6. BÖLÜM

135 29 0
                                    

-6-

Gizem içeri girdiğinde önümde ki dosyayı bırakıp Gizem'e döndüm. Islak saçları dikkatimi çekmişti.

"Bu hal ne?" Dedim kaşlarımı çatarak. Gizem eliyle saçını düzelterek karşıma oturdu.

"Kurutmaya zaman kalmadı" Dedi sıkıntıyla. Anlamış bir şekilde başımı salladım.

"Sana birşey demem gerek aslında" Gizem gözlerini kapattığında devam etmesi için bekledim. Beyni yorulmuş olmalıydı.

"Dün bir şarkı bana geçmişi anlattı sanki-"

"Hangi şarkı" Dedim heyecanla yüzüne bakıp. Geçmişi hatırlatan birçok etken vardı fakat hatırlaması çok zaman alıyordu.

"Nil Karaibrahimgil'in bir şarkısı dün radyo da çalıyordu o kadar tanıdık geldi ki" Şaşkınlık tüm vücudumu ele geçirirken heycanla Gizem'e baktım.

10 Yıl Önce

"O beni prenses peri sanıyoor!" Yan tarafta hızla sallanan Gizem'e kahkaha atarak baktım.

En sevdiğimiz şarkının en güzel nakaratlarını söylüyorduk. Bizim şarkımız olmak için fazla müthişti.

"Ne hata yapsam geri sarıyor!" Şarkıya bağırarak eşlik ederken Gizem salıncakta kollarını açtı.

"Mitolojiden biri sanıyoor" hızla sallanırken ellerimizi birleştirdik. Gizem mavi gözlerini kısarak gülerken kahkaha atmaya devam ettim.

Gizeme bakmaya devam ederken önümde sallanan elle kendime geldim. Bana sorar şekilde bakarken toparlandım.

"Sen hatırlıyorsun Gizem, bu bizim seninle küçükkem söylediğimiz şarkıydı" Dedim durgun bir şekilde yüzüne bakarken.

Gizem derin bir nefes alıp dudaklarını birbirine bastırdı.

"Yani?"

"Kabul edersen doktora gidelim bence bu güzel bir gelisme" Dedim mavi gözlerine bakarken. Düşünür gibi yaparken gözleri beni buldu.

"Bu sefer seni dinlemek istiyorum" Dudaklarımı birbirine bastırırken bu gelişme içten içe sevinç çığlıkları attırıyordu bana. Gizem bacak bacak üzerine attı.

"Ee Alperle nasıl gidiyor?" Dedi tekrar alayla ifadesi yüzüne yerleşirken. Sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim. Dalga geçmekten bıkmayacaktı anlaşılan.

"Bu aksam bara gitcez" Dedim nefesimi dışarı verip.

İrem'i hala anlamış değildim. Neden sevgili işleri onu bu kadar kasıyordu ki?

"İyiymiş" Dedim masanın üzerinde duran sigara paketini alırken. İrem elime uzandığında ona kaşlarımı çatarak baktım.

"Ne yapıyorsun?"

"Burası bir işyeri Gizem burda içemezsin" Dedi gözlerime bakıp. Oflayarak paketi alıp terasa ilerledim. Islak saçlarım enseme yapışıyor bu da Kenan'a olan nefretimi açıklıyordu. Islak saçım vücuduma her deyişinde Kenan ici bir bir kez daha küfrediyordum.

Parlement kutusunun içinden bir dal çıkarıp ağzıma koydum. Paketi masanın üzerine fırlatıp çakmakla sigaranın ucunu yaktım. Dumanı içime çekerek sigarayı közlendirdim.

Duman en mayhos tadıyla birlikte ciğerlerime ilerlerken nefesimi yavaş yavaş dışarı verdim. Hafif dumanlar süzülürken dumanları izledim. Sigaradan bir kez daha çekip dilimle 'o' harfi yaparak nefesimi boşalttım.

Sonuna kadar çektiğimde sigaranın bitmiş olduğunu anlayarak ağzımda ki son dumanı da masada ki bardağın içine yavaşça bıraktım. Ekşi tat ağzımın her bir köşesini işgal ediyordu. Camı açarak İstanbul'u izlemeye başladım.

Soğuk hava ıslak saçlarımdan beynime ilerliyordu. Geçmişi hatırlayacak mıydım acaba? Korku nedir bilmiyordum fakat yaşamıştım. Kenan beni havuza ittiginde bilinmemezliğe düştüğümü farketmiştim.

Kalbimde ki oluşan garip hissi tarif edemezdim. Sanırım korku bu oluyordu.

Düşüncelerimden uzaklaşarak içeri ilerledim. Acıkmıştım. Sanırım sigara açken iyi gitmiyordu.

"Birşeyler yiyelim" Dedim çizim yapmaya devam eden İrem'e bakarak. Yoğun gozukuyordu.

"Tatlım benim işim var buraya birşeyler söyleyelim?" Başımla onayladığımda yanında ki telefondan birini eline alıp numara tuşladı.

"Merhaba ben Acar moda evinden arıyorum. Bize iki hamburger menü ayarlar mısınız acele olsun. Peki teşekkürler" Yanına ilerlediğimde çizimine göz attım.

"Bu ne çizimi?" Dedim önünde ki zümrüt yeşili ve siyahla süslenmiş resme bakarken.

"Değerli bir müşterimiz için çok önemli bir çizim defilede giyecek, ve bana yeni geldi. Yarına yetişmesi gerekiyor"

"Bu işle sen ilgilenmiyordun diye biliyorum?"

"Benden rica etti kıramadım ne yapayım" Dedi mahçup gülümsemesini yüzüne yayarak. Anlamış bir şekilde başımı sallayıp deri koltuğa oturup ayaklarımı uzattım.

Sürekli buraya gelip gitmekten bıkmıştım doğrusu.

"Doktora ne zaman gidiyoruz?" Dedim yattığım yerden. Dikkatini dağıttımın farkındaydım fakat ben daha önemliydim.

"Yarın sabahtan gidelim" Dedi işine devame edekren. Suskun kalmayı tercih ederek tavanı izlemeye devam ettim. Sıkılmıştım. Acaba bende mi çalışmalıydım.

"İrem?" Dinlediğini belirten ses çıkardığında alt dudağımı yaladım.

"Aslında.. bana bir iş bulsana?" Dedim ifadesizce.

"Burda çalış işte nesi var?

"Boş konuşmasana kızım senin yanında çalışmam ben başka biryer" Dedim oturur pozisyona geçip.

"İngilizceyi hatırlasan keşke" Dedi dudaklarını birbirine bastırıp.

"Kazadan sonra türkçeyi zor konuştum ingilizce bekleme benden" Dedim alayla. Göz devirerek güldü.

"Cafede çalış? Garsonluk yapabilir misin?" Dedi elinde ki kurşun kalemi çevirirken.

"Özürlü falan değilim kızım ben sadece hafızam yok yaparım." Dedim alayla. İrem güldüğünde bende gülümsedim.

"Pekala tamam tamam ayarlarız biryer sanada." Başımla onayladım. Açılan kapıyla asistan içeri girip siparişleri verdi. İrem parayı uzattığında kız kapıyı açıp gitti.

İştahla önümde ki hamburgere baktım. Patatesi ketçapa daldırıp ağzıma attım. Hamburgeri elime alıp ısırık aldım.

Uzun bölümler yazmıyorum. Bu hikaye aklımda hep olan bir kurgudan ibaret. Okuduysanız votelerinizi eksik etmeyin :)

GİZEM #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin