İyi Okumalar^•^
Yirmi beşinci bölüm: "İçimdeki şeyler kırılmaya devam ederse yakında bir hiç olacağım..."
Mevsim'den
"Çınar bak saçmalıyorsun geri dön." Çınar bana aldırmayarak arabanın içine bindi.
Babamla gideceğimi, otel açılışına Melih'e bahsetmiştim telefonda. Çınar da bunu duyar duymaz yapışmış, bende geleceğim diye tutturmuştu. Ne kadar durumunun çok iyi olmadığını anlatmaya çalışsakta inat etmişti.
Merve Çınar'la konuşmaya çalışsada Çınar, burun kıvırmış hiç birimizi dinlememişti. Melihle beraber smokin giyip inat etmeye devam edince pes etmiştik. Çınar önden arabaya binince bende arkasından bindim.
"Burhan abi gelecek mi?" diye sordu Merve.
"Hayır orada buluşacağız." dedim. Melih arabayı çalıştırmaya başladığında gözüm Çınar'daydı.
"Bana öyle bakma Mevsim."
"Neden inat ediyorsun?" diye sordum sitemle.
"Neden anlamamakta ısrar ediyorsunuz?" diye sesini yükseltti.
"O Alp denen şerefsiz beni aranızda görmezse, onları dağıttım, bir kişi eksik gelmişler, demek ki onlara zarar verebiliyorum diyecek! Bu yüzden hiç ayrılmamamız lazım, ölüm döşeğinde olsak bile!" diye bağırdı.
"O sesinin ayarını düzelt." dedi dişlerinin arasından Melih. Çınar bir şey demese de gözlerinde, bağırmasına karşılık mahcubiyeti taşıdığını görmüştüm.
"Geldik, burası galiba." dedi Melih arabayı durdururken.
"Burhan abi orada, otelin girişinde bekliyor. Burası." dedi.Merve. kafamı eğip camdan baktığımda görmüştüm babamı. Hızla arabadan inip babamın yanına doğru adımladım.
"Mevsim..." dedi babam büyülenmiş gözlerle bana bakarak.
"...mükemmel olmuşsun yavrum." babama gülümseyip sıkıca sarıldım. Melih kavalyem olarak koluma girdiğinde Merve ve Çınar da yanımızda durdu.
"Hepiniz mükemmelsiniz çocuklar, hadi içeri girelim."
"Annem gelecek mi?" diye sorduğumda babam adımını durdurdu.
"Bilmiyorum." babam önden otele girdiğinde bize doğru seslenen kişiye döndüğümüzde utançtan kızardım.
"Beni unutmuşsunuz, aşk olsun."
"Berat, özür dilerim ben..."
"...tamamen aklımdan çıkmış, tekrar özür dilerim." dediğimde kafasını, "önemli değil" anlamında sallayıp Melih ve Çınar'la tokalaştı. Üç yakışıklı erkeğin üzerindeki siyah beyaz smokin, Merve'nin maviyle benim kırmızıyla oluşturduğumuz uyum sayesinde, insanların kıskançlık beslediği bakışlarının üzerimizde dolaşmasına neden oluyordu.
"Ne içersiniz efendim?"
"Kahve alalım biz, hepsi sütlü olsun." dedim hepsinin adına konuşarak. İtiraz etmeyip kafalarını salladıklarında garson da kafasını sallayıp içeceklerimizi getirmeye gitti.
"İçki içmek yok." diye uyardım. Gözlerim oteli taramaya devam ederken davetliler yavaş yavaş gelmeye başlamış, otel de dolmuştu.
Bu sessizlik beni korkutuyordu. Sanki kolumdan tutup sessizliğin tam orta yerine, koynuna atıldım ve sağır oldum. Bedenim beynimle ters tepkiler verip duruyordu, acıyı bile hissedemez olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA MIKNATISI (KİTAP OLACAK)
Novela Juvenil"Nereye kaçarsak kaçalım bu anılar hep peşimizde olacak." "O zaman uyuyalım." **** Mevsim, İstanbul'a taşındığı ilk gün bir gece yarısı markete diye çıkarken sokak ortasında bıçaklanan birinin yardımına koşuyor. Etrafta kimse olmadığı için suçlu sen...