1~ Ölümle Dans Eden Adam

6.3K 390 262
                                    

❧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Geceyi, büyük bir alkış sesi ortadan tam ikiye ayırdı.

Mekânı dolduran tüm zihinler, tek bir noktaya odaklanmıştı. Bütün bu tezahüratların ve haykırılan adın sahibi olan adam ise, renkli sahne ışıklarının altında kendisinden geçmiş bir şekilde dans ediyordu. Müziğin, melodinin ve bütün bu tezahüratların arasında oradan oraya savurduğu bedenini, büyük bir kontrol altında tutarak insanları her saniye daha da büyülemeye devam etmekten çekinmiyordu.

Yakın çevresinde, kendi meslek grubu arasında, sosyal medyada ve çoğunluğunu kızların oluşturduğu hayran kitlesi tarafından çokça saygı duyulan birisiydi o. Bu kadar sevilmesinin, takdir edilmesinin nedenlerinden birisi kesinlikle dansını yaşatması ve her bir hareketin hakkını misliyle verebilmesiydi. Bir diğeri ise, herkesin yapamayacağı zorlu hareketleri ustaca yapabilmesiydi.

Ve şimdi, kendi dansını önce insanların zihnine tükenmez bir kalemle çiziyor sonra da çizilen her bir hareketi, gözlerinin önünde gerçekleştiriyordu.

Uçlarını açtırarak zehirli bir kırmızıya boyattığı saçları, dakikaları devirdikten sonra terden sırılsıklam olmuştu. Işık oyunlarının altında, tıpkı bir vampiri andıran beyaz teni parıl parıl parlıyordu. Siyah, baştan çıkarıcı saten üstü, figürlerini sergilerken en vurgulayıcı hareketlerini şâha kaldıracak uzun püsküllerle kaplıydı. Altındaki rahat pantolon ve botları ile de bu görünümünü tamamlamıştı.

Müziğin sonuna doğru gelindiğinde, melodiler bile bu sona hazır değilmiş gibi hüzünlü bir havaya büründü. Parmaklarında notaları eğip büken, sözlerini avuç içlerinde saklayan ve onların eksik, söylenememiş olan cümlelerini kendi dansıyla tamamlayan bu adam, birazdan kapanışı yapacaktı ve ışıklar bir kez daha onun şerefine sönecekti.

Ama sanıldığının aksine bu onun, bu akşamki son gösterisi değildi.

Asıl gösteri birazdan başlayacaktı ve henüz kimse bunu bilmiyordu.

Hüznün dövme gibi işlendiği acı bir tonlamayla biten müzik, yerini uzun ve şiddetli bir alkış sesine bıraktığında, koyu kahve gözleri karşısındaki duvarı delip geçmek ister gibi oraya odaklanmıştı. Alnındaki ter damlaları, az önce ortaya koyduğu dudak uçuklatıcı performansından sonra, küçük kristaller gibi parlıyordu. Üzerinde durduğu sahneye artık tek bir ışık vuruyordu, geriye kalan tüm ışıklar karanlığın gölgesinde dinlenmeye zorlanmışlardı.

İçinde bulundukları kalabalık mekândaki tek odak noktası, her zamanki gibi yine o'ydu.

En önlerde oturan birkaç kızın, sonunda yavaşlamaya başlayan alkış sesini bastıran arsız itiraflarından sonra gözleri kısa bir an oraya doğru kaydı ve ardından, dudakları bir tilkiyi bile kıskandırabilecek kadar oyunbaz bir şekilde yukarıya doğru kıvrıldı.

Dance To Death | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin