❧
Nothing To Regret, Robinson
Bir bozuk para gökyüzüne doğru fırlatıldı. Bulutların arasına karışacağını düşündürebilecek kadar yukarıda ve ulaşılmaz görünüyordu. Ancak yere çakılması kaçınılmazdı. Bir el onu yere düşmeden hemen önce tutsa bile, parayı tutan eller buzdan bir parça gibiydi. Hissettirdikleri de bir ölününkilerle aynıydı; kan tutsa çürür, su tutsa buz keserdi. Tuttuğu para avuçlarına yeniden kavuştuğunda ise, parmaklarını üzerine kapatarak soğukluğuyla baş başa bırakırdı.
Tutuşu o bozuk para kadar bile etmezdi. Yine de, o parayı kullanarak ellerini başka şeylerle doldurdu.
Kafamı yaslandığım koltuktan kaldırarak oturduğum yerde daha dik bir pozisyon aldım, dalmıştım. Göz ucuyla Soojin'e baktığımda arabayı otoparkın alt kısmına sürüyordu, dikkati tamamen kendi önündeydi.
Günlerden pazartesiydi, gökyüzüne bakmaya gerek kalmadan da havanın kapalı ve yağmak üzere olduğu anlaşılıyordu; havalar soğumuştu. O geceden sonra ilk kez okula geliyordum ve ister istemez biraz gerilmiştim. İnsanlar olayın iç yüzünden bir haber olsalar bile meraklı bakışlarının üzerimde gezinmesi kaçınılmazdı. Önce onunla dans edeceğim söylentileri gerçekleşmişti, sonra da sarılarak sahneden ayrılmıştık. Tamam, Jeon Jungkook'un daha önce de sahnede başka kadınlarla daha yakın bir şekilde dans ettiği çok gösterisi olmuştu ancak sahneden daha önce hiçbirisiyle o şekilde çıkmamıştı. Hoş, çıkmış olsa bile yine o garip bakışlara maruz kalacaktım. Umursamamayı seçerek arabanın koluna uzandım, onun hakkında şu an en az düşündüğüm şey bu olabilirdi.
Beni o gün eve Kim Taehyung ve Kim Seokjin bırakmıştı. Kendim gidebileceğimi söylediğimde başta Jungkook olmak üzere üçü de beni reddetmişlerdi. Kim Taehyung ve Kim Seokjin sonrasında, halletmeleri gereken birkaç işleri de olduğunu söylerlerken ikisi de garip bir şekilde Jungkook'a bakıyorlardı. Ben ise en son yaptığımız konuşmadan sonra yüzüne doğru düzgün bakamamıştım bile. Ayrıca onun için eczaneden birkaç şey daha almaları gerektiğini ekleyerek benim bir şeyleri sorgulamamı önlemişlerdi. Zaten ben de böyle bir hakkım olduğunu sanmıyordum, dışarıdan işlerine burnunu sokmaya çalışan birisi gibi görünüyor olmalıydım; özellikle de Kim Taehyung için.
Garip olan ve hâlâ aklıma takılan şeylerden birisi de, Taehyung takım elbisesinin ceketini üzerine giyerken yaşanmıştı. Evden çıkmak üzereydik, Park Jimin'in eve gelmesine çok yoktu. Jungkook'la onun kalacağıyla ilgili bir şeyler konuşuyorlardı. Ancak o esnada Kim Taehyung'un ceketinin cebinden düşen şey, hepsinin bakışlarının ona çevrilmesine neden olmuştu. Benim bile...
Beyaz bir zarftı ancak içindeki ince, yuvarlak şeyin bir CD olduğunu anlamamız için içini açıp da bakmamıza gerek yoktu. CD'nin dar, beyaz zarfı zorlayan kenarları yuvarlak bir şekilde iz oluşturmuştu, üstelik yere düşerken normalde yapıştırılması gereken tarafı yapıştırılmış olmadığı için bir bölümü de belli oluyordu. Üzerinde, bir kar tanesi dokunuşu kadar naif dokunuşlarla oluşturulmuş bir de yazı vardı. Çok değil, dört kelime. Aramızda dört adımlık bir mesafe olduğu için hem ben hem de diğerleri yazıyı fark etmişlerdi. Sanki dün bıçaklanan o değilmiş gibi uzandığı koltukta geriye yaslanan Jungkook bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance To Death | Liskook
Teen Fiction"Seninle; bu şehrin her bir karışında, birbirimize karışana ve ellerim tenine kaynayarak senden bir parça olana kadar dans etmek istiyorum." Jeon Jungkook ❧ Lalisa Manoban Kapak Tasarım: @IseraRoss ♡ ➻ Argo ve yetişkin içerik bulundurur!