12~ Kan ve Yara

1.5K 214 132
                                    

Keyifli okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar. 🌌

BLACKPINK- Love To Hate Me

Parmaklarından akıp giden sıvıyı hissetti. Bir damlası daha çaresizce iki tarafa açtığı ellerini es geçerek işaret parmağına doğru ilerledi ve sonrasında bacaklarına düşerek intihar etti. Ölüme doğru akan her damla kan, ecelin önünde yavaşça intihar ediyordu ama bu kez öyle acımasızdı ki, bunu yaparken yanında bir de şahidi vardı. Akıp giderken bir kez olsun tereddüt etmesi için değil, arkasından gelen son damla kan da intihar ederek toprağa karışırken geride kalanlar son kez haykırabilsinler diye. Yaralı bir bedenin, içi ızdırap dolu uyuşmuş bedeninden kanlar birer ikişer damlalar halinde akarken geride kalarak bu âna çaresizce şahitlik edenler de, gözyaşlarıyla ona eşlik edebilsinler diye.

Oysa ki; soğuk bir beden bile sıcak bir bakışla yeniden ısınabilirdi. Ne yapacağını bilmediği için titreyen sıcak eller, yaraları yeniden kapatabilir ve o kanı pıhtılaştırabilirdi. Seçimler yanlış bir yola çıksa da, o yolun sonu, beraber yola çıktığın kişiyle birlikte yeniden düzeltilebilirdi. Tıpkı o yolda bir şeyler uğruna döktüğün kanların seni öldürmediğinde daha da güçlendireceği gibi...

Üşüyordu. Bedeni uyuşmaya başlamıştı ancak son ana kadar, yarasını kapatmaya çalışan sıcak elleri hissetmeye çalışıyordu. Zaman, kanla beraber toprağa karışırken gözleri önce kısıldı, sonra da tamamen kapandı. Doğru yolun sonundaydı ancak yanlış bir zamandaydı.

Ellerimin arasındaki bedenin sahibine baktım. Herkesin içinde onu sahnenin arkasına doğru götürürken, birisinin fark etmiş olma ihtimalini düşünmek bile tüm bedenimi ürpertiyordu. Yüzündeki tüm kan çekilmiş gibi bembeyazdı. Gözleri, içinde bulunduğu acıyla mücadele ettiğini gösterir gibi iyice kısılmıştı ancak yine de gözlerini indirerek bana bakmaya devam ediyordu.

"Ben..." kelimeleri tüketmeye başlarken harflerin birbiri ardına istifra etmemesi için kendime biraz zaman tanıdım. "Birisini çağırmalıyım."

Sertçe yutkundum. Büyük bir panik halindeydim ancak ne kadarını dışarıya yansıtabildiğim muhtemeldi; kilitlenip kalmıştım adeta. Ellerim, üzerindeki ceketin altından beline sarılmıştı ve vücutlarımızın bir kısmı birbirine değiyordu. Onun da bir kolu omzumdaydı.

Üzerimdeki elbise kan olmuş olmalıydı, parmaklarımın üzerinde kurumaya yüz tutmuş olan kanı da hissedebiliyordum. Zihnim uyuşmuş gibiydi. Ellerimin arasında yaralı birisini tutuyordum. Bunun gerçekliği bir tokat gibi yüzüme çarpıp duruyordu. Ve o adam, Jeon Jungkook'dan başkası değildi.

Dance To Death | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin