9.bölüm
"Anlatılacak çok şey var ama değişecek hiç bir şey yok...""Duru ceseti buldu."
"Güzel. Peki Berk ve Emre?"
"Berk her tarafta Emre ve Duru'yu arıyor. Emre ise en üst kattaki sinema salonunda geziyor. "
"Sinema salonunda mı?"
"Evet efendim orda."
"Tamam Duru'nun oraya gitmesini sağlayın. "
"Bundan emin misiniz?"
"Evet . Duru'nun telefonuna bir mesaj atın o ne yapması gerektiğini bulacaktır. "
"Peki efendim."
******
Elimdeki telefon aniden yere düştü. Önümde yanmış bir ceset vardı. Ve cesetin üstündeki kıyafetler Hilal'in kıyafetleri ile aynıydı. Olabilir miydi? Bu Hilal miydi? Bir çığlık daha atmamak için ağzımı ellerim ile sıkıca kapattım. Ayaklarım ,ellerim her tarafım titriyordu. Titriye titriye cesete yaklaşıp incelemeye başlamıştım. Hilal'e çok benziyordu. Gözyaşları içerisinde cesetin üstünde ki notu alıp okumaya başladım. Ellerim o kadar çok titriyordu ki kağıdı elimde tutamıyordum.
"Gördüğün bu manzara seni korkuttu mu? Hilal'e çok benziyor değil mi? Hadi biraz rahatlamanı sağlayalım. Görmüş olduğun bu ceset Hilal değil. Ama bu cesete iyi bak Duru. Çünkü bu ceset Hilal'i biraz daha bulamazsanız Hilal'in başına gelecekler. Hilal'i böyle görmek istemezsin değil mi? Çabuk ol Duru zaman dolmak üzere. Anahtarlar elinde tek yapman gereken doğru kapıyı bulmak."
Kâğıdı yırtıp paramparça yaptım. Dalga geçiyorlardı değil mi? Oyun oynuyorlardı resmen bizle. Gülüyorlardır değil mi şimdi bize? Hangi psikopat bize bunu yapıyor olabilir ki? Cesete son kez bakıp hızlıca ordan ayrıldım. Orda bir dakika bile duramazdım. Marketten çıktığım anda kendimi yere attım. Keşke o sabaha dönebilseydim o zaman bu avmye hiç gelmezdim. O lavaboya hiç girmezdim. Ve şimdi de ailemin yanında olurdum. Biz belki burdan çıkacaktık evet ama burdan çıktığımızda bir çok şeyimizi kaybetmiş olacaktık. Bu avmye giren Duru Aytaç ile burdan çıkan Duru Aytaç asla aynı olmayacaktı. Kafamda ki düşüncelerimi telefonuma gelen bildirim dağıttı. Telefonu hızlıca alıp bildirime baktım.
*Berk kişisinden 24 yeni mesaj*
*Bilinmeyen numaradan 1 yeni mesaj*Berk'in mesajlarına bakmadan sildim. Bilinmeyen kişinin ise kim olduğunu ve ne diyeceğini çok iyi bildiğim için hemen açıp okumaya başladım.
"Sinema salonunda seni bekleyen bir süpriz var acele etsen iyi olur."
Telefonun ekranına bir kaç saniye anlamsızca baktım. Beni bekleyen bir süpriz mi? Bu Hilal olabilir miydi? Ama bu kadar kolay olmamalıydı yani kendi elleri ile bana Hilal'in yerini göstermiş olamazlardı. Başka bir şey olmalıydı. Hızlıca yerimden fırlayıp en üst katın yolunu tuttum . Sinema salonunun olduğu yere gittim. Burası diğer katlara göre çok daha karanlıktı telefon ışığı olmadan ilerlemem imkansız gibi gözüküyordu. Feneri açıp ilk sinema salonuna girdim. Keşke şu an da bu salona bir film izlemek için girmiş olsaydım. Içerisi zifiri karanlıktı. Ve evet kabul ediyorum bu olay biraz korkmama sebep olmuştu. Bütün her yere iyice baktıktan sonra bir şey olmadığına karar verip salondan çıktım ve ikinci salona girdim. Salonda ki koltuklara doğru yaklaştıkça bir ses duymaya başladım. Bu bir ağlama sesiydi. Kısık kısık ağlıyordu biri. Kimdi bu? Geldiğim anlaşılmasın diye fenerimi kapattım ve öylece ilerlemeye başladım. Yani daha doğrusu ilerlemeye çalıştım. Öndeki koltuklara ne kadar yaklaşırsam duyduğum bu ağlama sesi o kadar yükseliyordu. Önümü görmeden sesin geldiği yöne doğru ilerliyordum ki merdivenlerden birini atlayıp diğerine basmaya çalışırken düştüm. Ağlayan kişi hemen ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİLİT
Mystery / ThrillerBirbirini tanımayan dört arkadaş. Kilitli kalınan bir AVM . Bir katil ve binlerce ceset. Burdan çıkınca her şey eskisi gibi mi devam edecekti? Kilitli kaldık sandık ama aslında ruhlarimizin kilidini açtık.