12. Bölüm

97 10 29
                                    

Masasının üzerine eğilmiş evrakları sıraya koyarken kapısı bir kez tıklatılıp açılmıştı teklifsizce. Güneş kaşlarını çatarak gelene baktı, gördüğü yüzle gözlerini devirmek istedi fakat tuttu kendini. Kaşını kaldırıp 'ne var' bakışını yolladı. Ayaz kadının bakışını hiç umursamadan masaya doğru ilerledi. Asistanın söylediği gibi istediği dosya masadaydı.

Elini uzatıp dosyayı aldığı sırada diğer ucundan da Güneş tutmuştu. İfadesiz yüzünde oynama oldu. Kaşları çatılmıştı. Gözlerini kaldırıp gözlerine dikti. Şimdi o 'ne oluyor' bakışları atıyordu. "Ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" Güneş kendini frenlemeye çalışıyordu. "Dosyayı alıyorum" dümdüz sesle verdiği yanıt Güneş'i çileden çıkartmaya yeterdi ancak kadın direniyordu. "Odama izinsiz girip, cümle kurmadan masamdan dosya alıyorsunuz. Biraz mantıklı davranabilir misiniz?" sonlara doğru dişlerini sıkmaya başlamıştı. "Bu bile fazla." Aldığı yanıt ile son sakin kırıntısı da çöp olmuştu.

Dosyayı öfkeyle çekti Güneş. Beklemediği bu hamle ile yerinden oynamıştı olsa hızla toparlanıp bu kez dosyayı çeken Ayaz oldu. Güneş'in kaşları iyice çatıldı. Yeniden çekti dosyayı. Ayaz'da aynısını yaptı. Dışarıdan gören birisi oyuncağını paylaşamayan iki çocuk olduklarını söylerdi. Bir iki, bir iki derken Ayaz dosyaya asıldı son kez ve dosyanın diğer ucunu sıkı sıkıya tutan Güneş'i de çekmiş oldu. Sertçe çekilmenin etkisi ile Güneş, Ayaz'ın göğsüne çarpmıştı ve olan şeyle afallayan adam da çarpışmanın etkisiyle dengesini kaybetmişti.

Ağır çekim gibi gerçekleşen şey aslında çok hızlı oluyordu. Gözleri birbirine kenetlenmişken şaşkınlıkla açılmıştı. Güneş bu olanı engelleyemeyeceğinin farkına vardığında, aynı zamanda Ayaz'ın üzerinde yere doğru düştüğünün de farkına vardı. Elini hızla Ayaz'ın başının arkasına koydu. Koydu ve yere düştüler. Güneş acıyla gözlerini yumup, dudaklarını dişledi. Ayaz ise üzerindeki kadına bakıyordu. Düşüşleri şu an umurunda bile değildi. Umurunda olan tek şey kadının yaptığı hareketti. Elinin altında kalacağını iyi biliyor olmalıydı. Canının yanacağı kesindi. Neden elini başına koymuştu? Neden canının yanmasını göze almıştı?

Güneş üzerinde doğrulduğunda kaybolan yakınlıktan rahatsız olmuş gibiydi. Aksine bundan iğrenmesi gerekiyordu. Güneş elini zorlukla da olsa çektiğinde Ayaz bir anda boşlukta kalmış gibi hissetti. Hissetti! Bu kadın nasıl Ayaz'ın bir şeyler hissetmesini sağlıyordu?

Güneş toparlanıp ayağa kalktı. Ayaz'a bakmadan "toplantıya bir şey kalmadı" diyerek hızla masadan evrakları alıp odadan çıktı. Yerde şaşkın bir adam bırakmıştı.

Toplantı odasında toplanmış haftalardır hazırlandıkları ihalenin sonucunu öğrenmek için bekliyorlar, diğer yandan başka işleri de konuşuyorlardı. Şirketi temsilen Hakan katılmıştı ihaleye. Tüm yönetim heyecanla sonucu bekliyordu. Güneş saatini tekrar kontrol etti. İhale biteli yarım saat olmuştu. Hakan'ın çoktan haber vermesi gerekiyordu. Telefonla iki kez aranmıştı ancak ulaşılamıyordu.

"Bu ne sorumsuzluk!" Ayaz sonunda patlamıştı. Dümdüz tuttuğu ifadesi ile söylenmeye başlamıştı. Zaten odada olanlar için yeterince sinirliydi ve sinirini henüz atamamışken şimdide boş boş bekliyordu. Güneş göz devirmek istiyordu ancak içinde peyda olan tedirginlik buna bile engel oluyordu.

Yan tarafında olan hareketlenme ile başını çevirdi Güneş. Mert çalan telefonuna bakıp, müsaade isteyerek odadan çıktı. Kapı hızla tekrar açıldı. Mert'in çıkması ve girmesi neredeyse bir olmuştu. Telefonu Güneş'e uzattı. Yüzündeki endişe okunuyordu. Güneş'in kaşları çatılmıştı.

"Efendim."

"Güneş Hanım, ben Serdar. Hukuk biriminden." Hakanla beraber ihaleye giden avukattı bu. Sesindeki korkuyu hissetmişti Güneş. Derin bir nefes aldı.

SARSINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin