19. Bölüm

262 13 12
                                    

Önemli: Bölümün sonunda yazdıklarımı okusanız çok sevinirim. Keyifli okumalar.

İnsan hayatının iplerini daima elinde tuttuğunu düşünür. Aksini görmek, kabullenmek hiçbir zaman kolay olmaz. Çoğu zaman görmekte istemeyiz. Bu gibi zamanlarda bahanelerin, talihsizliklerin, kaderin ardına sığınmak işimize gelir. 'Ben böyleyim, zaten hep benim başıma gelir, teşhisim bu ve yapacak bir şey yok, neden hep ben' cümlelerin ardına saklanıp kabullenilmiş bir çaresizliğin pençesinde kıvranmak rahatsız etse de günü kurtarmaya yeter. Zamanla insanın üzerine yapışan bu kaçış yolları kronikleşir ve insan kendini kurtulamadığı bir örümcek ağının pençesinde buluverir.

Krem rengi rahat koltukta, bacak bacak üzerine atmış karşısındaki orta yaşlı adama bakarken Ayaz'da tam bunları düşünüyor ve vücudundaki örümcek ağlarının varlığını hissetmeye başlıyordu. Zihnindeki hastalıklı düşüncelerle, sağlıklı düşünceler derin bir savaşın içerisindeyken eli şakaklarına gitti. Neyi yanlış yaptığını bilmiyordu, bilmek için uğraştığı da söylenemezdi belki ama şu an farklı hissediyordu. Başındaki bu ağrı bile çabaladığının göstergesi olabilir miydi?

"Ayaz Bey..." Gözündeki gözlükleri çıkartıp, sağındaki sehpaya bırakan adam içtenlikle konuştu. "Meslektaşım neye istinaden böyle bir tanı koydu bilmiyorum fakat hiçbir kuşkuya yer olmaksızın söyleyebilirim ki siz narsist kişilik bozukluğuna sahip değilsiniz." Ayaz'ın şaşkın bakışları altında ufak bir tebessüm göstererek devam etti sözlerine. "Her narsistin bilinç altı bir terapist mezarlığıdır. Narsistler kendi terapistlerini yargılar ve hükmünü verirler. Yetişkin bir narsistin terapiye gelme olasılığı imkânsıza yakındır. Üstelik bir yakınlarının ricasını kırmayarak gelmeleri mümkün bile değildir çünkü narsistler hasta olduklarını kabul etmezler. Mükemmelliğin vücut bulmuş hali olarak görürler kendilerini. Onlar için üzülen insanları da asla anlayamazlar zira ayna nöronları çalışmadığı için empati yeteneğinden yoksunlardır."

Ayaz dudaklarını araladı bir şey demek istercesine lakin zihni donmuş gibiydi. Aralanan dudakları kararsızlıkla yeniden kapandı. Orta yaşlı adam karşısındaki adamın ne kadar dağıldığının farkındaydı. Yıllarca bir teşhisle yaşamış, bunun doğru olduğuna inanmıştı; hayatını buna göre şekillendirmiş ve beyni hastalığa adaptasyon sağlamıştı. "Narsistler kimseyi sevmezler Ayaz Bey." Ayaz'ın kucağına inmiş bakışları yeniden karşındaki adamın gözlerini buldu. "Siz kardeşlerinizi seviyorsunuz. Bana henüz açılmamış olsanız da babanıza olan öfkenize rağmen onu da sevdiğinizin farkındayım. Hakan Bey'i de sevdiğinizi hissediyorum." Ayaz rahatsızca yerinde kıpırdandığında orta yaşlı adamın dudaklarında kapalı bir gülümseme oluştu. "Bu insanlar aileden olsa da siz aileden olmayan insanlara da yakınlık hissediyorsunuz. Öyle değil mi?"

Ayaz gevşettiği kravatını tamamen çıkartıp koltuğun kolçağına bıraktı. "Anka'yı seviyorsunuz." Küçük kızın adı geçer geçmez gözleri parlayan bir Ayaz'ı, işinde yılları devirmiş bir terapist için fark etmemek mümkün değildi. Önündeki kağıda büyük harflerle ANKA yazan terapist yeniden Ayaz'a döndü. "Yani Ayaz Bey sıfırdan başladığımızı tam olarak kabullenmeniz çok önemli. Size söylenenleri, teşhislerinizi, verilen ilaçları unutun. Evet, uyumanızı kolaylaştırmak için bir ilaç muhakkak vereceğim fakat temiz bir sayfa açıyoruz. Artık az çok birbirimizi tanıdık. Şimdi oksijen tüplerimizi takacak ve derin bir dalışa geçeceğiz." Ayaz başını sallayarak onay verdiğinde orta yaşlı adam yeniden gözlüğünü takıp bakışlarını dikkatli bir dinleyeceğinin ilgisi ile ona çevirdi.

"Ayaz Bey geldiğiniz ilk gün tanıştıktan sonra sorduğum bir soru vardı; 'sizi buraya getiren ne' diye sormuştum. Şimdi tekrar sormak istiyorum. Sizi buraya getiren nedir Ayaz Bey?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 18, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SARSINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin