10. Bölüm

111 11 3
                                    

"Evdekilere bir şey söyledin mi?"

"Hayır. Babamda yeterince endişelendiler zaten. Daha fazla üzülmesini istemiyorum."

"Haklısın. Güneş... Ben Ayaz adına özür dilerim." Samimi şekilde mahcup hissediyordu kendini. Hakan'ın en büyük hatası hep bu olmuştu zaten. Sorumlusu olmadığı şeylerin sorumluluğunu taşımak onun yaşamının ayrılmaz bir parçası gibiydi. En büyük ihaneti bu şekilde hep kendine yapıyordu bilmeden.

"Sorumlusu olmadığın şeyler için özür dileme Hakan. Lütfen."

"Projeyi ben devralabilirim. Yüz yüze gelmek zorunda değilsin onunla."

"Birbirimize bağımlı çalışıyoruz. Yüzünü görmemek adına yapılacak en mantıklı şey istifa etmek olurdu. Bizler profesyoneliz. Ayrıca o herife pabuç bırakacak değilim. Yani senin kuzenin ama kusura bakma Hakan."

"Yok yok. Çok haklısın. Bir şey diyemiyorum."

"Hadi şu çayını bitir de işimizin başına geçelim."

Çayını yudumlarken içtenlikle gülümsedi Güneş. Hakan, erkenden Güneş'i aramış kahvaltıya davet etmişti. Arkadaşı onu rahatlatmak için elinden gelenin fazlasını yapıyordu. Olayın üzerinden üç gün geçmişti. Bu süre zarfında Ayaz'la koridorda karşılaşmak dışında muhatap olmamıştı ancak bugün toplantıda karşı karşıya olacaklardı. Bu durum onu çok geriyordu. İçinde sabahtan beri geçmeyen bir sıkıntı vardı ve bunun toplantı ile ilgisi olmadığına emindi.

Ayaklanıp araçlarına geçtiler. İhsan Bey aracı çalıştırdığında nefes alamıyormuş gibi hissetti Güneş. Boğazında bir yumru vardı ve yutkunmasını dahi engelliyordu. Açtığı camdan gelen hava bile işe yaramamıştı. Telefonunu alıp numarayı tuşladı.

"İnci Hanım merhaba. Kusura bakmayın ders saatinde rahatsız ediyorum ama Anka ile konuşabilir miyim?"

"Tabii Güneş Hanım. Bekleyin lütfen."

"Anneeeeeee." Güneş'in gözleri dolmuştu. Alamadığı o nefesi alabilmişti sonunda. Kahvaltıya gelmeden önce kızını kreşe kendisi bırakmıştı. Okulda bekleyen bir koruma da vardı. Fakat korkmaktan kendini alamıyordu.

"Mucizem. İyi misin?"

"Çoooos iyiyim. Paymak boyuyoyuz."

"Senin parmaklarını yerim ama ben."

"Hiii o jaman ben naşı yemek yeyim?"

"Ben yediririm sana, olmaz mı?"

"Anneeeeee büsbüyük kıjlaar kendileyi yey yemek. Hem şen yediyiyşen Efe bana baykmaj kiiiii." Güneş kahkahasını tutamamıştı. Şimdi işi gücü boş verip gitse içine sokarcasına sarılsa, vanilya kokusunu solusa, kuzguni saçlarında gezdirseydi ya ellerini.

"Tamam annecim. Yemiyorum o zaman ama akşam öpe öpe bitireceğim seni." Kızının minik kıkırtısı dolmuştu kulaklarına. "Çok öpüyorum annecim. Hadi boyamanın başına geç. Dikkat et tamam mı?"

"Tammammm. Kojaman öpüyoyum."

İşte şimdi gerekli olan enerjiyi depolamıştı. O herife katlanacak kadar iyi hissediyordu.

...

"...Kâğıt geri dönüşümü ile 4100 kWh enerji tasarrufu sağlayabilmek mümkün. Bir ton kâğıt tasarrufu 70 adet 1 metrelik ağaç, 463 galon petrol ve 7000 galon su tasarrufu sağlanıyor. Petrol ve suya olan geri dönüşüm etkisi de kâğıt geri dönüşümünü bu proje için mantıklı kılıyor. Maliyet olarak da diğerlerine göre daha minimum düzeyde. Minimum değerle maksimum dönüşüm. Atık kâğıtların %40'ının geri dönüştürülebilir durumda olması da artı bir etken."

SARSINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin