22. Bölüm - Yıldızlar

207 54 11
                                    

Merhaba canlar^•^ Oy ve bol yorum atmayı unutmayın! İyi okumalar...



Yirmi ikinci bölüm: "Olaya bakar mısın yıldızlar intihar ediyor... Sanki çok yaşıyorlarmış gibi."

Melih'den

Ben kurtulmak istedikçe önüme çıkan her bir engel beni intiharın uçurumuna sürüklüyor. Bu kadar kolay pes edişlerim yüzünden belki kızacaksınız bana, ama olmuyor işte bazı şeyler... Olmuyorsa olmuyor. Siz hiç umudunuzun aynı yerden defalarca kırıldığını gördünüz mü? Bir ip aynı yerinden kaç kere kesilir, bir dal aynı yerinden kaç kere kırılabilir? Peki ya bunların en hassası insan? Bir ip, bir dal olmayı beceremeyen bir insan?

Suçlamayın beni, dinleyin ve anlayın ilk önce. Ya da suçlayın beni...evet, dayanıksız, güçsüz zavallı biriyim. O uçuruma ben düşmek istemedim, ben komut vermedim ayaklarımın geri geri gitmesine. Oturduğu yerde durduk yere heyecan arayan biri değilim, kimse kendiliğinden ölmez. Ayaklarım geri geri gitmeye başlayınca kendiliğinden, öğreniyorsun işte bir şekilde.

"Beni dövecek gibi bakmayı kesecek misin Melih?"

"Seni dövecek gibi bakmıyorum."

"Hayır, bakıyorsun." dediğinde gözlerimi devirdim.

"Bak..." derin bir nefes verdi Berat. Hastane odasında hem Çınar'ın iyileşmesini bekliyorduk hem de vücudumuzdaki zehirin atılmasını. Berat'ın neden burada olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu bile.

"Neden benden haz etmiyorsun bilmiyorum ama bu konu hakkında düşündüm ve senin benden nefret etmeni sağlayacak bir teori buldum." dediğinde yüzümdeki alaylı gülüşle koltuğa sırtüstü uzanıp kollarımı kafamın altına koyup tavanı izlemeye başladım.

"Neymiş bakalım?"

"Mevsim." dedi sadece.

"Ne olmuş Mevsim'e?"

"Mevsim'le kısa sürede hemen samimi olduğumuz için benden nefret ediyorsun, Mevsim'i senden çalacağımı düşünüyorsun."

"Yok öyle bir şey Berat."

"Var öyle bir şey Melih! Bak, Mevsim'e karşı ne hissediyorsun, duyguların ne kadar güçlü bilmiyorum ama senden bilmeni istediğim tek şey Mevsim'le benim aramda hiçbir şey olmadığı."

"Bir açıklamaya ihtiyacım yok." diye kestirip attım.

"Ben, senin bana olan bakışlarını ve triplerini çekmek zorunda değilim Melih bey." dedi sertçe.

"Susacak mısın artık, uykum var." deyip gözlerimi kapattım.

"Melih sen bu değilsin."

"Ya sen kimsin ki beni eleştiriyorsun, daha beni ne kadar yanıyorsun ki?!" diye bağırdım Berat'a tüm gücümle. Bu ani çıkışımıza ikimizde şaşırmıştık.

"Lütfen sessiz olun, eğer sessiz olmayı beceremeyecekseniz sizi dışarı almak zorunda kalacağım." hemşireye kafamı sallayıp bakışlarımla özür dilerim. Hemşire odadan çıktığında derin nefesler alıp vererek kanımın içinden bıçak gibi geçen ağrıyı unutmaya çalıştım.

"Haklısın..."

"...seni tanımıyorum. Tanımıyorum ama eskiden senin kibar ve beyefendi bir çocuk olduğunu, Mevsim'le aranızın çok iyi olduğunu biliyordum ama şimdi senin bu kaba ve sinirli hallerinin nedenini öğrenmek istiyorum, dostça." konuşmadım.

BELA MIKNATISI (KİTAP OLACAK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin