Sarman'ın yavruları büyürken ve Yeşim'in gözleri gibi yeşil bir aşk filizlenirken, iki genç nihayet utangaçlıklarını atarak birbirlerine açıldılar ve durumu ev halkından gizlemek istemeyip birbirlerini sevdiklerini kendi ebeveynlerine de söylediler. Serdar, bu konuda pek sıkıntı çekmezken, Yeşim'i görecektiniz; aman nasıl utana sıkıla itiraf etti. Yanakları pespembe kızardı. Gülbahar, 19 yaşındaki kızının büyüdüğünün farkındaydı ve onu anlayışla karşıladı ama
"Ah, be kızım, bizim durumumuz malum, ya seni oğullarına lâyık görmezlerse, hadi gördüler ya konu komşu ne der diye düşünürlerse. Buraya taşınmakla kötü mü ettik acaba? Ateşle barut yan yana durmaz. Yakışıklı çocuk, sen güzel genç kızsın. Ben zaten hissediyordum bir şeyler. Ya şimdi ters tepki verirlerse valla utancımdan kahrolurum. Onların iyiliklerine, misafirperverliklerine ihanet etmiş gibi hissederim. Valla hemen tası, tarağı neyim toplar Soma'ya döneriz. Bak sen de öyle ağlayıp, zırlama sakın. Davul bile dengi dengine demişler kızım. "
diye evhamlanıp hatta biraz ters tepki verince, Yeşim'in nehir gözleri taşacak gibi dolu dolu oldu. Ancak, Nezahat hanım:
"Aşk olsun Gülbaharcığım, böyle şeyler Yeşilçam filmlerinde kaldı, konu komşudan bize ne, aşka saygı duymuyorlarsa kendileri bilir. Hem daha önce sosyeteden kız alıyorduk da ne oldu? Serdar'ın gitarını parçalanmış gördüğümde "Eyvah biricik evladım elden gidiyor!" diye o kadar üzüldüm ki, hani bunalıma girer diye. Aklıma çok zengin bir ailenin oğlu gelmişti. Çocuk aşk yüzünden depresyona girdi, bir duyduk ki, uyuşturucuya başlamış. Öyleleri zaten zengin tiplerin etrafında dolaşır, bir fırsat kollarlarmış. Polis annesine öyle söylemiş. Kaç kez hastaneye yatırdılar, kaçtı, sonunda - Nezahat hanım kulağını çekip, tahtaya vurdu- bir gün aşırı dozdan gitti. Yıkıldı ailesi, ne para, ne pul, geri getirebilir mi? Şükür Serdar öyle tuzaklara düşmedi. Gitti o sevdiği göl kıyısına, gitarıyla, derdini sulara döktü yavrum. Gülbaharcığım, Yeşim'i sevdik biz, çok karakterli kız, tüm ülke hayran oldu ona. Çocuklar sevmişler birbirlerini. Ne kadar güzel. Hem ben kadere inanırım. İyi ki, karşılaştırdı kader bu iki güzel çocuğu. Birbirlerine ne kadar yakışıyorlar. "
diyerek Gülbahar'ın içine serin serin sular serpti ve kadıncağız da, Yeşim de rahatladı. Büyükler:
"O zaman bize yakışan bu işin adını koymak olur çocuklar. "
diyerek olaya el attılar.
"Madem birbirinizi seviyorsunuz, nişan yapalım, okulun bitince de evlenirsiniz."
deyince iki genç aşık çok sevindi. Yeşim'in resim bölümünü kazanacağına emindiler. Kız, dört yıl sonra çocukluk aşkıyla evlenecekti. Rüyada gibiydi. Serdar'a kalsa dört yıl beklemek istemiyordu "Evli öğrenci kızlar çok var" diyecek oldu ama Yeşim, evli öğrenci olmak istemedi.
"Ya, hayır ya, hem evli, hem öğrenci olmak istemiyorum. Bekleyeceksin işte! Bana ne! Bana ne!"
diye şakayla karışık tutturdu. Annesi ve Serdar'ın annesi, babası da okulunu bitirdikten sonra evlenmelerinden yanaydılar. Hem evlilik, hem öğrencilik zor olurdu. Bir de çocuk filan olursa diye düşündüler. Vardı öyleleri ve ne kadar zorluk çektiklerini duymuşlardı. Anne, bebeği anneanneye veya babaanneye bırakıyor, kendisi sınavlara, vizelere koşturuyordu.
"Yok! Yok! Olacak şey değil. En münasibi dört yıl beklemeniz çocuklar. Zaman zaten öyle çabuk geçiyor ki, göz açıp kapayana kadar geçer."
diyerek Yeşim'e destek olunca, Serdar, boynu bükük dört yıl beklemeye razı oldu.
****
![](https://img.wattpad.com/cover/245568989-288-k307155.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEŞİM
RomansaGöl Büyücüsü Gülbahar ve kızı Yeşim'in heyecanlı, aksiyonu bol, hüzünlü aynı zamanda romantik hikayesini dizi izler gibi okuyacaksınız. Kapak tasarımı: @writerladyy