Bölüm 6

29 4 0
                                    

Sabah kalktığımda üstümde nedensiz bir mutluluk vardı. İlk nedeni Ege'yle, hayatımın aşkıyla tekrar kavuşmuştum. İkinci nedeni Atakan'ın sonunda Melis'e olan aşkını itiraf etmesiydi. Melis'in haberi yoktu, ama Atakan her şeyi bana anlatmıştı. Ben zaten başından beri biliyordum. Arakan'a söylemesi için ben ısrar etmiştim. Dün gece arayıp teşekkür etmişti o da.

Ama bir tane de sorunum vardı. Arel dün Uras'la benim için kavga etmişti ve sonunda aynı eve giriyorlardı. Umarım aralarındaki husumet daha da büyümez. Sonuçta onlar kuzendi. Ben onların arasındaydım. Benim için birbirlerine zarar vermemeleri gerekirdi. Vermemelerini umdum.

Yataktan kalktım. Banyoya gidip yüzümü yıkadım. Saçımı dağınık bir topuz yaptıktan sonra, baykuşlu pijamalarımla mutfağa indim. Babamı görünce bir sevinç çığlığı atarak boynuna atladım.

"Benim kızım beni amma da özlemiş! Ama fazla sevinme prensesim, ingiltere bir iş aldık, önümüzdeki 1yıl orada olacağım."dedi dudaklarını büzerek.

"Olamaaaaaaazzz" diye bağırdım, gözümden bir damla yaş aktı. Annem bana biraz hüzünle, biraz da sevinçle baktı. Onun niye sevindiğini merak ederken

"Ona iyi haberi versene Ali!"dedi gülerek.

Babam da gülmeye başladı. "Yarın yeni evinize taşınıyorsunuz annenle."dedi. Bir çığlık daha attım. Babam biz annemle daha rahat olalım diye müstakil bir ev almış, annemle orada yaşayacakmışız. O kadar mutlu olmuştum ki... Sonunda kocaman bir odam olacaktı, ya da bir bahçemiz, hatta köpek bile alabilirdik...

Annem hayallerimi konuşmasıyla böldü."ama orada sadece ikimiz yaşamayacağız Çisel. Benim bir arkadaşım var. Hiç tanışmadınız ama sana ondan bahsettim. Aysel... İzmir'de yaşıyordu. Ama kocası Can vefat ettiğinde, ankaraya geldiler. Kardeşinde kalıyordu ama oğluyla yeğeni dün kavga edince kardeşi onu evden atmış. O yüzden bizimle birlikte taşınacaklar o eve..."

Bu hikayeyi sanki Arel anlatmıştı bana. Ama onların bize taşınması çok imkansızdı. Böyle tesadüf olamazdı. Ayrıca hikayedeki kavga kısmı uymuyordu. Bir yanım kavga edip yanımıza taşınmış olmalarını umarken, diğer yanım kavga edip evden atılmamalarını diliyordu. Çok arada kalmıştım.

"Oğlunun adı neymiş anne?"diye sordum daha fazla dayanamayarak. Annem kısa bir süre düşünür gibi yaptı. Sonra "Efe'ydi galiba. Tam hatırlamıyorum kızım, hem ne yapacaksın adını?"diye imalı bir şekilde sorduğunda yüzümü buruşturup, "Bizim okuldandır, ya da tanıyorumdur diye dedim anne, biliyorsun benim çevrem geniş."diyip göz kırptım.

Sonra gözüm saate takıldı. Sekiz buçuktu. "Hiiiihh! Melis'le buluşmam lazım. Hadi sizi çok öptüm"diyip ikisine de öpücük gönderdim. "Akşam geç gelme, Ayseller gelecek tanışmak için!"

Odama gidip hazırlandıktan sonra, salona girip babamla vedalaştım. Evin önüne gelen taksiye binip kulaklıklarımı yaktım.

Lo&Loud'ın önüne geldiğimde sol yanımda olan kuğulu parkına baktım. Dün orada yaşadıklarım geldi aklıma. Sırıtarak kafeye girdim. Melisi bulduğumda kocaman sarıldım. O da sırıtıyordu. Oturup siparişlerimizi verdik.

"Kızııım! Neler oldu bir bilsen!!"dedi sevinçle. Gülümseyip "Eniştemle olanları biliyorum. Atakan'ın sonunda söylemesine çok sevindim. Sen mutlu olmayı çok hakediyorsun Melis. Ben eminim Atakan seni çok mutlu edecek. O aslında çok iyi birisi, sadece sana öyle davranıyordu. Ama o da sen onun seni sevdiğini anlama diye. O çok acı çekti Melis, senin gibi o da mutluluğu hakediyor."dedim. Gülümsedi. Sonra kaşları çatıldı. "Demek sen biliyordun Çisel! Aşk olsun ya, çok alındım."dedi.

Ona uzanıp yanağına bir öpücük kondurdum. "Sana açılmasını ben sağladım ama naber?" Dedim. "Biliyorum kanki ya, şakasına öyle söyledim. Ee sen anlat bakalım neler oldu dün?"dedi.

Ona Arel'le hikayemizi anlattım. Ağzı açık kalmıştı. "Vay be! Ara bakalım eniştemi de gelsin. Ben de tanışayım."dedi. Hemen telefonumu çıkarıp, rehberden 'yenitanıştığımyakışıklı'yı bulup yeşil simgeye dokundum. Hemen açtı telefonu.

-Aşkım?

+ Çokeskidenberitanıdığımyakışıklı? -Melis bana otistikmişim gibi baktı-

- Ta kendisi güzelim

+ Sevgilim, Biz şimdi Melis'le Lo&Loud'da oturuyoruz da, seni de çok özledim, hani diyorum bi gelsen, ben de seni görsem?

- 5 dakikaya oradayım sevgilim.

+ seni seviyorum Ege.

-Ben de seni Çisel.

Telefonu kapattığımda Melis bana merakla bakıyordu. "Ege?" Dedi sorarcasına. Arel sadece benim ona Ege dememi istiyordu, o yüzden Melis'e boşver dercesine elimi havada salladım.

Melisle sohbete dalmıştık ki, yanağımda bir ıslaklık hissettim. Kim olduğunu anlamak için çok da zeki olmaya gerek yoktu. Arel'e döndüğümde, yüzünde morluklar olduğunu fark ettim. Gözünün altı morarmıştı, dudağında minik beyaz bir yarabandı vardı ve yüzünde çizikler vardı. Şaşkınlıkla ve üzüntüyle ona bakarken "Ne oldu sana böyle?"diye sordum.

Dudağıma küçük bir öpücük bıraktıktan sonra melise gülümsedi. Tekrar bana dönüp bir öpücük daha kondurdu. "Kuzenimle ufak bir kavga, ve sonuç olarak annemin arkadaşında kalacağız bundan sonra." Dediğinde yapanın Uras olduğunu anlamıştım. Acaba çok canı yanmış mıydı? Her şey benim yüzümden olmuştu. Kahretsin. Ne olurdu ki biraz şanslı olsaydım. Ne demişti o? Annemin arkadaşı demişti. İçime tekrar bir umut doldu. Melisle hararetli bir şekilde devam eden sohbetlerini istemesem de bölecektim. Yoksa çatlardım.

Ege'ye dönüp "Arel? Annenin adı Aysel miydi senin?"diye sordum. Küçük bir kahkaha attı. Sonra gülmemek için dudaklarını ısırarak, "Yoo, nereden çıkardın sevgilim?"diye sordu. Çok büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım. Yani Arel bize taşınmayacaktı. Yüzümü eğdiğimde, Melis Atakan'la buluşmak için kalktı, biz de Arel'le birlikte kuğulu parkına gittik. Banka oturup birbirimizi izlemeye başladık.

Elimi morlukta gezdirirken "Çok acıyor mu?"diye fısıldadım. Diğer kolumdan tutarak beni kendine yaklaştırdı. Saçımdan tutup yüzümü yüzüne, dudaklarımız değecek şekilde yaklaştırdı. "Öpersen geçer."dedi. Gülümsedim. Yüzünü iki avcumun arasına alıp gözündeki morluğun her bir noktasına küçük öpücükler bıraktım. Sonra patmaklarımı dudağındaki yarabandına götürdüm.

"Orası da acıyor."dedi sırıtarak. "Yaa..."dedim ben de gülerek. Dudağını öpmeye başladığımda, hemen karşılık verdi. Ellerimi yüzünden saçlarına götürdüm. Saçları benim saçlarımdan bile daha yumuşaktı. Saçlarıya oynarken ağzıma iğrenç bir tadın gelmesiyle ondan ayrıldım. Ne olduğuna baktığımda yarabandını gördüm. Nefes nefese "şunu çıkaralım."dediğimde küçük bir kahkaha attı.

Yarabandından kurtulup dudağındaki yarayı öptüm. Sadece orayı öptüm. Elleri belimde daireler çiziyordu. Gıdıklandığımda gülerek ondan ayrıldım. O da güldü ve beni gıdıklamaya devam etti. Dudağımı öpmeye başladığında ağzıma kan tadı geldi. Yarasından geldiğini anlayınca, orayı emdim. Bu inlemesine sebep olurken emmeye devam ettim.

Ayrıldığımızda çimenlere oturmaya karar verdik. Yere uzandım, o da benim göğsüme kafasını koydu. Ben saçlarıyla oynarken, "Annen sevgili olduğumuzu bilseydi kızar mıydı?" dedi. Gülümsedim. "Sanırım."dedim. Bir şeyler mırıldandı. Sonra yerde yukarıya doğru kayarak üstüme çıktı.

"Sen benimsin sevgilim. Sen benim bu dünyada en çok sevdiğim kişisin. Sen benim tek aşkımsın. Seni bu dünyada kimseyle paylaşamam. Paylaşmam. Sana olan sevgimi tarif edemem. Seni çok çok çok çok çok seviyorum." Her çok dediğinde yüzümün bir yerini öpüyordu.

"Ben seninim aşkım. Sen benim herşeyimsin. "Eğilip boynumu emmeye başladı. Dilini boynumda gezdirince içimi çektim. Ona olan sevgim çok fazlaydı. Çok çok fazlaydı. Tarif edilemezdi. Onu tüm varlığımla seviyordum...

ÇileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin