Her zaman aynı işkence, kalk, git, götür ve gel. Artık ciddi anlamda yorulmuştum. Hem bedensel, hem ruhsal.
Tam yedi yaşından beri amcamın soğuk ifadesiyle karşılaşıyorum. Peki neden? Bilmiyorum. Anladiğim kadarıyla beni sevmiyor ve ayak bağı olarak algılıyor.
Kuzenlerime'de değişik birşey diyemeyeceğim, sanırım bu evde beni tek seven kişi Sultan Yengem. Kendisi hep bana Anne şevkati ile yaklaşmıştı. Anne'm olmasada eksikliğini bir nevi'de olsa hissettir'miyordu.
Şimdi tam yirmi üç yaşındayım ve ruhsal olarak işkence çekiyorum. Keşke bedensel olsaydı. Daha katlanır bir hal olurdu Belkide.
Haklı olduğum yerde. Haksız olduğum yerde. Kuzenlerimin, Salih ve Arzu'nun türlü türlü oyunları sayesinde veya sebebsizcd nedenler yüzünden beni sevmeyen bir amcam var.
Bir amcam, baba yarısı.
Bu güne kadar benimle tek kelime konuşmamış, yüzüme bakmamış, dokunmamış.. Şaşırdımmı? Hayır, bu benim için yeni birşey değildi ama yinede acı çekiyorum.
Kendime sığınacak bir liman arıyorum ama kim ne yapar benim gibi süt beyaz tenli, kara gözlü ve sıradan sıyah asi kıvırcık saçlı bir kızı. Normal tipik Türk kızların'dan farkım yok demek isterdim ama ben yüzde yüz farklıydım. Görünüş olarak olmasada, içten içe çok farklıydım. Ve bu beni her bir Allah'ın günü daha çok mahv ediyordu.
Şuan işten yeni çıktım ve eve doğru yürüyordum. Amcaların evinde biraz ilerdeki Şirkette çalışıyorum, az çok kendim geçirebilecek para kazanıyorum.
Zaten bir sığıntı gibi hissediyorum kendimi orda maddi yöndende sıkıntı çekmek istemiyorum.Kendi ayaklarımın üzerinde durmasını iyi bilirim. Bilmem gerek.
Biraz geç kaldığım için adımlarımı hizlandırıyordum. İnşallah Amcam kahve'den daha gelmemiştir. Onu şimdi görmek iyi olmazdı benim için.
Biraz hizlanmak niyetiyle, yarı koşar adımlarla ilerliyordum. Karşıda'kı taksi durağına göz atsam bilene, beni bizim mahalleye götürecek kadar yeterince param yoktu. Havanın soğunda kabanıma sarılıp hızlı adımlarla ilerliyordum.
Sokak aralarındaki serseri'lere de göz atmıyor değilim. Her ihtimale karşi hemen atağa geçmek için çantamda biber gazı bulunduruyordum. Bir kiz için bu saate sokakta olmak pek iyi algılanmazdı. Ama evet ben diğer kızlardan ufak bir farkım vardı değilmi.
Eve vardığımda, Amcamın evde olmayışı niye'tiyle derin bir 'ohh' çekiyorum. Burda olsaydı yine onun soğuk ifadesine mahrum kalacaktım, büyük bir ihtimal Baba'ma kin ve nefret ile büyümüş. Beni görüncene muhtemelen babam aklına geliyor olmalı. Bunu bana yansıtmaya'da hiç çekinmiyordu, yüzüme bakmayarak, beni hiçe sayarak.
"Yenge, ben geldim." dedim derin nefesler eşliğinde.
"Hoş geldin güzel kızım. Nasıl geçti günün?" diye seslendi mutfaktan o kadıfemsi sesi.
Annemi çok hatırlamasamda nedense Yengemin sesini Anneme benzetiyorum.
Akşam olduğunda çoğunlukla yatağıma gelir siyah kıvırcık saçlarımla oynayıp bana eskilerden Annem'in hayatını anlatırdı.
Beraber büyümüşler aynı mahallede. Annem ve Yengem tek çocuk olduğu için birbirilerinden kopamazlarmış. Bir keresinde bir çocuk yengem sokağın başında yerdeki topu almış diye Sultan Yengemi sıkıştırmış. Annem'de çok asahabı olduğu için çocuğu yakalamış, azarlamış ve o günden itibaren bacı, kardeş gibi büyümüşler. Bana Anneme benzediğimi çok söylerdi. Açıkcazı bunda şikayetim yoktu, en çokta yesil zeytin gözlerim Anneme benzediğini dile getiridi. Düşüncelerimden sıyrılıp, ayakkabı ve kabanım'dan kurtulduğum anda soluğu mutfakta aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMAZON
Teen Fiction"Ahh!" "P-pardon, ben sadece-e.. T-tuvalete.." "Önüne bak!" "B-ben.." "Çekil şurdan!" "Ah!" "Git, dedim!" "Hayvan.." "Ne dedin sen?!" "B-ben..birşey, b-ben..d-demedim-m.." "Kerem! Abi ne yapıyorsun?!" Yirmidokuz yaşlarında bir erkek, kaba, sert...