#23

269 54 6
                                    


"Daha ne kadar devam ettireceksin bunu hyung?" Namjoon gayet de sinir bozucu şekilde sormuştu bunu, Yoongi'ye göre tabii.

Betty ve Hyun gitmiş, Namjoon onlardan sonra da bir süre kalmıştı. Yoongi ile konuşması gerektiğini düşünüyordu ve ona göre bu yüzyüze yapılması gereken bir konuşmaydı, mesajlar bu konuda yetersiz kalacaktı. O yüzden de bugün bu eve gelmişti. Konuşmadan gitmeye de niyeti yoktu.

Yoongi, Namjoon'un sorusuna cevap olarak belli belirsiz bir şekilde omuz silkmekle yetindi.

"Ne demek bu şimdi?" Şaşkınlıkla gözlerini açtı karşısındaki.

"Beni bunaltma demek." Yoongi karşısındakinin kocaman açılan gözlerine bakarak konuşmuştu özellikle çünkü gerçekten bu saçma baskıdan sıkılmıştı.

"Hyung neden böyle yapıyorsun, söyle gitsin işte. Bu kadar zor olan ne? Kendini yıpratmaktan başka bir işe yaramıyor işte." Kırık kolunu göstererek konuştu bu defa Namjoon.

Aslında bir bakıma haklı diye düşündü Yoongi ama işler öyle karışık bir duruma gelmişti ki bu raddede Hoseok'a açılmak sadece onu kaybetmesine neden olurdu.

"Söyleyemem." Durup bir süre düşündü. "Önce beni sevdiğinden, istediğinden emin olmam gerekiyor."

"Çirkin bir plan bu." dedi Namjoon yüzünü ekşiterek. Biraz bencilce bulmuştu Yoongi'nin söylediklerini.

"Neler yapabileceğimi bilemezsin." dedi Yoongi tane tane bir şekilde ama sinirlendiği de belliydi. "Ayrıca sen ne anlarsın ki?"

"O ne demek şimdi?" Namjoon şaşırmıştı. Sadece onu düşündüğü için yaptığı bu konuşmada böylesine keskin ve kırıcı karşılıklar beklemiyordu.

"Ne duyduysan o." Yoongi az önceki sinirine göre daha umursamaz bir tavır takınıyordu şimdi. Kendisi de söylediğinden çok memnun değildi ama şuan söylediklerini geri almanın da sırası değildi.

"İleri gidiyorsun." dedi Namjoon koltuktan kalkıp. "Her konuda."

"Ne yapmamı istiyorsun Namjoon? Öylece kabul mü edeyim her şeyi? Seokjin de artık hiçbir şey söylemiyor. Onunla ilgili hiçbir şey bilmeden, öğrenmeden öylece oturamazdım. Yapamam, anlamıyor musun?" Yoongi, Namjoon'un gerçekten de kendisini anlamadığına inanıyordu. "Sen istersen buna takıntı de ya da başka bir şey ama ben bu kırıkla bile o dans stüdyosuna gideceğim."

Namjoon son söylenenlere hiçbir karşılık vermeden hızlı adımlarla kapıdan çıkıp gitti. Geriye Yoongi için sadece sessizlik ve düşünceler kalmıştı. Tam bu ikisinin içerisinde boğulduğunu hissettiği sırada telefonuna gelen bildirimin sesi kasvetli havayı bir nebze olsun dağıtmıştı.

...

jungh:
hala ses kaydını bekliyorum
atmayacaksın değil mi?

miniyoon:
aslında atacaktım
ama tadım kaçtı

jungh:
neden
bir şey mi oldu

miniyoon:
bir arkadaşım...
neyse
boşver

jungh:
anlatabilirsin mini
sonuçta bunun için seni tanımam gerekmiyor

...

"Ahhh! Şöyle mini deyince içimde ne var ne yoksa dökesim geliyor ortaya."

...

miniyoon:
haklısın
ama sanırım anlatırsam
onu haklı bulacaksın
bu konuda
bir nutuk atılmasına daha ihtiyacım yok

jungh:
konu benimle mi ilgili?

...

"Her şeyi anla bir seni nasıl sevdiğimi anlama zaten."

...

miniyoon:
hayır
ama benziyor

jungh:
ya dfşsldkdwk
gülmeyecektim ama
bu nasıl bir cevaptı böyle

miniyoon:
anlatmak istemeyince saçmalayan bir mini cevabı
hadi daha güzel
iç açıcı şeylerden falan konuşalım
olmaz mı?

jungh:
*ses kaydı*
bazen çok sevimli davranıyorsun -

Yoongi, cümleyi ve sonundaki kıkırtıyı duyduğu an ses kaydının tamamını dinleyemeden bağırarak telefonu fırlattı. Tepkisi kendisini de şaşırtmıştı ama gerçekten o ses tonu, o cümle ve o kıkırdamadan sonra sağlıklı hareket edememesine şaşmamalıydı.

Hoseok sonunda ciddi anlamda yüreğine indirmeyi başarmıştı ve bunu tek bir cümle ve bir kıkırtı ile yapmıştı.

-
Geç kaldığım için özür dilerim. Bir tempo yakalayamıyorum bir türlü.

Nasılsınız? Öncelikle bunu merak ediyorum. Sonrasında da sizce hikaye nasıl gidiyor? Bunu da çok merak ediyorum. Hikaye ile ilgili bana önereceğiniz, benden istediğiniz bir şey var mı? 
Cevaplarsanız çok mutluş olurum.

Şimdiden teşekkürler her birinize 💓

Coffee&Book : SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin