Chris ceketinin kapşonunu kafasını geçirip bahçeye çıktı. Tony ile geçirdiği harika günün sonunda esmer adam laboratuvarına gidip bir şeyler yapmaya başlamıştı. Aslında Chris'i de davet etmişti fakat sarışın bahçeye çıkmayı tercih etti.
Setteki bahçe bu kadar büyük değildi fakat buraya neredeyse üç tane daha Avengers üssü alacak kadar büyüktü. Adımlarını arka bahçeye çevirdi. Öne göre daha sadeydi.
Chris adımlarını ileriye doğru atmaya başladı yavaş yavaş. Burnuna kadar gelen güzel çiçek kokusu ile dudaklarında büyük bir tebessüm oluşuyordu.
Bu sırada da Tony kameradan Chris'i izliyordi. Esmer adamın da dudaklarında büyük bir tebessüm vardı. Chris'e ne ara bu kadar aşık olduğunu, bağlandığını anlamamıştı bile. Her şey bir anda gerçekleşmişti ve Tony bundan şikayetçi değildi.
Sarışın adam adımlarını büyük çiçeklerin yanına doğru çevirirken bir anda bir daire açılmıştı. Chris bunun ne olduğunu az çok biliyordu.
Portal.
En başta Stephen Strange gelmiştir diye umursamadı fakat portalın içinden Thanos çıktığında Chris ağzını şaşkınlıkla açıp kendisinden kat kat büyük olan mor adama baktı.
Ne kaçabildi ne de bağırabildi. Kendi dünyasında Thanos'u normal bir insan canlandırıyordu ve şu an karşısında MCU'nin en güçlü düşmanlarından biri duruyordu.
"Neden böyle bakıyor bu?" diyerek kaşlarını çattı Nebula. Thanos kafasını iki yana sallayıp Chris'e baştan sona baktı.
"Steve Rogers'ı daha cesur zannederdim. Korkak gözler görmek beni hayal kırıklığına uğrattı."
Chris kendisine yeni yeni gelmeye başladı. Birkaç adım geriye doğru giderken Thanos'ta üstüne üstüne doğru geliyordu.
"Chris! Eğil!"
Tony'nin sesini duyduğunda Chris hızla yere çöktü ve esmer adam da Thanos ile Nebula'nın üzerine büyük bir ağ atıp yerdeki adamın yanına gitti.
"Chris...-"
"Tony, T-thanos."
"Yenilmez geliyor. Sen üsse gidiyorsun! Çabuk!"
"Seni bırakmam! Seni bırakmam!"
Tony, Chris'in gitmeyeceğini bildiği için hazırlıklı gelmişti. Yanında getirdiği zırhın bir tanesini Chris'in göğsüne koydu.
Chris bir anda kendisini zırhın içinde bulmuştu. Daha neler olduğunu anlamayamadan Tony'nin "Friday! Onu odaya kitle ve güvende tut!" demesini duymuştu ve bir anda uçmaya başlamıştı. Odaya girdiğinde ise zırh vücudundan çıkmamıştı.
"Bay Stark zırhın vücudunuzda kalmasını istedi."
"Tanrım! O orada tek kaldı!"
"Yenilmezler geldi efendim. Endişlenmeyin."
Chris kafasını iki yana salladı. Konu Tony ve fedakarlıkları olunca endişlenmemek mümkün değildi. Onun bu savaşı kazanmak için her şeyi yapabileceğine yakından şahit olmuş biriydi.
Adımlarını cama çevirdi. Bu zırhın içinde haraket etmek zor olsa bile umursamadan izliyordu dışarıdaki yenilmezleri. Şu anlık her şey yolunda gidiyordu. Thanos ve Nebula ayakta duruyorlar fakat yenilmezler ile bir şey konuşuyorlar gibiydi. Sanki bir antlaşma yapıyorlardı.
Tony'nin geriye dönüp cama baktığını görünce kafasındaki kask çıkmıştı. Aynı zamanda Tony'de çıkartmıştı kaskı ve sarışın adama gülümsedi.
Chris bunu çok net seçemesede Tony'nin kendisine gülümsediğini anlamıştı ve hızla o da Tony'e gülümsedi.
"Lütfen yanıma gel Tony." diye fısıldadı.
"Geleceğim şimdi güzelim. Bir sorun yok."
Tony'den cevap geldiğinde kendisini duyduğunu anlamıştı. Onu sıkmak istemediği için sadece kafasını sallayıp uslu bir şekilde sevdiği adamı beklemeye başladı.
Beş dakikanın sonunda kapı açılmıştı ve zırh üstünden çıkmıştı. Chris hızla kapıdan içeriye giren Tony'nin üstüne atlayıp dudağını adamın dudağına kapattı.
"Tony." dedi esmer adama sıkıcı sarılırken.
Esmer adam da Chris'e sıkıcı sarılıp koltuğu doğru adımlamaya başladı. Deri koltuğa oturduklarında Tony, Chris'i kucağına çekip saçlarını okşamaya başladı.
"Sen korktun mu?"
"Sana bir şey olacak diye korkuyorum. Neden gelmiş?"
"Antlaşma için. Ortak bir düşmanı yok etmek istiyor ve birlik olmamız gerektiğini söyledi."
"Geçmişten geliyor değil mi?"
"Evet."
"Ona güveniyor musun?"
Tony içine derin bir nefes çekip kollarını Chris'in titreyen bedenine sardı ve kafasını iki yana salladı.
"Hayır güvenmiyorum. Amacı taşları almak, taşları güvende tutmalıyız."
"Taşları Steve götürmedi mi?"
"Evet, büyük ihtimalle senin evinde."
Chris hafifçe güldü. "Evime veda etmeli miyim?"
Tony de gülerek alnını Steve'in saçlarına koydu ve Chris'in şekeri andıran kokusunu içine çekmeye başladı.
"Steve'i buraya getirmeliyiz."
"Bu benim gitme zamanım mı oluyor."
Tony gözlerini kapatıp kafasını iki yana olumsuzca salladı.
"Sensiz yapamam. Nasıl becerdin bilmiyorum ama sana bağlandım. Fakat burada durmana da müsaade edemem. Seni tehlikeye atmak istemiyorum."
"Ama kendini atacaksın."
Tony gözlerini açıp kafasını çok hafif yukarıya çekti ve göğsünde yatan adamın yüzünü hafif hafif okşamaya başladı.
"Benim görevim bu Chris."
"Seninle kalmak istiyorum. Steve'de gelsin sorun değil. Söz veriyorum size ayak bağı olmam. Hatta istersen göl evinde bile kalırım yeter ki ayrılmayalım."
Chris'in gözleri yaşlarla dolarken Tony gülerek Chris'in burnuna bir öpücük bıraktı.
"Yılın oyuncu ödülünü hak ediyorsun Evans."
"Tony ciddiyim. Lütfen."
"Pekala, pekala. Ama dediklerimin dışına çıkmayacaksın. Kendi başına işler yapmayacaksın. Ben ne dersem o."
"Tamam, tamam. Söz veriyorum ki seni sinirlendirecek tek bir şey bile yapmayacağım."
Tony buna pek inanmasada kafasını sallayıp dudaklarını dolgun dudaklara götürdü ve minik bir öpücük bıraktı.
"Seni seviyorum." diye fısıldadı kalbi hızla atarken.Chris büyük bir tebessümle koyulaşmış maviliklerini kahverengilere çıkarttı. "Ben de seni seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
evreɴ » TonyStark×ChrisEvans RobertDowneyJr.×SteveRogers
FanfictionZaman makinesinin yanlış çalışması sonucunda evrenler karışır. Tony Stark × Chris Evans Robert Downey Jr. × Steve Rogers [MCU İle Birçok Yeri Bağlantılıdır]