"Bu kadın beni delirtiyor!" diye isyan etti içinden Yoongi.Sınıfında olduğu dans hocası olan Betty onu ilk günden deli ediyordu. Yoongi, bu konuda oradakilere nazaran yeteneksiz olduğunu zaten biliyordu ama bu kadının dokundurmaları, sıkıştırmaları onu daha burada geçirdiği ilk birkaç saatte çileden çıkarmaya yetmişti.
"Gerçekten Hoseok bu kadında ne buldu?" diye düşündü. Çünkü hala cafedeki samimi hallerini unutmamıştı. Aralarında bir şey olup olmadığını ya da ciddiyetini bilmiyordu ama düşününce Betty arkadaşlık etmek için bile huysuz bir insandı.
Az önce ufak bir mola verdikleri için Yoongi lavaboya doğru yürürken düşünüyordu bunları. Aynı zamanda da Betty'nin bilmiş dokundurmalarından kaçmak istemişti.
"İnanamıyorum kendime. Kalkıştığım işe, gördüğüm muameleye bak!" diye söylendi lavabonun kapısından içeri girdiğinde. "Salak Yoongi! Salaksın sen."
"Kendine böyle yüklenmenin sebebi ne?"
Lavaboda yalnız olduğunu düşünen Yoongi bir anda gelen, hiç beklemediği cevapla büyükçe bir küfür bıraktı dudaklarının arasından önce.
Sesin sahibini göremiyordu. Her kimse kapılardan birinin ardından seslenmişti.
"Afedersiniz, küfür için yani. Kaçtı ağzımdan."
Tam bu sırada duyduğu sifon sesinin ardından kabinden çıkan yakışıklı adam Yoongi'ye gülümsedi.
"Sorun yok. Sevimliydi hatta."
Yoongi, sinir ve utanma arasında gidip gelirken ikisinin de etkisi ile yüzü kıpkırmızı olmuştu.
"Burada yeni misin?" diye sordu ellerini yıkarken Yoongi'ye bakarak. Yoongi de önünde akan su ile oyalanırken onaylar biçimde başını salladı.
"Sanırım hocan Betty." Adamın gülümsemesi genişlemişti. Belli ki Yoongi, Betty hakkında böyle düşünen ilk kişi değildi.
"Ah! Beni deli ediyor." dedi Yoongi yüksek sesle inleyerek, suyu kapatıp ellerini kurularken.
"Tahmin edebiliyorum. Be-" Yakışıklı adam sözüne devam edemeden bulundukları erkekler tuvaletinin kapısı açıldı. Ancak gelen başka bir erkek değil, Betty'ydi.
"Burada çene çalacağına diğerlerinden biraz daha fazla çalışmaya ne dersin Min Yoongi? İhtiyacın var buna."
Yoongi, tam ağzını açmış konuşacakken Betty'nin arkasından içeriye kafasını uzatan Hoseok'u görmesiyle durdu. Ne yapacağını bilemeden susup etrafa bakmaya başladı.
"Afedersiniz neler olduğunu biraz merak ettim de." Hoseok gülerek Yoongi'nin yanında dikilen adama baktı. "Hyun, hadi derse başlıyorum geliyor musun?"
Hoseok kendisine bir kez bile bakmadan adının Hyun olduğunu öğrendiği yakışıklıya bakınca Yoongi hem utançtan hem de mutsuzluktan yerin dibine girmek istedi.
Hyun başını hafifçe eğdi ve Betty de kapının önünden çekilerek Hyun'a yol verdi.
"Ben de derse başlıyorum. Gelip gelmemek sana kalmış. Hatta gelme, sende pek ışık da göremiyorum zaten."
Betty'nin kapıdan çekilmesiyle fısır fısır konuşan Hoseok ve Hyun ikilisini gördü Yoongi. Gitmemişlerdi. Durmuş az önceki olay hakkında dedikodu yapıyorlardı.
"Betty, biraz fevridir." dedi Hoseok kapıya yaklaşıp fısıltı halindeki sesiyle. "Sabretmelisin. Aranız düzelecektir."
"Betty'nin canı cehenneme."
Yoongi, Hoseok'u hafifçe itekleyerek hızlıca çıktı kapıdan. İlk karşılaşmalarının böylesi utanç verici bir şekilde olacağını hiç düşünmemişti. Ayrıca gördüğü kadarıyla o yakışıklı da Hoseok'un öğrencisiydi ve araları da çok iyiydi. Bu onu kıskançlıktan delirtmeye yeterdi.
On dakikalık bir zaman diliminde canını sıkacak o kadar fazla şey olmuştu ki derse döndüğünde Betty'nin alaylı ve iğneli konuşmalarını duymamıştı bile. Bir an çıkıp gitmeyi bile düşündü ama artık Hoseok onu o da Hoseok'u görmüştü, burada bıraksa bile daha sonra karşısına çıktığında bu ilk olmayacaktı.
miniyoon:
kötü bir günjungh:
neden
neyin varminiyoon:
oooo
telefonun başında
benden mesaj gelmesini mi bekliyordunjungh:
evetminiyoon:
oha
fazla dürüstsün
kalbim tekledijungh:
senin aksine öyleyimminiyoon:
senin için de iyi bir gün değil heralde?jungh:
pek sayılmaz
boşver
sana ne olduminiyoon:
neden konuyu değiştiriyorsun
seni merak ettimjungh:
sanırım sana biraz kırgınım"Belliydi zaten konunun benimle ilgili olduğu. Hyun ile gayet iyi görünüyordu." diye geçirdi Yoongi içinden kıskançlıkla. Ne diyeceğini bilemedi. Neden kırgın olduğunu biliyordu ama bunu düzeltmenin bir yolu da kalmamıştı.
miniyoon:
anladığını düşünüyordumjungh:
anlıyorum
ama anlayamıyorum da
bana yazan sensin
hayatıma giren sensin
beni asla rahat bırakmayan sensin
ama tam sana şans vermeyi düşündüğüm sırada
benden kaçan, uzaklaşan yine sensin
anlayamıyorumminiyoon:
haklı sebeplerim vardı biliyorsun
kendinden emin değilsin
ben de deneme yanılma testi değilim
vs vs
çoğaltılabilir
ve OOFFFF
neden açtık ki bu konuyu yinejungh:
çünkü sordun
benim de kafama takılıyordu
söyledimminiyoon:
dans etmek güzel mijungh:
o nereden çıktı şimdiminiyoon:
tutkuyla yaptığın bir iş ya
merak ettim bu yüzdenjungh:
elbette güzel
gerçekten çok seviyorum dansıminiyoon:
peki bunu sevdiğini anlaman için
denemen gerekti mi
yoksa zaten içinde varolan bir tutkuyu mu besledin dans etmeye başlayarakjungh:
ikisi çok farklı miniminiyoon:
sanmıyorum Hoseok
oldukça benziyorlarjungh:
içimde varolan tutkuyu beslemedim
o beni besliyor ve ben de ona kapılıp gidiyorumminiyoon:
bu kabul edilebilir
ama iki şekilde de deneme süreci yok
sadece tutku var
umarım bana kapılıp gideceğin günler de yakındır Hoseok-
Yeni bölüm için çok beklettiğimin farkındayım ama kedim Venüs'ü kaybedince üzüntüden kafamı hiçbir şeye veremedim. Üzgünüm.
Yeniden düzene koymaya çalışacağım.
Umarım seversiniz 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coffee&Book : Sope
Fanfiction"Sadece bir kahve içip güzel bir kitap okumak istedim, konu nerelere geldi." 29.04.2020'