26.Bölüm

1.4K 79 131
                                    

Zaaf|401 ailesine bir kez daha teşekkür etmek istiyorum!

Değerli zamanınızı ayırıp, kendinizi benim dünyama attığınız, güzel yorumlarınızla beni mutlu ettiğiniz ve oylarınızla desteklediğiniz için size çok teşekkür ederim! 🖤🙌🏻💚

Sizleri seviyorum YağBar ve YağBor' cular!
İyi ki varsınız!





8 Haziran 2017

Oturduğum üç kişilik, beyaz, ahşap salıncakta her zamanki gibi hayatımı baştan bugüne kadar sorguluyordum.

Masanın üzerinde duran Omé sigara paketini aldım ve bir dal yakarak tüm zehrini içime çektim.

Sabahattin Ali'nin de dediği gibi; "Bir sigara yakıyorsun ve yıllardır kurduğun cümleyi bilmem kaçıncı kez kuruyorsun:
'Ne yapalım, kısmet değilmiş...'"
Zaten bu hayatta insan olmasını istediği ama bir türlü olduramadığı şeyleri hep kısmete bağlardı, sanki tek suçlu kısmetmiş gibi.

'Peki biz hayatımızla ilgi ne yapacağız Yağmur? Gelmeyecek birini beklemeye devam mı edeceğiz yoksa Barış'a karşı hissettiğimiz ama o hissin ne olduğunu çözemediğimize rağmen ona bir şans mı vereceğiz?'
Gözümün önündekini görmeye başlayacağım iç ses. Başkaları gibi körlük etmeyeceğim. Mutluluğumu isteyen bir adama, asla başkaları gibi sırtımı dönmeyeceğim.

Salıncağın ileri geri sallanmasından ve burnuma evimin kokusu geldiğinden hemen kimin oturduğunu anlamıştım.
Bana tek kelime bile etmeden sigaramı elimden aldı ve siyah cam küllükte söndürdü.

"Nedeeen?" sordum, sesime karışan merak ve sinirle. Ama onun yüzünde tek bir mimik bile oynamamıştı.

"Azalt." dedi, düz bir sesle.

"Bir kutuyu üç günde içiyorum zaten."

"Bırak." yüzü hala ifadesiz, sesi ise düzdü.

"Ya sabır." dedim, iç çekerek ve sinirimi belli ederek.

Barış bakışlarını gözlerime sabitledi ve "Ağva'ya gittin mi hiç Yağmur?" sordu, büyük bir merakla.

"Ağva mı?" konu değiştirmekte üstüne yoktu.

"Evet." yanıtladı, hafif bir gülümsemeyle.

"Hayır?" bunun ardından bir soru daha gelecekti, biliyordum.

"Gidelim mi?" sordu, sırıtarak. Gözleri, sanki kabul edeceğimi bilir gibi daha şimdiden mutluluk ışığını belli etmişti.

"Ama ben yarın işteyim." gitmek istediğimi fakat mümkün olmadığını anlatmaya çalışmıştım.

"Gidelim mi?" sordu tekrarlar, üstüne basa basa.

"Evet!" cevap verdim kocaman bir gülümsemeyle.

"Hazırlanmaya git o zaman." tebessüm etti memnun bir şekilde. Simsiyah gözleri, küçük bir çocuğun uzun süre istediği hediyeyi beklemiş ve en sonunda almış gibi bakıyordu.

Mutlu bir şekilde salıncaktan kalktım ve hızlı adımlarla odama doğru, bavulumu hazırlamak için adımlarımı attım.

Ağva'da huzur bulmayı beklemiyordum, sadece tatile ihtiyacım olduğu için biraz mutlu olmuştum. Bu ev ve bu evin içerisindeki insanlar bana zaten fazlasıyla huzur veriyordu. Hiç tanımadığım bir adamın evinde, yıllardır aradığım her şeyi bulmuştum.

'Başta bir trajedinin kahramanı gibi hissetmiştin kendini. Bazen hayatımızda olan kötü şeylerde, en büyük mutluluklarımız gizlidir.'
Ama mutluluğu dile getirmek, mutsuzluğa işarettir iç ses.
'Mesaj alındı!'

ZAAF | 401Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin