14.Bölüm

2K 88 33
                                    

27 Mayıs 2017

Salonda oluşan kocaman bir sessizlik ve sessizliğe eşlik eden bir korumacılık.

Barış'ın üç adamı; Sinan, Arda ve Aykut bizimle salondaydı.

Benim yerim her zamanki gibi Barış'ın sol tarafına denk gelmişti ve tam da arkamızda Sinan duruyordu. Daha doğrusu dikiliyordu.

Haktan Aygıç karşımızda, Hakan da onun karşısındaki tekli koltukta oturuyordu.
Hakan'ın iki yanında da Arda ve Aykut vardı. Aynı Sinan gibi dikiliyorlardı.

Haktan sessizliği bozarak "Yanlış anlaşılmak istemem, Mir." diye başladı konuşmasına. "Adamsız gelmem de bu yüzden." diye ekledi.

"Neden adamın Yağmur'un peşindeydi?" sordu, ciddi ve soğuk bir tonlamayla Barış. Yüzüne inen o ciddiyet şimdiye dek görmediğim bir biçimdeydim. Korkusuz ve kendinden fazlasıyla emindi. Sadece duruşuyla bile gözdağı verebiliyordu.

"Çünkü ben öyle emrettim." diye yanıtladı Haktan. Ama bu öyle böyle bir yanıt değildi. Resmen keyifle çıkıyordu kelimeler ağzından. "Bora'dan sonra kim giriyormuş bu işe görmek istedim." alaycı bir tonla konuşmuştu.

"Yağmur bu işlerde değil yalnız." konuştu dişlerinin arasından Barış. "Bora devreyi Yağmur'a bırakmadı. Ya güzelce aklına sok ya da ben sokmasını bilirim." devam etti tehditkar bir sesle.

"Yalnız herkes devre Yağmur Hanımda diye biliyor." Haktan bunları söylerken mavi gözleriyle adeta baştan aşağıya süzmüştü beni. "Bora onu boşuna her yere kendinle almadı ya?" bu soruyu alaycı bir tonla sormuştu.

"Bora böyle bir emirde bulunmadı Haktan." araya Hakan girmişti ve kaşları çatık bir haldeydi. "Bora'nın yerine geçen biri varsa, o da Yağmur'un yanında oturan adam. Ama sen zaten bunu biliyorsun." ama ben katiyen ne olduğunu bilmiyordum. Konuşmaları bir yandan kodlandırma gibiydi ve beynim o kodları çözmekte zorluk çekiyordu.

"Mir'in ne kadar güçlü, zeki ve kurnaz olduğunu hepimiz gördük Hakan. Bora'nın yerine geçmesine hiç gerek yok." Haktan kaşınıyor gibime geliyordu. "Bize lazım olan yeni biri. Ancak yeni biri geçer Bora'nın yerine."

"Siktirme bana yenisini şimdi!" bir anda kükredi Barış. Öyle olur olmadık bir zamanda sesini yükseltmişti ki, ürkmüştüm.

"Aaa çok ayıp ama." dedi, alaycı tonuyla Haktan. "Yanınızda bir kadın oturuyor." diye devam etti. Yüzünde çok sinir bozucu bir gülümseme vardı ve sinirlerimi fazlasıyla bozuyordu.

Büyük bir gürültüyle salona bir adam girdi. Tanıdığım kadarıyla ismi Evran'dı ve Barış'ın dışarıda duran adamlarından biriydi. Eğilip Barış'ın kulağına bir şeyler fısıldadıktan ve onun onayını aldıktan sonra hızla solandan çıkmıştı.

Evran'dan sonran solana giren kişiyi görünce ufak çaplı bir şok geçirmiştim. Şaşkınlığım kocaman açılan gözlerimden de belli oluyordu.

"Alper?" sadece yüzüm değil sesim de belli etmişti şaşkınlığını.

Alper, Bora'nın en güvendiği adamıydı. Sağ kolu dediği kişiydi. Yıllardır Bora'nın yanındaydı ve gerçekten güvenilir biriydi.

"Kusura bakmayın Yağmur Hanım bununla bizzat ben ilgilenmeliydim çok önceden." dedi ve öldürücü bakışlarını Haktan'a çevirdi.

"Sen hala bu işin içinde misin?" sordum, büyük bir merakla.

Alper bakışlarını mavi gözlü adamdan çekerek tekrar benim yüzüme sabitledi ve "Özür dilerim, bu konuda konuşma hakkım yok." dedi, mahcup bir sesle.
Sonra bakışlarını Arda ve Aykut'a döndürdü ve tekrar konuşmaya başladı. "Haktan Beye arabaya kadar eşlik edersiniz." sonra gözlerime baktı, birkaç saniye öyle kaldıktan sonra dışarıya çıktı.

ZAAF | 401Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin