörtümün ıslandığını hissettim. Ah! Yine ağlıyordu işte. Ondan ayrılıp yüzüne baktım. O benim yüzüme bakmıyordu. Kafasını kaldırıp gözlerine baktım. Sonra da o güzel, dolgun dudaklarına. Eğilip dudaklarımla dudaklarına dokunduğumda, hemen büyük bir açlıkla öpmeye başladı. Yumuşacık saçlarına ellerimi daldırdığımda, o da belimdeki elleriyle daireler çizmeye başladı. Nefesim bittiğinde mecburen ondan ayrıldım.
"Hemen bana anlatıyorsun neler olduğunu, yoksa- " "yoksa ne yaparsın sevgilim, beni öper misin?" Dedi sırıtarak. Ben de gülerek karnına vurdum. "Hayır canım, hiç öpmem!" Dediğimde şaşırma sırası ondaydı. "Hım, o zaman anlatıyorum hemen!." Dediğinde güldüm.
Ellerimi tuttu, dudaklarına götürüp öptü. "Seda'nın annesi... Daha fazla dayanamadığını söyleyip yurt dışına kaçmış. Seda yıkılmış durumda, babam da Seda'nın bizde kalacağını söyledi ama annem tabii ki kabul etmedi. Yani anlayacağın Seda ortada kaldı. Küçücük kızın gözleri çıkacak ağlamaktan."